Mesajı Okuyun
Old 04-05-2010, 23:40   #207
Doç. Dr. Özge Yücel

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Gemici
Övgü insanın, bu arada benimde, hiç doymadan, zevkle ve tadına vara vara ruhuna sindireceği bir şeydir.
Teşekkürler övgü için.
Madalyonun bir de arka tarafı var ama; tadına doyamadığınız bu övgünün damağınızda/ruhunuzda bıraktığı eşsiz tadın bozulmaması için bu tadı bozacak şeylerden kaçınmak gerekir.

Benim şimdi yapabileceğim en iyi şey, bundan sonra hiçbir şey yazmayıp aldığım övgünün tadını çıkarmak olacak herhalde.

Kısa bir örnek:
Almanya'ya geldiğim ilk senelerde, takıldığım meyhanede sık sık satranç oynardım. Benimle satranç oynayanların çoğunu da yenerdim genelde. Oyunlarımı devamlı olarak takip eden ve arada sırada benimle oynayan ve her oyunu kaybeden birisi günün birinde beni yendi ve o günden sonra da tüm ısrarlarıma rağmen, bir daha da oynamadı benimle. Oynasa yenileceğini biliyor; en iyisi bir daha hiç oynamamak ve aldığı galibiyetin tadını çıkarmak.

Benim şimdiki durumumda aynısı, yazıp herkese 'bu kadar övülen Gemici bu mu' dedirtmemek ve kendimi değerden düşürmemek için en iyisi hiç yazmamak.

Not: Bir önceki cümleyi okuyup benden kurtulacaklarını zannedenler fazla sevinmesin; bakarsınız övgünün tadından ne oldum delisi olurum ve aklıma ne gelirse yazarım.

Saygılarımla

Demiştiniz ve nihayet sizi görme şansını elde ettik. Buluşmadan sonra Admin'le konuşurken ortak kanımız şuydu: Siz tam da beklediğimiz gibiydiniz. Övgüleri alan Gemici, ardında daha fazla övgü bırakacak nezaketi, içtenliği, eşsiz duruşu ile gitti, ama yine gelecek. Ben Konusuz Hoş Sohbetlere dün yazdıklarımı burada da aktarmak istiyorum.

"Hayranı olup da görebilecek miyim dediğim iki kişiden birini gördüm. Dün sabah çok erkenden İstanbul'daydım, Dolmabahçe Sarayı'nda servisten inerek önce sarayın bulunduğu yerden denizi izledim, sonra Ortaköy'e yürüdüm, saat 8 civarıydı. Kahvaltımı yaptım deniz kenarında o güzel manzara karşısında. Sonra da bir otobüsle Kabataş İskelesine gittim, oradan Kız Kulesi'ne... Bir de oradan baktım yedi tepeli kente... Sonra döndüm, yarım saat önceden buluşma yerindeydim. Hemen sonra Admin geldi, sonra tam vaktinde beklenen insan Gemici geldi. O bizi tanıdı, kolayca buldu. Beklediğim gibiydi, sevgi dolu ama ağır, ciddi, dolu dolu... Sadece tek espri yaptı ya da bir tanesi kaldı aklımda. Çok konuşmuş gibi hissetsem de konuşabiliyor olmak çok güzeldi. Üstelik bir yıl sonra birlikte bir akademik etkinlik gerçekleştirmek üzere planlara girişmemiz olağanüstü sevindirici benim için. İki saat için on iki saat yol değerdi ve değdi. Sonra Admin beni yolculuk saatine kadar yalnız bırakmayıp gezdirdi. Sağ olsun, hiç başka yerden gelmiş gibi hissettirmiyor, içtenliği, yalınlığı, sevgisi ile ağırlıyor. Sonra güzel anılarımla döndüm Ankara'ya. Bir yanım İzmir'de kalarak..."