Mesajı Okuyun
Old 04-08-2020, 20:39   #2
Av. Suat

 
Varsayılan

Üstadım saygılar,
Sorunuzda BK 49 Md den bahsetmişsiniz..
Olayda TBK 49 md nin uygulama olanağı yoktur kanımca…
Zira bu olayda haksız fiilden ziyade hukuki muamelelerden kaynaklanan bir borçtan –geri ödeme borcundan-söz edilebilir.
Eldeki olayın özellikleri haksız fiil tanımına uymamakta zira..
Bu durum madde gerekçesinde de açıklanmış…
Bk 49.Md Gerekçesi..
…..818 sayılı Borçlar Kanunu’nda, 41 inci maddeyle başlayan "İkinci Fasıl / Haksız muamelelerden doğan borçlar" şeklindeki üst başlık, burada hukuki işlemden (muameleden) doğan borçların değil, haksız fiilden doğan borçların söz konusu olduğu göz önünde tutularak, Tasarıda "İkinci Ayırım / Haksız Fiillerden Doğan Borç İlişkileri" şekline dönüştürülmüştür. 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 41 inci maddesinin kenar başlığında kullanılan "A. Umumî kaideler / 1. Mesuliyetin şartları" şeklindeki ibareler, Tasarıda "A. Sorumluluk /1. Genel olarak" şeklinde değiştirilmiştir.

Olayda haksız fiil olmadığından haksız fiildeki sürelerin uygulama olanağı yoktur. Olsa olsa hukuki muamelelerden kaynaklanan bir borçtan –geri ödeme borcundan- söz edilebilecektir. Bu halde de sebepsiz zenginleşme veya genel alacak davası durumu ortaya çıkmaktadır.

Müvekkiliniz ödemeyi İİK ya göre cebri icra tehdidi altında yapmış ise yine İİK ya göre istirdat davası, yok eğer cebri icra tehdidi olmadan yapmış ise sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre geri isteyebilecektir. Olaydaki sürelerin buna göre tespiti gerekmekte yani..

Borçlu takip konusu parayı ödeme emrine itiraz süresi içinde icra dairesine öderse istirdat davası açamaz. Çünkü borçlunun itiraz edip takibi durdurma imkanı vardır yani cebri icra tehdidi altında yapılan bir ödeme yoktur. Bu halde borçlu ancak TBK m.78'e göre sebepsiz zenginleşme davası açabilir.

Aşağıdaki kararda da kamu kurumuna yapılan ödemenin geri istenmesi durumu var..Konunun daha iyi anlaşılması için ..

T.C.YARGITAY4. HUKUK DAİRESİE. 2016/16593K. 2017/1234T. 1.3.2017
ÖZET : Dava, menfi tespit ve haksız ödenen paranın istirdadı istemine ilişkindir.
Davacı, davalıya borçlu olmadığının tespiti ile davalı idareye haksız olarak ödenen misafirhane masraf ve giderlerinin ödeme tarihlerinden itibaren işlemiş yasal faiziyle birlikte istirdadı isteminde bulunmuştur.
Dava, menfi tespit ve haksız ödenen paranın istirdadı istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.
Dosya kapsamından, davacı her ne kadar menfi tespit ve yaptığı ödemelerin istirdadını istemiş ise de, davacının yaptığı ödemelerin herhangi bir takip prosedürü içerisinde ya da cebri icra tehdidi altında yapılmadığı, buna göre davacının talebinin İİK'nın 72. maddesi kapsamında “menfi tespit ve istirdat” davası niteliğinde olmadığı; Türk Borçlar Kanunu'nun 78. maddesi (BK'nın 62. maddesi) kapsamında olduğu anlaşılmaktadır.
Ödeme tarihi itibariyle yürürlükte olan 818 Sayılı BK'da borçlu olmadığı şeyi ihtiyariyle veren kimse hataen kendisini borçlu zan ederek verdiğini ispat etmedikçe onu istirdat edemeyeceği, zamanaşımın uğramış olan bir borcu eda yahut ahlaki bir vazifeyi ifa için verilen şeyin, geri alınamayacağı düzenlenmiştir.
Davalının zamanaşımı itirazı tartışılmadan işin esası hakkında karar verilemez.

İstirdat Davasının Şartları
1) Borç olmayan bir paranın ödenmesi
Burada borçlu yalnız borçlu olmadığı bir parayı ödemek zorunda kaldığını ispat etmekle yükümlü olup, bu parayı hatayla kendisini borçlu sanıp ödemiş olduğunu ispat etmek zorunda değildir.
2) Borçlu, borcu olmayan parayı icra takibi sırasında ödemiş olmalı
İstirdat davası açabilmek için, paranın icra dairesine ödenmiş(icra veznesi girmiş) olması yeterlidir, alacaklıya ödenmiş olması şart değildir.
3) Borcun cebri icra tehdidi altında ödenmiş olması gerekir
İcra dairesine yapılmış olan ödemenin, borçlunun ödeme emrine itiraz etmemiş veya itiraz etmiş olup da itirazın kesin olarak kaldırılmış olması nedeniyle yapılmış olması gerekir. Buna karşılık borçlu takip konusu parayı ödeme emrine itiraz süresi içinde icra dairesine öderse istirdat davası açamaz. Çünkü borçlunun itiraz edip takibi durdurma imkanı vardır yani cebri icra tehdidi altında yapılan bir ödeme yoktur. Bu halde borçlu ancak TBK m.78'e göre sebepsiz zenginleşme davası açabilir.
Konuyla alakalı Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 11.11.2014 tarihli kararında;
“…Maddi hukuk bakımından borçlunun gerçekte borçlu olmadığı bir borcu ödemiş olması ve takip hukuku bakımdan ise borcun cebri icra takibi sebebiyle icra takibi sırasında ve cebri icra tehdidi altında ödenmesi gerekir. Ödemenin mutlak suretle takibin kesinleşmesinden sonra bir başka deyişle borçlunun ödeme emrine itiraz etmemesi veya itiraz edip de itirazının icra hakimliğince kesin olarak kaldırılmış olması durumunda yapılmış olması gerekir. Yapılan icra takibi henüz kesinleşmeden borçlunun ödeme emrine itiraz hakkı bulunduğu süre içerisinde ödemenin yapılması halinde bu ödemenin cebri icra tehdidi altında yapılan bir ödeme olarak kabul edilmesi mümkün değildir…” (E:2014/32692 K:2014/35255)
4) Davanın 1 yıl içinde açılması gerekir,