Mesajı Okuyun
Old 05-09-2006, 02:39   #4
ibreti

 
Varsayılan

HUMK.m.101/3-4 hükmünde ayrılık ve boşanma davası sonucu Medeni Kanunca gereken ve boşanmanın eki ( fer'i )niteliğinde bulunan önlemleri ihtiyati tedbir olarak nitelendirmiştir. Tedbir nafakasının da bu kapsamda değerlendirilmesi gerekir.

HUMK.m.112'de ise Esas hakkında mahkeme tarafından verilen kararın tefhim veya tebliğ olunmasını müteakip ihtiyaten icra kılınmış olan tedbir -mahkeme hükmün icrasını temin için tedbirin devamına karar vermedikçe- ortadan kalkar denilmektedir.

Somut olayda tedbir nafakasına esas hakkında hükümle birlikte karar verilmiş olması ve kararın da bozma ile ortadan kalkması karşısında bu dava davalının lehine sonuçlanırmış gibi geliyor.

Öte yandan Sn.Ayyıldız'ın görüşlerini doğrulayan içtihatları buldum;
----
T.C.

YARGITAY

3. HUKUK DAİRESİ

E. 2004/2079

K. 2004/2627

T. 23.3.2004

• NAFAKANIN ARTIRILMASI TALEBİ ( Tedbir Nafakasının Boşanma Kararının Kesinleştiği Tarihte Ortadan Kalkması - Yoksulluk Nafakası Talebinde Hak Düşürücü Süre )

• YOKSULLUK NAFAKASI TALEBİ ( Hak Düşürücü Süre ve Sürenin Hesaplanması Usulü )

• HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRE VE HESAPLANMASI USULÜ ( Yoksulluk Nafakası Talebinde )

• TEDBİR NAFAKASI ( Boşanma Kararının Kesinleştiği Tarihte Ortadan Kalktığından Artırılmasının Talep Edilemeyeceği )

• SÜRE ( Yoksulluk Nafakası Talebinde )

743/m.161

4721/m.195

4722/m.20

ÖZET : Davada, boşanmakla yoksulluğa düşüldüğü ileri sürülerek bin lira nafakanın 75.000.000 liraya yükseltilmesi istenilmiş; mahkemece istemin kısmen kabulüne karar verilmiştir. Öncelikle artırılması istenen önceki nafaka Giresun Sulh Hukuk Mahkemesinin 02.06.1981 gün 23 Esas, 294 sayılı kararına dayanmakta olup bu ilama göre hükmedilen nafaka, evlilik birliği içinda eşin evlilik birliği gereklerini yerine getirmemesi hukuki nedenine dayalı ( eski MK.nun 161. maddesi, yürürlükte bulunan TMK.nun ise 195. maddesi kapsamında ) tedbir nafakasıdır. Dolayısı ile evlilik birliği ortadan kalktığına göre tarafların boşanmasına dair kararın kesinleşme tarihinde tedbir nafakası da sona erecektir. Boşanma sonrasında eş için ancak yoksulluk nafakası ve bununun artırılması sözkonusu olabilir. Somut olayda boşanma kararı ile veya daha sonra yoksulluk nafakasına hükmedilmemiştir. Bu davada her nekadar boşanmakla yoksulluk nafakası istenildiği düşünülebilir ise de, işbu dava 16.01.2003 tarihinde açılmış olup, 4722 sayılı Türk Medeni Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanunun 20. maddesine göre en geç 31.12.2002 tarihine kadar dava açılması gerektiği dikkate alındığında istemin süresinde olmadığı anlaşılmaktadır.
DAVA : Taraflar arasında görülen nafaka davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
KARAR : Davada, boşanmakla yoksulluğa düşüldüğü ileri sürülerek bin lira nafakanın 75.000.000 lira yükseltilmesi istenilmiş; mahkemece istemin kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Öncelikle artırılması istenen önceki nafaka Girasun Sulh Hukuk Mahkemesinin 02.06.1981 gün 23 Esas, 294 sayılı kararına dayanmakta olup bu ilama göre hükmedilen nafaka, evlilik birliği içinda eşin evlilik birliği gereklerini yerine getirmemesi hukuki nedenine dayalı ( eski MK.nun 161. maddesi, yürürlükte bulunan TMK.nun ise 195. maddesi kapsamında ) tedbir nafakasıdır. Dolayısı ile evlilik birliği ortadan kalktığına göre tarafların boşanmasına dair kararın kesinleşme ( 26.04.1982 ) tarihinde tedbir nafakası da sona erecektir. Boşanma sonrasında eş için ancak yoksulluk nafakası ve bununun artırılması sözkonusu olabilir ( TMK. md. 175 ).
Somut olayda boşanma kararı ile veya daha sonra yoksulluk nafakasına hükmedilmemiştir. Bu davada her nekadar boşanmakla yoksulluk nafakası istenildiği düşünülebilir ise de iş bu dava 16.01.2003 tarihinde açılmış olup, 4722 sayılı Türk Medeni Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanunun 20. maddesine göre en geç 31.12.2002 tarihine kadar dava açılması gerektiği dikkate alındığında istemin süresinde olmadığı anlaşılmaktadır.
O halde artırılması gereken bir nafaka kararı bulunmadığı gibi yoksulluk nafakasının dava koşulları da gerçekleşmediği işbu dava 16.01.2003 tarihinde açılmış olup, 4722 sayılı Türk Medeni Kanununun yürürlüğü ve uygulama Şekli Hakkındaki Kanunun 20. maddesine göre en geç 31.12.2002 tarihine kadar dava açılması gerektiği dikkate alındığında istemin süresinde olmadığı anlaşılmaktadır.
O halde artırılması gereken bir nafaka kararı bulunmadığı gibi yoksulluk nafakasının dava koşulları da gerçekleşmediği gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 23.03.2004 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
yarx
T.C.

YARGITAY

2. HUKUK DAİRESİ

E. 2005/16313

K. 2006/545

T. 30.1.2006

• TEDBİR NAFAKASI ( Her An Doğup İşleyen Alacak Niteliğinde Olduğu - Boşanma )

• BOŞANMA ( Davacı Yargılama Sırasında Tedbir Nafakası İstemediğini Beyan Ettikten Sonra Yeniden Tedbir Nafakası Talep Etmesi - Yeniden Tedbir Nafakası Talep Edilen Tarihten Boşanma Kararının Kesinleştiği Tarihe Kadar Devam Etmek Üzere Verileceği )

4721/m. 169, 174, 175

ÖZET : Boşanma davası yargılaması sırasında davacı, imzalı beyanı ile nafaka ve tazminat istemediğini belirtmiştir. Bu husus dikkate alınmadan yoksulluk nafakası, maddi ve manevi tazminata karar verilmesi hatalıdır. Öte yandan tedbir nafakası her an doğup işleyen alacak niteliğindedir. Davacı yargılama sırasında tedbir nafakası istemediğini beyan ettikten sonra yeniden tedbir nafakası talep etmiştir. Bu durumda yeniden tedbir nafakası talep edilen tarihten boşanma kararının kesinleştiği tarihe kadar devam etmek üzere tedbir nafakasına karar verilmelidir.
DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : 1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davalının aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
2- Davacı 28.09.2004 tarihli oturumdaki imzalı beyanı ile nafaka ve tazminat talebi olmadığını belirtmiştir. Bu yön nazara alınmadan davacı yararına yoksulluk nafakası, maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi doğru olmamıştır.
3- Tedbir nafakası her an doğup işleyen alacak niteliğindedir. Davacı 28.09.2004 günlü oturumda nafaka istemediğini beyan etmekle birlikte 09.06.2005 tarihli celsede yeniden tedbir nafakası istediğine göre kadın yararına 09.06.2005 tarihinden başlamak ve boşanma hükmünün kesinleştiği tarihe kadar devam etmek üzere tedbir nafakasına hükmedilmesi gerekirken dava tarihinden itibaren tedbir nafakası verilmesi de doğru olmamıştır.
SONUÇ : Temyiz edilen kararın 2. ve 3. bentlerde açıklanan sebeplerle BOZULMASINA, hükmün diğer bölümlerinin ise 1. bentteki nedenlerle ONANMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 30.01.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.
yarx
T.C.

YARGITAY

2. HUKUK DAİRESİ

E. 2004/4362

K. 2004/5542

T. 29.4.2004

• TEDBİR NAFAKASI ( Davanın Devamı Süresince İşi Ve Geliri Olmayan Çocuk Yararına Hükmedilmesi Gereği )

• MÜŞTEREK ÇOCUK ( İşi Ve Geliri Olmaması - Çocuk Yararına Dava Süresince Tedbir Nafakasına Hükmedilmesi Gereği )

• BOŞANMA VEYA AYRILIK DAVASI ( Hakimin Dava Süresince Eşlerin Geçimine, Malların Yönetimine Ve Çocukların Bakım Ve Korunmasına İlişkin Önlemleri Kendiliğinden Almak Zorunda Olduğu )

• MALİ VE SOSYAL DURUM ( Nafaka Talebinde Araştırılması Gereği )

4721/m. 175, 185, 186, 223, 242, 244, 262, 267

ÖZET :Boşanma veya ayrılık davası açılınca hakim, davanın devamı süresince, gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına, geçimine, malların yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri kendiliğinden ( resen ) almak zorundadır. O halde dava tarihinden geçerli olmak üzere, herhangi bir işi ve geliri olmayan davacı ve müşterek çocuk Nermin yararına uygun miktarda tedbir nafakasına hükmedilmesi gerekir.
DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : 1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle dava tarihinde Necla'nın ergin bulunmasına, Necla tarafından açılan bir davanın bulunmamasına, davacının yoksulluk nafakası talebinin bulunmamasına göre davacının aşağıdaki bent dışındaki temyiz itirazları yersizdir.
2- Boşanma veya ayrılık davası açılınca hakim, davanın devamı süresince, gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına ( TMK. md.186/1 ) geçimine, ( TMK md.185/3 ) malların yönetimine ( TMK. 223, 242, 244, 262, 263, 264, 267, 215 ) ve çocukların bakım ve korunmasına ( TMK.md.185/2 ) ilişkin geçici önlemleri kendiliğinden ( resen ) almak zorundadır. O halde dava tarihinden geçerli olmak üzere, herhangi bir işi ve geliri olmayan davacı ve müşterek çocuk Nermin yararına Türk Medeni Kanununun 185/3, 186/3 maddelerine uygun miktarda tedbir nafakasına hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır.
3- Davalının mali sosyal durumunun araştırılmaması doğru değildir.
SONUÇ : Davacının diğer temyiz itirazlarının 1. bentte açıklanan nedenle REDDİNE, hükmün 2. ve 3. bentte açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenlerine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 29.04.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.