Mesajı Okuyun
Old 20-04-2011, 09:16   #4
Adli Tip

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Adli Tip
Karar bulamazsanız takip açmayacak mısınız?
Takip yapmazsanız da icra inkar tazminatına hükmedilmez.

Şu an elimde içtihat programı yok, yarın bakabilirim. Ancak (şayet asıl alacak kabul edilirse) icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiğini düşünüyorum. Zira alacak, borçlu açısından hesap edilebilir, likit bir alacaktır.

Saygılar,

T.C.

YARGITAY

9. HUKUK DAİRESİ

E. 2008/20967

K. 2009/26802

T. 13.10.2009


DAVA : Taraflar arasındaki, itirazın iptali ile icra inkar tazminatının ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerle gerçekleşen miktarın faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin hüküm süresi içinde temyizen incelenmesi taraflar avukatınca istenilmesi ve davacı avukatı duruşma talep edilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 13.10.2009 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davacılar vekili geldi. Karşı taraf adına kimse gelmedi.
Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi. gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : 1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının tüm davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2- İşçilik alacaklarıyla ilgili olarak yapılmış olan icra takibine itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasında yargılama ve icra inkar tazminatına karar verilmesinin gerekip gerekmediği noktasında taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
Genel haciz yoluyla ilamsız icra takiplerinde borçlunun itirazı üzerine takip durur ve alacaklının takibin devamını sağlamaya yarayan imkanlarından biri İcra İşas Kanunu’nun 67. maddesinde öngörülen itirazın iptali davasıdır.
İtirazın iptali davası, takip alacaklısı tarafından itiraz etmiş olan takip borçlusuna karşı açılır. İcra takibinde yer alan ve borçlu tarafından itiraza uğrayan kısım davanın konusunu oluşturur. Borcun tamamına ya da bir kısmına itiraz hallerinde olduğu gibi imzaya itiraz ile faize edilmesi durumunda da itirazın iptali davası açılabilir.
İcra İflas Kanunu’nun 68 ve 68 ( a ) maddelerinde sözü edilen belgelerden birine sahip olmayan alacaklı, itirazın giderilmesini sağlayabilmek için yalnız itirazın iptali yoluna başvurabilir.
Borçlu ödeme emrine itiraz etmemiş ya da itiraz geçerli alacaklının itirazın iptali davası açmasında hukuki yararı yoktur.
İtirazın iptali davası süreye tabidir. Alacaklı itirazın kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde davayı açabilir.
İcra takibi konusu alacak ( davası ) iş mahkemesinin görevine girmekte ise, itirazın iptali davası da İş Mahkemesi’nde açılır ( Kuru, Baki: İcra ve İflas Hukuku, İstanbul Kasım 2004, s. 223 ). Buna göre davada 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 7. maddesi uyarınca sözlü yargılama usulü uygulanır.
İtirazın iptali davasında, işçilik alacaklarıyla ilgili olarak tahsil hükmü kurulması mümkün olmaz. Yargılama sonunda icra takibine itirazın kıdeme ya da tamamen iptali ile takibin devamına ya da davanın reddine dair karar verilmelidir.
İtirazın iptali davasında dava konusunun ıslah yoluyla arttırılması mümkün olup, arttırılan kısım yönünden tahsil davası olarak hüküm kurulmalıdır. Davaya konu miktarın ıslah yoluyla arttırılması itirazın iptali davasının niteliğini değiştirmez ve tamamını tahsil davasına dönüştürmez.
İtirazın iptali davasında borçlunun haksızlığına karar verilmesi halinde ve alacaklının talep etmiş olması şartıyla, borç miktarının Yasada gösterilen orandan az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına hükmedilir. İcra inkar tazminatına karar verilebilmesi için alacağın belirli ya da belirlenebilir olması gerekir. Özellikle, işçinin kıdemi, ücreti gibi hesap unsurları, işverence bilinen ya da belirlenebilecek hususlardır. 4857 sayılı İş Kanunu’nun 8 ve 28. maddelerinin işverene bu gibi konularda belge düzenleme yükümü yüklediği de gözden uzak tutulmalıdır. Ancak, hak tartışmalı ise icra inkar tazminatına hükmedilemez.
Borçlu belirli bir alacak için yapılan icra takibinde borcun bir kısmına itiraz etmek isteğinde, itiraz ettiği kısmı açıkça göstermek zorundadır. Borçlu buna uymaz ve borcun tamamına itiraz ederse, itirazın iptali davası sonucunda borçlu olduğu miktar bakımından icra inkar tazminatı ödemekle yükümlüdür ( Yargıtay 9. HD. 04.04.2007/14360 E, 2008/7511 K. )
Alacağın likit olması şartıyla, itirazın iptali davası sonunda borçlunun itirazının kısmen kabulü halinde dahi, kabul edilen kısım bakımından icra inkar tazminatına hükmedilmelidir.
İcra inkar tazminatı, asıl alacak bakımından söze konu olur. İşlemiş faiz isteği yönünden icra inkar tazminatına hükmedilmesi mümkün değildir.
İcra takibinde işlemiş faiz için de takip tarihinden itibaren faiz talep edilmiş olması durumunda, itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesi, faize faiz yürütülmesi anlamına gelir ki, Borçlar Kanunu’nun 104/ son ve 3095 Sayılı Yasa’nın 3. maddesi uyarınca faize faiz yürütülmesi mümkün olmaz. Bu halde, asıl alacak bakımından takip tarihinden itibaren faiz yürütülmesine karar verilmek suretiyle, faize faiz yürütülmeyecek şekilde hüküm kurulmalıdır.
Somut olayda, davacının iş sözleşmesi davalı işveren tarafından ihbar ve kıdem tazminatı ödeneceği bildirilerek feshedilmiştir. Davacının işyerindeki çalışma süreleri ve ücret konusunda da hiçbir tartışma bulunmamaktadır. İşyerindeki ikramiye uygulaması ve dini bayramlarda bayram harçlığı ödemesi hususları da her iki taraf tanıklarınca doğrulanmış olup, davalının ödeme emrine itiraz dilekçesi ile cevap dilekçesinde bu yönde bir itirazı da bulunmamaktadır. Davaya konu işçilik alacaklarının, işçinin taksitli ödemeye dair anlaşmayı kabul etmemesi üzerine ödenmediği de dosya içeriği ile sabit olmuştur. Böyle olunca somut olay yönünden mahkemece itirazın iptaline dair hüküm kurulan işçilik hak ve alacakları, işverence kolaylıkla belirlenebilir durumdadır. Mahkemece, icra inkar tazminatı isteğinin kabulü gerekirken, talebin reddine karar verilmesi hatalı olup kararın bu yönden bozulması gerekirse de, bu durum yeniden yargılamayı zorunlu kılmadığından HUMK’un 438/7. maddesi uyarınca aşağıdaki gibi hükmün düzeltilerek onanmasına dair karar verilmiştir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın hüküm fıkrasında 3. bentte yazılı olan “davacının alacaklarının likit olmadığı için inkar tazminatı talebinin reddine” sözcüklerinin hüküm fıkrasından çıkarılmasına ve aynı bent numarasıyla “3- Hüküm altına alınan işçilik hak ve alacakları işverence belirlenebilir olmakla davalı işverenin, itirazın iptali ile takibin devamına karar verilen miktar yüzünden %40 oranında icra inkar tazminatına mahkum edilmesine” yazılmasına ve kararın bu şekilde DÜZELTİLEREK ONANMASINA, Davacı yararına takdir edilen 625,00.-TL. duruşma avukatlık parasının davalıya yükletilmesine, aşağıda yazılı temyiz giderinin 1.60.-TL’nin arta kalanın davalıya yükletilmesine, 13.10.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.