Mesajı Okuyun
Old 27-02-2018, 06:14   #2
Yücel Kocabaş

 
Varsayılan

Tarafların "mülteci " olarak Türkiye'de bulunması halinde haklarında MÖHUK m.4/a uygulanır. Bu madde hükmüne göre "yerleşim yeri, bulunmadığı hallerde mutad mesken, o da yok ise dava tarihinde bulunduğu ülke hukuku,uygulanacağından" ,boşanmada uygulanacak hukukun Türk hukuku olması ihtimali yüksektir. Yabancı hukuk uygulanacak olursa yetkili yabancı hukukun Türk kamu düzenine açıkça aykırı olması halinde yine Türk hukuku uygulanacaktır.(m.5)

Taraflar mülteci konumunda değilse, MÖHUK 14/1'e göre Boşanma ve hükümleri, eşlerin müşterek milli hukukuna tabidir.Müşterek milli hukukun Türk kamu düzenine açıkça aykırı olması halinde burada da Türk hukuku uygulanacaktır.(m.5)

Tarafların İran'da evlenmiş olmaları boşanma davasının görülmesine engel teşkil etmemektedir. Evliliğin geçerli kabul edilmesi için Türk hukukuna uygun olması gerekmez. Tarafların nüfus ve evlilik kayıtları Türkiye'de Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü (Yabancılar Kütüğünden),ilgili dış ülkelerden ise Dışişleri Bakanlığı vasıtasıyla Türkiye Büyükelçiliklerinden araştırılır.

Bunun gibi,yapılacak işler aşağıdaki kararlarda belirtilmiştir.

T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
E. 2012/13194
K. 2013/1781
T. 24.1.2013


DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : 1-Tarafların Afgan uyruklu oldukları ve Türkiye’de “mülteci” olarak bulundukları anlaşılmaktadır. Dosyaya aslı ve Türkçe tercümesi sunulan belgeye göre, İran’da 11.06.2004 tarihinde o ülke kanunlarının öngördüğü şekle uygun olarak evlendikleri sabittir.

Evliliğin şekli, yapıldığı ülke hukukuna tabidir (Mülga 2675 s.MÖHUK.md.12/1). Bu evlilik geçerlidir. Bunun geçerli kabul edilmesi için Türk hukukuna uygun olması gerekmez. Boşanma davası için, geçerli bir evliliğin mevcudiyeti yeterli olup, evliliğe ilişkin bir kaydın varlığı zorunlu değildir.

Mültecilerin Hukuki Statüsüne Dair 1951 tarihli Birleşmiş Milletler Sözleşmesi hükümlerine göre de, mülteciler bulundukları akit Devlet ülkesinde mahkemelere serbestçe ve kolayca müracaat etme hakkına sahip ve adli yardım ve teminat akçesinden muafiyet dahil, mahkemelere müracaat bakımından vatandaş gibi muamele görürler (Söz.md.16). Aynı sözleşme, bu sözleşmede öngörülen, daha müsait hükümler saklı kalmak üzere her akit devletin mültecilere genel olarak yabancılara tanıdığı rejimi bahşedeceğini öngörmüştür (Söz.md.7). Anılan hükümler uyarınca boşanma davasının Türkiye’de açılması ve sonuca bağlanması mümkündür.

Mahkemece yapılacak iş; davanın kişi bakımından “yabancı unsur” ihtiva ettiği dikkate alınarak "Türk Milletlerarası Özel Hukuku” hükümlerine göre boşanmada uygulanacak yetkili hukuku re’sen belirlemek (5718 s.MÖHUK.md.2), aynı Kanun hükümleri uyarınca yetkili olan hukukun vatandaşlık esasına göre tayin edildiği hallerde, Kanunda aksi öngörülmemiş ise, mülteciler hakkında yetkili hukuku 5718 sayılı Yasanın 4. maddesinin (a) bendine göre tespit etmek, bu yolla belirlenen yetkili yabancı hukukun Türk kamu düzenine açıkça aykırı olması halinde Türk hukukunu uygulamak (5718 s.MÖHUK.md.5), yetkili hukuk açıklanan şekilde aranıp belirlendikten sonra, tarafların delillerini toplayıp hasıl olacak sonucuna göre karar vermekten ibarettir. Bu hususlar nazara alınmadan “kayıtlı bir evlilik bulunmadığından” bahisle yazılı şekilde karar verilmesi doğru bulunmamıştır.

2-Tarafların müşterek çocuğu Sina için ara kararı ile hükmedilen tedbir nafakasının (TMK.md.169) hükmün kesinleşmesine kadar devam edeceği gözetilmeden ve gerekçesi de gösterilmeden nafakanın hükümle birlikte reddine karar verilmesi de doğru görülmemiştir.

SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.24.01.2013 (Prş.)

T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
E. 2009/19552
K. 2010/2037
T. 08.02.2010


DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
KARAR : Tarafların ikisinin de Afgan uyruklu oldukları, Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliğince verilen "mülteci" belgesine istinaden 3.7.2007 tarihinden beri Türkiye'de "sığınmacı" olarak bulundukları anlaşılmaktadır.

Tarafların "evli" olduklarına ilişkin dosyada bir belge bulunmamaktadır. Birleşmiş Milletler Genel Kurulunca 28.7.1951 tarihinde kabul edilen 29.8.1961 tarihli 359 sayılı kanunla onaylanması uygun bulunan ve Bakanlar Kurulunun 5.9.1961 tarihli kararıyla onaylanan "Mültecilerin Hukuki Durumuna Dair Sözleşme" hükümlerine göre, mülteciler bulundukları ülkede genel olarak yabancılara tanınan haklardan yararlanırlar. Aynı sözleşme gereğince taraf devletler, ülkelerinde bulunan ve muteber bir seyahat belgesine sahip olmayan her mülteciye hüviyet belgesi verirler. (Söz, md. 27) 12.12.2007 tarihinde yürürlüğe giren 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanuna göre, bu kanun hükümleri uyarınca yetkili olan hukukun vatandaşlık esasına göre tayin edildiği hallerde, aksine hüküm olmadıkça vatansızlar ve mülteciler hakkında yerleşim yeri, bulunmadığı hallerde mutad mesken, o da yok ise dava tarihinde bulunduğu ülke hukuku uygulanır. (5718 s. MÖHUK. md. 4/a)

5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 8/1. maddesi gereğince ; Türkiye'de herhangi bir amaçla en az altı ay süreli yabancılara mahsus ikamet teskeresi alan yabancıların, yabancılar kütüğüne tescili zorunludur. Bu kütüğe kayıt edilen yabancılar, her türlü nüfus olaylarını nüfus müdürlüğüne beyan etmekle yükümlüdürler. Diplomatik misyon mensupları bu hükmün dışındadır. Nüfus olayı, doğum, evlenme, boşanma, evlat edinme, tanıma, kayıt düzeltme, soybağının düzeltilmesi, gaiplik gibi kişisel durumlarda değişiklik meydana getiren olaylardır. (5490 s. NHK. md. 3/ü) Evlenme ile ilgili belgenin nüfus müdürlüğüne intikal etmesi halinde; her iki kişi de yabancılar kütüğünde kayıtlı ise evlenme, yabancılar veri giriş formu ile kayıtlarına işlenir. Yabancılar kimlik numaraları ile kayıtlar arasında eş bağı kurulur. (Yabancıların Nüfus Kayıtlarının Tutulması Hakkında Yönetmelik md. 15/1) Açıklanan yasal hükümler gereğince; tarafların yabancılar kütüğünde kayıtlı olup olmadıklarının, kayıtlı iseler aralarında "eş bağı" kurulup kurulmadığının Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü (Yabancılar Kütüğünden) sorulup tespiti, tarafların yabancılar kütüğünde kayıtları yok ise veya kayıtlar arasında "eş bağı" kurulmamışsa, tarafların evli olup olmadıklarının tabiyetinde oldukları Afganistan'ın Türkiye Büyükelçiliğinden Dışişleri Bakanlığı vasıtasıyla sorulması ve evli olduklarına dair bu ülke makamlarından alınan resmi belgenin dosyaya alınması ve hasıl olacak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru bulunmamıştır.

SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine , işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 08.02.2010 (Pzt.)