Mesajı Okuyun
Old 23-06-2010, 17:00   #2
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
6. HUKUK DAİRESİ
E. 1989/2636
K. 1989/6666
T. 14.4.1989
• ÖDEME ZAMANI ( Tanıkla İspat Edilip Edilemeyeceği )
• İKİ HAKLI İHTAR ( Kira Parasının Gösterilen Süre İçinde Ödendiğinin Tanıkla İspat Edilip Edilemeyeceği )
• TANIKLA İSPAT ( Kira Parasının Ödeme Zamanının Tanıkla İspat Edilip Edilemeyeceği )
• HUKUKİ İŞLEM ( Kira Parasının Ödeme Zamanının Tespiti )
• KİRA PARASI ( Ödeme Zamanının Tanıkla İspat Edilip Edilemeyeceği )
1086/m.288
6570/m.7
818/m.260
ÖZET : Tahliye Davasına konu ihtarlara karşılık ödeme zamanını tesbiti hukuki işlem olup, tanıkla ispatlanamaz.

DAVA : Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan tahliye davasına dair karar davacı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla; dosyadaki bütün kağıtlar okunup, gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Dava, iki haklı ihtar ve temerrüt sebebiyle tahliye isteminden ibaret olup, mahkeme davayı red etmiş, karar davacı tarafından süresinde temyiz edilmiştir.

Davacı, davalının kirası altında olup her ay peşin ödenmesi gereken aylık kira paralarından 1988 Mart ayında 20.000- TL., Nisan, Mayıs ayları kiralarının tamamı süresinde ödenmediğinden 9.5.1988 keşide 13.5.1988 tebliğ tarihli temerrüd ihtarlı ödeme emrine konu edildiği halde bu aylara ait 130.000 liranın haricen 30 günlük süre geçtikten sonra ödendiğini yine aynı sene Temmuz ayı kirasını da 22.7.1988 keşide 11.7.1988 tebliğ tarihli ihtarla istediği halde ihtara rağmen ödenmemesi nedeniyle davacının hem bir kira yılı içinde iki haklı ihtara hem de temerrüde sebebiyet verdiğinden taşınmazın davalıdan tahliyesi ile toplam 165.000 - lira kira parasının tahsiline karar verilmesini istemiştir.

Davalı ise istenen kira paralarının posta havalesi ile gönderildiğini, fakat davacı tarafça alınmadığını, ondan sonra tevdi mahalli tayin ettirilip kira paralarının tevdii mahalli bankaya yatırıldığını savunmuş, banka makbuzlarını ibraz etmiş ve davanın reddini istemiştir.

13.5.1988 tebliğ tarihli temerrüd ihtarlı ödeme emri ile istenen paranın ödendiği davacı tarafından da dilekçesinde kabul edilmektedir. Bu ödemenin ihtar tebliğinden önce veya 30 günlük süre içinde ödenip ödenmediği uyuşmazlığın çözümünde ve özellikle temerrüdün oluşup oluşmadığı konusunda çok büyük önem taşımaktadır. Davacı 30 günden sonra ödendiğini kabul etmesine karşılık davalı 30 gün içinde ve hatta ihtarın tebliğinden önce ödendiğini savunmuş bu konuda tanık dinleteceğinden bahsetmiştir. Ancak, bahsedilen konuda tanık dinlenmesine davacı karşı çıkmıştır.

Borç miktarına göre ödeme savunmasının Usulün 288. maddesine göre tanıkla isbatı mümkün değildir. Ancak, ödeme davacı tarafından kabul edilmiştir. Taraflar arasında kabul edilen bu ödemenin zamanı ihtilaflı kalmıştır. Ödemenin zamanın tanıkla isbat edilip edilmeyeceği hukuki bir sorun olarak ortaya çıkmaktadır.

Bilindiği gibi Usulün 288. maddesine göre değeri 5.000 - TI. aşan hukuki işlemler senetle isbat edilebilir. Ancak, hukuki işlem içerisinde yer almış olan hukuki fiiler tanıkla isbat edilebilir.

Hukuki işlem bir hak veya hukuki ilişkinin doğumu, değiştirilmesi veya ortadan kaldırılması sonucuna yönelmiş tek taraflı, iki taraflı veya çok taraflı irade beyanlarıdır. Eğer bu irade beyanları az önce belirtildiği üzere hukuki bir sonuç doğurmuyorsa hukuki fiil sayılır. Hukuki bir sonuç doğuruyorsa hukuki işlem sayılır. Borcun, ihtarın tebliğinden önce 30 günlük süre içerisinde ödendiği beyanı kuşkusuz tahliye sonucunu doğuran temerrüt ihtarının hukuki sonuçlarını ortadan kaldıran bir işlemdir. Onun için tanıkla isbat edilmemesi gerekir. Eğer ödeme zamanı böyle bir hukuki sonuçla ilgili olmasaydı sadece maddi bir olaydan ibaret bulunsaydı tanıkla kanıtlaması mümkün olurdu. Fakat olayımızda ödeme zamanı az önce işaret edildiği üzere hukuki sonuç doğuran bir işlem olarak ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle davacının karşı çıkmasına rağmen davalının ödeme zamanını isbat etmek için gösterdiği tanıkların dinlenmesi usulün sözü edilen sınırlayıcı kurallarına aykırı olmuştur. Davalının bu konuda ancak davacıya yemin teklifine hakkı vardır.

11.7.1988 keşide ve tebliğ tarihli ihtarla istenen Temmuz ayı kirası ise konutta ödemeli olarak 22.7.1988 tarihinde davacının adresine postalanmış ve böylece 30 günlük süreden önce borçlu kendisine ait yükümlülüğü yerine getirmiş olması nedeniyle bu ay içinde ihtar haklı olmakla beraber temerrüt olgusu gerçekleşmemiştir.

Uyuşmazlığın yukarıda açıklanan esaslar dairesinde çözümlenmesi gerekirken özellikle 13.5.1988 tebliğ tarihli ihtarnameye konu edilen borcun ödeme zamanı hakkında tanık dinletmek suretiyle karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan hükmün bozulması gerekmiştir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 14.4.1989 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.