Mesajı Okuyun
Old 27-06-2008, 17:01   #7
halit pamuk

 
Varsayılan

1. Olayı basitleştirirsek; İddia edilen, Dava konusu taşınmaza X'in malik sıfatıyla zilyet olduğu, y'nin ise Fer'i zilyet olduğudur.Zira Ortakçılık(yarıcılık) sözleşmesini kabul edersen, Y'ninde malik sıfatıyla zilyet olmadığını kabul etmiş olursun.

2. 1988 yılında açılan tescil davsında ise, Y'nin malik sıfatıyla zilyet olduğu hatta 20 yıldan fazla süre zilyetliği devam ettiği bununla taşınmazı iktisap ettiği sonucuna ulaşılmış ve bu"kesin hüküm" haline gelmiştir.


3. Buna göre ortada bir çelişiki var:Mahkeme malik sıfatıyla zilyet diyor. Sözleşme feri zilyet diyor.

Bilindiği üzere malik sıfatıyla zilyet olmayan fer'i zilyetin taşınmazı zamanaşımı ile iktisap etmesi mümkün değildir. Bu durumda ve kesin hüküm nedeniyle, fer'i zilyetlik sonucunu doğuran yarıcılık sözleşmesinin bir hükmü kalmamıştır, diyebiliriz.(Bu gerekçeyle,Tescil davasına müdahil olunabilirdi, olunmaış ve mahkeme kararı kesinleşmiştir.)

4. 1992 tarihli taahhütnameyi ise, 1967 tarihli sözleşmeyle bir bütün olarak yorumlamak gerekiyor.