Mesajı Okuyun
Old 17-11-2017, 22:05   #2
arhan

 
Varsayılan Azledilen avukata vekalet ücreti alabilir mi?

Sayın Meslektaşım

Öncelikli sorun azlin haksız olup olmamasıdır.Haksız azil söz konusu ise avukat vekalet ücreti talep edebilir. Konuya ilişkin bir yargıtay kararEsas No:2010/571
Karar No:2010/550
K. Tarihi:

(....Davacı, davalı tarafından Ankara 38.Noterliği'nin 05.01.2007 tarih ve 245 yevmiye sayılı vekaletname ile Ankara 6. İcra Müdürlüğünün 2006/14184 Esas sayılı dosya alacağından dolayı üzerine haciz konulan Ankara-Çankaya 4. Bölge-Büyükesat imarın ... ada ve ... parselde kayıtlı olan taşınmazın Gayrimenkul Satış İcra Müdürlüğündeki satış işlemlerini yapmak üzere görevlendirildiğini, bir vekil olarak görevini büyük bir titizlikle yaptığını, ancak davalının satış işlemleri bittikten sonra hiçbir haklı sebep yokken sırf vekalet ücretini ödememek için kendisini azlettiğini ve vekalet ücretini de ödemediğini belirterek, haksız azil nedeniyle 5.000 YTL manevi tazminat ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 29.082 YTL Vekalet ücretinin tahsiline, 22.10.2008 havale tarihli ıslah dilekçesi azil tarihi olan 07.09.2007 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte karar verilmesini istemiştir.

Davalı, davacının görevini iddia ettiği gibi titizlikle yapmadığını, kısa sürede işlemi tamamlayacağını belirttiği halde işi sürüncemede bırakarak satış işlemlerini uzattığını, satış ile ilgili işlemleri yaptığını, ilk satış gününü bildirdiğini, ancak satış yerinde davacının bulunmadığını, ihalenin satış ilanında ada parsel numarasını yanlış yazılması sonucu iptal edildiğini, davacının bu durumu takip etmediğini, ihalenin uzamasına neden olduğunu, ihale işlemlerinin yeniden yapıldığını, zararına neden olduğunu savunarak davanın reddini dilemiştir.



Mahkemece, manevi tazminat isteminin reddine, alacak talebi ile ilgili davanın kısmen kabulüne karar verilmiş:



Hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.



Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacının tüm, davalının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.



Davacı, 6. İcra Müdürlüğünün 2006/14184 Esas sayılı dosya alacağından dolayı üzerine haciz konulan Ankara-Çankaya 4. Bölge- Bü-yükesat imarın ... ada ve ... parselde kayıtlı olan taşınmazın Gayrimenkul Satış İcra Müdürlüğündeki satış işlemlerini yapmak üzere davalıyı vekili olarak temsil etmiş, 04.09.2007 tarihinde de satışın yapıldığı anlaşılmaktadır. Mahkemece karara esas bilirkişi raporunda, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin üçüncü kısmına göre toplam 24.047.72 YTL ücreti vekalet hesaplanmıştır.



Taraflar arasında ücreti vekalet sözleşmesi bulunmadığından ve davacı avukatın yaptığı işin niteliği gereği AAÜT’nin ikinci kısım birinci bölüm gereğince vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir...)



Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.



Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:



Dava, avukatın müvekkil tarafından vekaletten haksız olarak azli nedenine dayalı alacak ve manevi tazminat istemine ilişkindir.



Davacı avukat, davalı tarafından 05.01.2007 tarihli vekaletname ile Ankara 6. İcra Müdürlüğü'nün 2006/14184 Esas sayılı dosya alacağının takibi ile görevlendirildiğini, anılan takip dosyası nedeniyle üzerine haciz konulan taşınmazın Gayrimenkul Satış İcra Müdürlüğündeki satış işlemleri sonunda davalı müvekkile, alacağına mahsuben teminatsız ihale edilmesi ve davalı tarafından satın alınması ile takibin sona erdiğini, bir vekil olarak verilen vekalet görevini büyük bir titizlikle yaptığını, ancak davalının satış işlemleri bittikten sonra hiçbir haklı sebep yokken kendisini azlettiği ve vekalet ücretini ödemediğini belirterek, haksız azil nedeniyle manevi tazminat ile vekalet ücretinin tahsilini istemiştir.



Davalı, davacı avukatın üzerine haciz konulan taşınmazın satış işlemlerini sürüncemede bırakarak işi uzattığını, ilk ihalenin satış ilanında ada parsel numarasının yanlış yazılması sonucu iptal edildiğini, davacının bu durumu takip etmediği için ihalenin uzamasına neden olduğunu, ihale işlemlerinin yeniden yapıldığını, ilk ihale için gerekmemesine rağmen davacı avukatın kendisini bu konuda bilgilendirmemesi nedeniyle teminatı karşılayabilmek amacıyla borç aldığı için zararı olduğunu, kendisine bildirilmesine rağmen her iki ihale gününde de satış yerinde bulunmadığından davacıdan satış sırasında hukuki yardım alamadığını, davacı avukatın görevini iddia ettiği gibi titizlikle yapmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.



Yerel mahkemece davacı avukatın manevi tazminat talebinin reddine, alacak talebinin ise bilirkişi raporu uyarınca kısmen kabulüne karar verilmiştir.



Özel Dairenin yukarıda yazılı bozma kararı üzerine, mahkemece, davacı avukata verilen vekaletnamenin genel vekaletname olduğu, gayrimenkul satışına ilişkin olarak verilmediği, senet alacağından kaynaklanan takip dosyasını yürüttüğü ve işlemlerin ortaklığın giderilmesi talebi ile ilgisi olmadığı belirtilerek direnme kararı verilmiştir. Hükmü temyize her iki taraf da getirmektedir.



Bozma ve direnme kararlarının içerik ve kapsamlarına göre Özel Daire ile yerel mahkeme arasında davacının azlinin haksız olduğu konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır.



Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, davacının haksız azil nedeniyle hak ettiği ücretin vekaletnamenin ve yapılan işin kapsamına göre Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin hangi kısmına göre hesaplanacağı, noktasında toplanmaktadır.



Öncelikle belirtilmelidir ki, vekalet sözleşmesi karşılıklı güvene dayalıdır. 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 396/1. maddesine göre, müvekkilinin vekilini azletmesi veya vekilin vekillikten istifa etmesi her zaman caizdir. Bu hükme göre, vekalet sözleşmesi, her iki tarafça da, belirli bir neden gösterilmesine gerek olmaksızın, tek taraflı bir irade beyanıyla her zaman ortadan kaldırılabilir. Söz konusu irade beyanı, karşı tarafa ulaşmakla, geleceğe yönelik olarak hükümlerini hemen doğurur. Hizmet sözleşmesinden farklı olarak, vekalet sözleşmesinde bu hakkın kullanılması, haklı bir nedene dayanmak zorunda olmadığı gibi bir süreyle sınırlı da değildir.



Borçlar Kanunu'nun azil veya istifa konusundaki bir irade bildirimine bağladığı tek sonuç, azil veya istifanın münasip olmayan bir zamanda gerçekleşmiş olması halinde, diğer tarafın bundan dolayı uğradığı zararı tazmin yükümlülüğüdür.



Öte yandan 1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun 174. maddesi, davaya vekalette azil veya istifaya bunların haklı nedenlere dayalı olup olmamasına göre değişen, farklı sonuçlar bağlamaktadır. Anılan madde uyarınca üzerine aldığı işi haklı bir sebep olmaksızın takipten vazgeçen avukat hiçbir ücret isteyemez ve peşin aldığı ücreti geri vermek zorundadır. Avukatın azli halinde ücretin tamamı verilir. Şu kadar ki, avukat kusur veya ihmalinden dolayı azledilmiş ise ücretin ödenmesi gerekmez.



1136 Sayılı Kanun'un 174. maddesine göre avukat haklı bir nedenle azledildiği takdirde ücrete hak kazanamaz ise de haksız azil halinde, anılan madde uyarınca avukatlık ücretinin tamamının ödenmesi gerekir. Haksız azledilen vekilin avukatlık ücreti, ücret sözleşmesinde kararlaştırılan ücretin tamamıdır.



Ücret sözleşmesi yapılmamış veya yapılmış olmasına rağmen sözleşme veya ücrete ilişkin hükmü hukuken geçersiz ise Avukatlık yasasının 163/son maddesi hükmünce Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'ne göre hesaplanacak ücretin ödenmesi gerekir.



Yeri gelmişken Avukatlık Asgari Ücret Tarifelerine göre vekalet ücretinin ne şekilde belirlendiği hususunun da açıklanmasında yarar bulunmaktadır.



Yargılama gideri olan vekalet ücreti HUMK'un 423. ve Avukatlık Kanunu'nun 169. maddelerine göre Avukatlık Asgari Ücret Tarifeleri'ne göre hesaplanır. Bu ücretin belirlenmesinde avukatın emeği, çabası, işin önemi ve niteliği göz önünde tutulur.



Bilindiği üzere dava ve icra takibini hangi aşamada olursa olsun kabul eden avukat vekalet ücretinin tamamına hak kazanır.



Avukatlık Yasası'nın 163/son maddesi delaletiyle tarife hükümleri gereğince hesaplanacak ücret, avukat ile takip edilen dava ve icra taleplerinde, avukatın bu dava ile takiplere hangi tarihte katıldığına bakılmaksızın dava ve takip tarihlerinde yürürlükte olan tarifeye göre dava ve takibin konusu esas alınarak ayrı ayrı hesaplanır.



Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 12. maddesine göre hukuki yardımların konusu para olan veya para ile değerlendirilebilen hallerde avukatlık ücreti, tarifenin üçüncü kısmına göre, diğer bir ifade ile hukuki yardımın para ile değerlendirilebilen konusuna göre nispi olarak belirlenir.



Öte yandan, hukuki yardımın konusu para ile değerlendirilemiyorsa avukatlık ücreti tarifenin ikinci kısım ikinci bölümüne göre, diğer bir ifade ile maktu olarak belirlenir. Kaldı ki, yargı yerlerinde, icra ve iflas dairelerinde yapılan ve konusu para olsa veya para ile değerlendirilebilse bile maktu ücrete bağlı işler tarifenin ikinci kısım birinci bölümünde ayrıca belirtilmiştir. Bunlar, görülmekte olan bir dava içinde olmamak koşuluyla ihtiyati haciz, ihtiyati tedbir, delillerin tespiti, icranın geri bırakılması, ödeme ve tevdi yeri belirlenmesi ve taksim davalarıdır. Sayılan bu hallerde avukatlık ücreti yine maktu olarak belirlenecektir.



Yukarıda yapılan açıklamaların ışığında somut olay değerlendirildiğinde:



Davacı avukatın davalı tarafından haksız olarak azledildiği konusunda yerel mahkeme ile Özel Daire arasında uyuşmazlık bulunmadığından, taraflar arasında vekalet ücretine dair bir sözleşme bulunmadığı hususu da gözetilerek davacı avukatın 1136 Sayılı Kanun'un 174. maddesi uyarınca vekalet ücretinin tamamına hak kazandığı açıktır.



Öte yandan davalı tarafından davacı avukata verilen vekaletname genel vekaletname olup, icra takip dosyasındaki işlemleri yürütmek üzere görevlendirilmiş, bu amaçla takip konusu senet alacağı nedeniyle üzerine haciz konulan taşınmazın yine davalıya satışı sağlanmış, diğer bir ifade ile davacı avukat icra dairesindeki hukuki yardım görevini yerine getirmiştir.



Davalı tarafından verilen vekalet ve görevlendirmenin kapsamı, maktu vekalet ücretini gerektiren ve tarifede açıkça sayılmış olan ihtiyati haciz, ihtiyati tedbir, delillerin tespiti, icranın geri bırakılması, ödeme ve tevdi yeri belirlenmesi, ortaklığın giderilmesi için satış memurluğunda yapılacak işler veya ortaklığın giderilmesi ve taksim davasına ilişkin de değildir.



Belirtilen nedenlerle icra dairesinde yapılan takip konusunun para ile değerlendirilmesi karşısında davacı avukatın haksız azil nedeniyle hak ettiği avukatlık ücretinin tarifenin üçüncü kısmı dikkate alınarak, daha açık ifade ile nispi olarak belirlenmesi gerekmektedir.



Yukarıda belirtilen maddi ve yasal olgular dikkate alındığında yerel mahkemenin avukatlık ücretinin nispi olarak belirlenmesi yönündeki direnme kararı isabetli bulunmaktadır.



Ne var ki, Özel Dairece takdir edilen vekalet ücreti miktarına yönelik diğer temyiz itirazları incelenmemiş olup, bu inceleme yapılmak üzere dosyanın Özel Dairesine gönderilmesi gerekir.



SONUÇ



Yukarıda açıklanan nedenlerle direnme uygun bulunduğundan takdir edilen vekalet ücretinin miktarına yönelik diğer temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 13. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE 03.11.2010 tarihinde oybirliği ile karar verildi.ı: