Mesajı Okuyun
Old 01-04-2014, 10:15   #61
MAHMUT MAVİGÜL

 
Varsayılan

Değerli meslekdaşım,

Yargılamanın en önemli saç ayaklarından olan savunma yani,avukatlık mesleğinin yargılamanın hızlandırılmasındaki etkisi malumunuzdur.Bunu tartışmaya gerek bile yoktur.
Yargılamadaki hızlanmanın en önemli etkenlerinden biri olan avukatın,vekalet ücretinin
davanın başında yatırılması bu nedenle önemlidir. Zamanda yolculuk kavramı ile yargılamayı hızlandıran avukat,gelecek zamanı yakalayarak,” gecikmiş adalet adalet değildir” kavramını
bertaraf eden bir emekçi ve adalet hizmetğarıdır.Sadece iktisadi rahatlama yönünden değil,avukatlık ücretinin yargılama giderleri mevadından olması gerçeği karşısında,dava şartı kapsamına dahil edilmesi gerektiği kanaatindeyim.Avukatlık ücretinin dava şartı olarak HMK’nun/g bendinin ilişkili olduğu Tarife’nin 3 ve 4.maddeleri kapsamına dahil edilmemesi,kanun koyucunun haklılığını değil,bu yöndeki eksikliğini gösterir.Avukatlık ücretinin,HMK’nun 114/g ve ilişkin Tarife’nin 3 ve 4.maddelerinde yer almamış olması,o maddenin gerekçesine haklılık kazandırmaz sadece, eksiklikle birlikte,bu eksikliğin giderilmesi gerektiği gerçeğini ortaya koyar…Kaldı ki, yasa koyucunun koyduğu yasa maddesi ve gerekçesi Allah kelamı da değildir.Ancak, “ ağacın kurdu,içindedir” deyişinden hareketle, kanun koyucuların ve adalet alt komisyon üyelerinin tamamına yakının önceki mesleklerinin avukat olması da işin bir başka boyutudur.Bilirkişinin hazırladığı mesleki 3-5 sayfa raporun bedeli peşin ödenirken,ikamesi ile birlikte neredeyse iki yıla yakın yargılama süreci zarfında; zamanını,emeğini ve hizmetini sunan avukatın ücretinin, sırf yasa koyucunun afaki gerekçesi bahanesi ile göz ardı edilmesi kabul edilemez.Tabidir ki, bu göz ardılık sadece yasa koyucunun afaki gerekçeleri neticesinde değil, daha 2008 li yıllarda HMK’nunda yapılacak tadilat çalışmaları nedeniyle T.C.Adalet Bakanlığı Adalet Alt Komisyonuna müracaat edip bu uğurda mücadele vermesi gereken meslek odalarımız ve onu lideri bulunan TBB yetkililerinin, meleklerin erkek mi,dişimi olduğu tartışmasına girmelerinden kaynaklıdır.
Avukat, müvekkili ile ücreti serbest bir şekilde kararlaştırabilir.Bunun bedelini
peşin olarak alabilir.Bu durum serbest avukatlık mesleğinin yapısı gereğidir.Ancak,yargılama süreci zarfındaki,yargılamayı ilgilendiren tüm çaba ve gayretler,bilirkişi temini,araç temini,
tanıkların getirtilmesi,hazır edilmesi,eksikliklerin ikmali,yargılamayı doğru yönlendirme çabaları vs gibi yargılamayı ilgilendiren hususlar, yargılama hizmetleri ve dolayısıyle de yargılama gideri kapsamındadır.Tabidir ki,bunun doğal sonucu olarak bu emek ve hizmetlerin avukat ücreti olarak avukatlık ücret tarifesindeki baremlere göre taraflarca önceden ödenmesi gerekmektedir.Şirket veya Banka avukatları,vekalet akdi ile bağlı oldukları kuruluştan aylık sabit bir ücret almaktadır.Bu ücret; yapısı gereği müvekkili ile olan organik bağının karşılığıdır. Ancak,dava dilekçesi,cevap layihası,delil listesi gibi unsurlar ait olduğu kuruluşa değil,bilakis yargılamaya sunulmaktadır.Yemeği hazırlayacaksınız,masaya servis edeceksiniz,bırakın ücreti bir bahşiş dahi alamayacaksınız.Böylesi bir aşçılığı ve garsonluğu hangi meslek gurubu kabul eder?!!
Tarafın bilirkişi deliline istinat etmesi nedeniyle, bilirkişi ücreti yatırmak zorunda olduğundan söz etmişsiniz.Bu doğrudur.Ancak,aynı paralellik avukat için de geçerlidir.Taraf; mevcut davada kendisini vekille temsil ettirmektedir.Bilirkişi; her neyin bilirkişisi ve uzmanı ise, avukat ta yargılamanın takip ve intacı noktasında uzman bilen kişidir.
Savunman bilirkişisidir.Sair bilirkişi gibi,sadece kendisine sorulan konu hakkında 3- 5 sayfalık rapor tanzim etmemektedir.Tüm yargılamanın safhatleri boyunca sayfalarca dilekçe ve layihalar,takip, yakınlık vs gibi hizmetler sunmaktadır.Yargılama hakimini eksik konularda uyarmaktadır. Yapılması gerekenlere dikkatini celbettirmektedir. Eksiklikleri gidermektedir. Ve dahası bir çok iş ve işlem yükü savunman bilirkişinin yükümlülüğünde ve mücadelesindedir. Peki “TARAF” ın bu hizmet ve mücadeleyi vermek gibi bir bilen kişiliği var mı? Savunma yapabilir mi?..Ve daha nicesini…gerçekleştirebilir mi?! Önce kendi mesle-
ğimizin önem ve özelliğini gözetmek zorundayız.Bu yöndeki karşı duruşunuzu kabul edemedim.
Siz yazınızda,vatandaşın Anayasal Hak Aramak Hürriyeti’nin,dava başında yatırılacak avukatlık ücreti ile engellenebileceğini belirtmişsiniz.Örnek vermem gerekirse;
25.000-TL lık işçi alacağı ile ilgili bir dava da, 200-TL sı mahkeme harcı ,geri kalan 850-TL sı miktarın gider avansı olarak davacıdan 1050-TL peşin para alınmasını,vatandaşın Anayasal hak arama hürriyetine bir engel olarak görmeyip,sadece alınacak 3000-TL avukatlık ücretini
mi görmektesiniz.
3850-TL toplam gider avansı ile birlikte 200-TL harç miktarı olmak üzere toplamda 4050-TL lık miktarın vatandaşın cebinden çıkmasının önüne geçmenin en pratik Devlet çözümü “Hukuk Sigortası” sistemidir.20/03/2014 günlü yazımda da ifade ettiğim üzere, vatandaşın yıllık 10.000-TL lık ( risk ) hukuk sigortasının aylık ödenecek priminin 12,00-TL sı gibi düşük bir ücrete baliğ olduğu açıktır.Bir paket sigara ise, 6,00-TL dir. Tarafımdan yaptırılan 50.000-TL lık “Mesleki Risk Sigortası” nın 9 aya bölünmüş aylık ödemesi 56,00-TL dir. Anayasal Hak Aramak Hürriyeti’nin teminatı avukatlar değil,bizatihi Devlet’in kendisi olmalıdır.Herkes işini yapsın..Aylık 25.000-TL maaş artı kıyak emeklilik gibi haklardan istifade eden yürütme organlarının görev ve sorumluluğunda olan bir husustur bu.Biz avukatlar ve ilişkin olduğu Baro’lar ve onların en üst sorumlusu ve temsilcisi olan TBB, bir imarethane veya hayrat hane değildir.
Hukuk Sigortası kapsamı ile Devlet’çe teminat altına alınmış olan Anayasal
Hak Aramak Hürriyetinin doğal neticesi olarak, “Para bizi bozmasın aga” şeklindeki halk tabiri gereği müvekkilinizle sadece size müracaat ettiği hukuki konu hakkında konuşur, dertleşir ve çözüm ararsınız.Para yapısı gereği mikrobiktir.Girdiği her alanı kirletir.Sorun yaratır.Bilmem size yeterince anlatabiliyormuyum.Danışma,konuyu çözme,hukuki yardım,dava hakkında detaylı görüşme…her şey buraya kadar çok güzel…konu paraya gelirce sizinle müvekkilin arasında golfistirim soğuk su akıntıları başlar…hava birden serinlenir..bildik müvekkil tavırları…avukat bey veya avukat hanım ben bir kartınızı alayım…size uğrayacağım inşallah…maşallah…gidiş o gidiş siz kaybettiğiniz zamanınıza…
verdiğiniz iyiniyete dayalı hukuki yardımlarınıza,görüşlerinize yanar durursunuz…Peki giden müşteri sizin arkanızdan ne der bilirmisiniz…İşi gücü para bu avukatların…hepsi üçkağıtçı…
neredeyse beni soyacaktı…böyle ücret istenir mi yahu…biri bin lira istiyor..diğer avukat
500 istiyor…ötekisi de 3000 istiyor…az kalsın dolandırılacaktım…İşte itibar,işte saygınlık…
Ama deyin ki “2000-TL “ gider avansını peşin yatıracaksınız…benim ücretim de 1000- TL,
…gider altınını bozdurur..dahası kredi kartı ile altın alıp,altıncı da bozdurur yine de gider avansını yatırır da…sıra sizin ücretinize geldi mi…sizi Kudüs’teki ağlama duvarı zanneder..
Peki,biz avukatların,müşterisi ile olan mali işleri ve sorunları nedeniyle bu denli hırpalanmaya maruz bırakılmamız doğrumudur..itibarımızın kendini bilmez bir müşterice bu denli rencide edilmesi sizce hoş mudur?..Hayır..
Halen iktisadi rahatlama ile itibar illiyetini kurmanıza bilmem yardımcı olabildim mi?...
1136 sayılı Avukatlık Yasası, nitelik itibariyle avukatlık mesleğini serbest bir meslek olarak tarif etmekle birlikte,yaptığımız görevin bir kamu hizmeti olduğunu teyid eder.Kamu hizmeti gören bir meslek gurubunun yaptığı tüm iş ve işlemler,hizmetler kamu düzeni gereğidir.Bu nedenle de, avukatlık ücretinin HMK’nun 114/g maddesinde yer almasının gerekliliği , kamu düzeni nedeniyledir.Ve dava şartı olarak da kabul edilmek zorundadır.
Sevgi ve selamlarımla…