Mesajı Okuyun
Old 08-05-2007, 20:23   #2
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

4320 Sayılı Yasa değişikliği
GENEL GEREKÇE

17/1/1998 tarihli ve 23233 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 4320 sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanun, aile içi şiddeti önleme konusunda reform niteliğinde yasal bir düzenlemedir.

Yürürlük tarihinden itibaren yaygın bir şekilde uygulanmış bulunan bu Kanun hakkında uygulamadan kaynaklanan kavram karışıklıkları ve tereddütler hasıl olmuştur. Söz konusu kavram karışıklıklarının ve tereddütlerin Kanunun amacı olan aile içi şiddeti önleme işlevinin aksamadan ve acil olarak yerine getirilmesi için giderilmesi gerekmiştir.

Türkiye Büyük Millet Meclisinin 28/6/2006 tarihli ve 853 sayılı Kararıyla Töre ve Namus Cinayetleri ile Kadınlara ve Çocuklara Yönelik Şiddetin Sebeplerinin Araştırılarak Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla oluşturulan Meclis Araştırma Komisyonu Raporu ile 4/7/2006 tarihli ve 26218 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 2006/17 sayılı Başbakanlık Genelgesinde 4320 Sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanunda değişiklik yapılması gerektiği belirtilmektedir.

Tasarı, belirlenen eksiklikleri gidermek üzere düzenlenmiştir. Bilindiği gibi 4320 sayılı Kanunun temel amacı aile içinde şiddet uygulayan bireyi, ortak yaşam alanından uzaklaştırarak ve diğer birtakım tedbirleri uygulamaya koyarak aile içi şiddeti önlemektir.

Ülkemizde aile içinde, eşler arasında veya aynı çatı altında yaşayan diğer aile bireyleri arasında da şiddetin varlığı bilinen bir gerçektir. Bu durumda şiddet olgusunu geniş yorumlayarak aile içi şiddeti sadece eşler arası şiddet olarak algılamamak gereği ortaya çıkmıştır.

Ayrıca, aynı çatı altında yaşamayan; boşanma veya ayrılık nedeniyle ayrı konutlarda bulunan bireyler ve evli olmalarına rağmen fiilen ayrı yaşayan aile bireyleri ve çocuklar da aile içi şiddete maruz kalabildiklerinden, aile içi şiddet mağduru kapsamının gerçeklere uygun olarak düzeltilmesi gerekmiştir.

Kanunun 1 inci maddesinin birinci fıkrasından farklı olmak üzere ikinci fıkrasında “eş” ifadesinin kullanılmasının, geçen süre zarfında uygulamada, olayın tarafları konusunda kavram karışıklığı yarattığı görülmüştür. Söz konusu karışıklığı ortadan kaldırmak amacıyla “kusurlu eş” ifadesi yerine “Kusurlu eşin veya diğer aile bireyinin” ifadesinin kullanılması uygun bulunmuştur.

Tasarıda, Aile Mahkemesi Hâkiminin uygun görmesi halinde şiddet uygulayan birey için “Bir sağlık kuruluşuna muayene veya tedavi için başvurması” tedbirine hükmedebileceği öngörülmüştür.

Anayasanın “Sosyal ve Ekonomik Haklar ve Ödevler” başlıklı Üçüncü Bölümünün “Ailenin korunması” başlıklı 41 inci maddesinde “Aile, Türk toplumunun temelidir ve eşler arasında eşitliğe dayanır. Devlet, ailenin huzur ve refahı ile özellikle ananın ve çocukların korunması ve aile planlamasının öğretimi ile uygulanmasını sağlamak için gerekli tedbirleri alır.” hükmü bulunmakla; Devlet özellikle ananın ve çocukların korunmasını sağlamakla yükümlü tutulmaktadır. Bu nedenle şiddet uygulayan bireyin herhangi bir rahatsızlığının bulunup bulunmadığı hususunun tespiti ve tedavisi ile uyguladığı veya uygulayacağı şiddetin ortadan kaldırılması amaçlanmaktadır.

4320 sayılı Kanunda, şiddet mağduru kişilerin tedbir kararı sonrasında ekonomik sıkıntı çekmelerini önlemek için tedbir nafakası hükme bağlanmıştır. Özellikle şiddet uygulayan bireyin ailenin geçimini birinci derecede sağlayan kişi olması halinde, bu kişinin eve ve aile bireylerine yaklaştırılmaması halinde ailenin geçim sıkıntısı içine düşeceği bir gerçektir. Anayasanın 5 inci maddesinde Devlete, vatandaşın refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak, kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleri ile bağdaşmayacak surette sınırlayan ekonomik engelleri kaldırmak görevi verilmiştir.

Anayasanın bu hükmü gereğince, aile içi şiddet mağduru insanların ekonomik güvence altına alınmaları tedbir nafakası alarak sağlanmakta olup, eğer şiddet mağdurları nafaka almakta iseler, mükerrer nafaka ödenmesine engel olunacak şekilde yeni bir düzenleme yapılmıştır.

4320 sayılı Kanunun 1 inci maddesinde yer alan, bu maddenin birinci fıkra hükmüne göre yapılan başvuruların harca tabi olmayacağı hükmü, bu Kanun kapsamındaki başvurular ve verilen kararların infazı için yapılan icrai işlemlerin harca tabi olmayacağı şeklinde düzenlenmiştir.

Kanun özellikle kadın ve çocukların koruma altına alma ve bu sebeple şiddete maruz kalmış kişilere yargı işlemlerinde mali külfet getirmeme amacını taşımaktadır. Söz konusu amaç doğrultusunda başvurunun harca tabi olmaması uygulamasına uyacak şekilde, hükmedilen tedbirlerin icraya konulması aşamasında da harç alınmaması hususunun Kanunda ayrıca belirtilmesine ihtiyaç duyulmuştur.

Diğer taraftan, bu Kanunun uygulanmasına yönelik hususların yönetmelikle düzenleneceği hüküm altına alınarak uygulamada karşılaşılabilecek aksaklıkların giderilmesi amaçlanmıştır.

MADDE GEREKÇELERİ
Madde 1- Ülkemizde aile içi şiddeti sadece eşler arası şiddet olarak algılamamak gereği ortaya çıktığından, ayrıca, aynı çatı altında yaşamayan; boşanma veya ayrılık nedeniyle ayrı konutlarda bulunan bireyler de aile içi şiddete maruz kalabildiklerinden, 4320 sayılı Kanunun 1 inci maddesinde yer alan “Kusurlu eşin” ibaresi “Kusurlu eşin veya diğer aile bireyinin” şeklinde, “diğer eş ve çocuklar” ifadesi “aile bireyleri” şeklinde değiştirilmiştir.

Ayrıca, aile içi şiddete maruz kalan eşin bu şiddet nedeniyle çocuğu ile birlikte evinden ayrılarak baba evine gitmesi ve boşanma davası açılması durumlarında dahi, koşulların gerçekleşmesi halinde, 4320 sayılı Kanundan faydalanabileceği de dikkate alınmıştır.

Bu nedenle maddenin (b) bendinde yer alan “eşe ve varsa çocuklara tahsisi ile diğer eş ve çocukların oturmakta olduğu eve” ifadesi, “aile bireylerine tahsisi ile bu bireylerin birlikte ya da ayrı oturmakta olduğu eve” şeklinde ve (f) bendinde yer alan “ortak konuta gelmemesi veya ortak konutta” ibaresi “şiddet mağdurunun yaşamakta olduğu konuta veya işyerine gelmemesi veya bu yerlerde” ifadesinin eklenmesi gerekli görülmüştür.

Diğer taraftan, maddeye “f) Bir sağlık kuruluşuna muayene veya tedavi için başvurması” şeklinde (f) bendi eklenerek Aile Mahkemesi Hâkiminin uygun görmesi halinde şiddet uygulayan birey için bu tedbire hükmedebileceği düzenlenmiştir.

4320 sayılı Kanunun 1 inci maddesinde, şiddet mağduru kişilerin tedbir kararı sonrasında ekonomik sıkıntı yaşamalarını önlemek için Aile Mahkemesi Hâkiminin tedbir nafakasına hükmedeceği öngörülmüştür. Bu kez Tasarıda, bu hususun daha anlaşılır ve eğer şiddet mağduru nafaka almakta ise mükerrer nafaka ödenmesine engel olunacak şekilde bir düzenleme yapılmıştır.

4320 sayılı Kanun, şiddete uğrayan aile bireylerini koruma altına alma ve bu nedenle şiddete maruz kalmış kişilere yargı işlemlerinde mali külfet getirmeme amacını taşımaktadır. Kanundaki, bu amaç doğrultusunda ve başvurunun harca tabi olmaması hükmüne uyacak şekilde, Tasarıda ilave olarak verilen kararların infazı için icraya konulması aşamasında da harç alınmaması hususu düzenlenmiştir.

Madde 2- 4320 sayılı Kanunun uygulanmasında zabıta görevli kılınmış ancak bu göreve bir açıklama getirilmediğinden uygulamada tereddütler ortaya çıkmıştır. Bu nedenle tedbir kararının genel kolluk kuvvetlerince uygulanacağına ilişkin maddede değişiklik yapılmıştır.

4320 sayılı Kanunun 2 nci maddesinin üçüncü fıkrasının ikinci cümlesindeki 3005 sayılı Meşhut Suçların Muhakeme Usulü Kanununa yapılan atfa; 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 18 inci maddesi ile bu Kanunun yürürlükten kaldırılması sebebiyle Tasarı metninde yer verilmemiştir.

Maddede, şiddetin sadece eş ve çocuklarla sınırlı olmadığı gerekçesi ile “eş” ifadesi “eş veya diğer aile bireyleri” ifadesi ile değiştirilmiştir.

Madde 3- Yürürlük maddesidir.
Madde 4- Yürütme maddesidir.
http://www.tbmm.gov.tr/sirasayi/done...01/ss1318m.htm