Mesajı Okuyun
Old 27-12-2007, 16:41   #7
Av. Hatun Olguner

 
Varsayılan

Ahmet Bey ;

Kadının iddiasına göre,önceden evli olduğunu gizleyen erkek ile,daha sonradan evli olduğunu öğrenerek birkaç yıl birlikte yaşamış. Yani hukuka aykırı bir eyleme sonradan bilgisi ve eylemi ile katılmış bir kadın sözkonusu. Yargıtayın,bu konuda çok değerli ve isabetli görüşlerle tesis ettiği ve hakikaten hem adalete,hem topluma,özellikle Türk kadınına örnek teşkil edecek ve yol gösterek çok güzel kararları ve anlatımları var :
-----------------------------------------------------
" Hukuk düzeninin koruduğu kişisel haklarının,özgür iradesi ile isteyerek çiğnenmesini sağlayan ve böylece suç (hukuka aykırılık)niteliğinde(zina suçundan bahsediliyor,karar tarihindeki TCK hükümlerinde zina suçu yeralmaktaydı)bir davranışta bulunan kişinin bu davranışı şu yada bu şekilde sona erdikten sonra dönüp,kendisinin isteyerek çiğnettiği hakların karşılığı olan tazminat isteğini ileri sürmesi objektif hak dengesine uymaz."
4 HD 20.3.1978 3137/3803
--------------------------------------------------------
" Özüne dokunulmayacak temel haklardan olan yaşama,maddi ve manevi varlığı geliştirme hakkının gerçekleştiği alanlardan biri de,Anayasa"nın Sosyal Hak Ve Ödevler bölümünde madde(35)te yeralan ve toplumun temeli sayılan ailedir. Ailenin,ananın,çocuğun korunması için gerekli (tedbirler)in alınmasını buyuran bu kuralın gereği Medeni Yasanın 97 ve sonraki maddelerindeki buyruklarla sağlanmağa çalışılmıştır. Burada yeralan ve bilinen buyruğa göre tek evlilik esastır. Bu ilke Cumhuriyet"in temel ilkelerinden biridir.Bu doğrultuda kurulduğu sürece,aile hukuk düzenine uygun ve anayasanın inancası altındadır.

...

Medeni Yasanın 27,28.maddesi ile sağlanan koruma da bu doğrultuda gerçekleşen haklara yöneliktir. Bu düzenle bağdaşmayan davranışların zararlandırıcı sonuçları hukuk düzeninin koruması altında değildir.Bu nitelikli davranış ve durumlar yalnız hukuk düzeni dışında kalması bakımından ve korumadan yoksun bulunması yönünden hak sayılmamakla kalmaz,hukuk düzeni bu durum ve davranışı koruma dışında kalmış bir manevi varlık olarak da tanımaz.Aksi görüşün kabulü hukuk düzeninin izin vermeyip yasakladığı,suç sayılabilecek(hukuka aykırı) davranışların bir değer olarak tanınmasını ve daha ileri giderek korunmasını isteme anlamına gelir.
...

Bu nedenle davacının manevi tazminat isteme hakkı yoktur.

HGK 8.11.1974 l971/4-607-1156
---------------------------------------------------------

Bunun dışında,evli erkekle evli olduğunu bilerek birlikte olan bir kadının,birlikte olduğu erkeğin resmi nikahlı eşine karşı,resmi nikahlı kadının manevi çıkarlarını ihlal ettiği,aile değerlerini çiğnediği ve aileden beklemekte hakkı bulunan mutluluk beklentisine ve hakkına,aile değerlerine ve çıkarlarına zarar verdiğinden bahisle manevi tazminat ödeme borcu vardır. Bu ve benzeri olaylarda,resmi nikahlı eş,gerek kendisini aldatan kocasından,gerekse onunla birlikte olarak/yaşayarak aile bağlarına zarar veren ikinci kadından manevi tazminat isteme hakkına sahiptir. Bu konuda da 4. HD nin içtihatları vardır.( 4 HD 15.2.1988 8959 E. 1410 K. V.B.)