Mesajı Okuyun
Old 08-01-2010, 20:58   #48
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Adnan Koray
Durmadan devam eden bir şey bu. Şu an, dediğimiz an, Şu an artık bu an değil. Bu anın bir ömür peşinden gidiyoruz,her zaman geçmişteyiz yani.

O anlar ise, düşüncede yani gelecekte.Geçmişle gelecek arasında sıkışıp kalmışız. Bu nedenle, geçmişin tasası ile geleceğin kaygısı arasında bunalıyoruz, boğuluyoruz.

En iyisini Çingeneler yapıyor. Geçmiş ve gelecek kaygısı yok. Bugünü yaşıyorlar. Gıpta ile bakıyorum onlara...Bazen öyle yaşamak istiyor ve yaşıyorum.

Küçükken oturduğumuz gecekondu semtine yakın bir yerde komün halinde yaşarlardı. Aynı bakkaldan alışveriş yapardık. Asla margarini tam almazlardı. Bakkala gelip "Çeyrek Sana yağı" derlerdi. Çayı bir külahla verirdi, bakkal. Sigarayı dal şeklinde satın alırlardı. Yani o gece ve ertesi sabah kadar harcarlardı. Çok neşeliydiler yine de...Bilirlerdi sanki, ertesi gün boyayacakları ayakkabılardan, satacakları mandallardan elde edecekleri para ile diğer günü de kurtaracaklarını...

Çok neşeliydiler. Gerçek darbuka yoksa, boş plastik kutularını darbuka yaparlar; kendinden geçercesine çalarlardı. Beyoğlu'na gidenler bilir. Küçük çocular darbuka çalar...Rol yaptığını sananlar olabilir. I-ııh...O zaman da yaşayarak çalarlar. Darbuka çalmayanlar da mutlaka Roman dansı yapardı.

Kime oy verirler, hangi partiliydiler, neden okula gitmezler? Kimse bilmezdi? Ama...Neşeliydiler.

Belki...Kimbilir belki, öyle mi olmak; öyle mi yaşamak lazım.