Mesajı Okuyun
Old 24-12-2008, 19:41   #7
Jeanne D'arc

 
Varsayılan

Şahsi cezasızlık sebepleri, eylemi suç olmaktan çıkarmaz, sadece failin cezalandırılmasını engeller.

Bu nedenle hırsızlık suçunda eşe şahsi cezasızlık sebebi tanınması, fiilin suç teşkil etmemesi düşüncesiyle değil; ceza kovuşturması yoluyla aile bütünlüğüne yönelik ortaya çıkacak ek rahatsızlıklara karşı aile içi barışı korumak düşüncesiyledir.

Bahse konu olayda takipsizlik kararının hangi gerekçe ile verildiğini bilmemekle beraber:
Soruşturma neticesi, suçun işlendiği konusunda yeterli deliller bulunduğunda savcılık tarafından kamu davası açılması mecburiyeti vardır. Savcı kamu davası açmaya yetecek kadar kuvvetli şüphe, delil bulunup-bulunmadığı hususundaki takdir hakkını kullanarak takipsizlik kararı verdi ise buna itiraz mümkündür.

Kamu davası açma mecburiyetinin bir istisnası olabilecek hal; şahsi cezasızlık sebebinin varlığıdır. Kamu davası açmanın toplum ve zarar gören açısından daha faydalı olup-olmadığını noktasında takdir hakkını kullandıysa buna itiraz mümkün değildir.

Mevcut halde şiddet görmüş, bir hafta önce boşanma davası açmış, evin kilidini değiştirmiş bir bir kadın tarafından hırsızlık iddiasıyla başvuru yapıldığına göre -kanımca- takdir hakkı yanlış kullanılmıştır. Takdir hakkı ihdasıyla korunması öngörülen hak ve sağlanacak menfaatten (aile barışı) çok daha fazla haksız sonuç bahse konu olayda takdir hakkının kullanılması ile doğacaktır.

Hükümde ceza verilmesine yer olmadığına kararı çıkacak olsa bile savcının suça yeter delil bulunması halinde kamu davasını açması gerekir, bu şekilde ziynet eşyalarının iade veya tahsili de çok daha mümkün olabilirdi kanaatindeyim.

Saygılarımla.