Mesajı Okuyun
Old 19-07-2011, 14:04   #6
Avukat Hakan Eren

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Ömer Güntay
İki yol da denenebilir. Birisi muvazaalı "takibin", diğeri "tasarrufun" iptaline ilişkindir.

Öyle olur ki borçlu, kimi zaman takibi de bir kalkan işlevi görmesi için muvazaalı olarak devreye sokabilir. İşte, BK.m.18'e dayanacak takibin iptali halinde, o dosyadan yapılan tüm işlemler de hükümsüz kalacaktır; misal dosyaya yatan para da alacaklıya ödenmeyecektir. Diğer alacaklılara dağıtılacaktır.

Bu nedenle Yargıtay, bu davaları sıra cetveline itiraz davalarına benzetmektedir. Kanımca, elinizin güçlü olduğu davalarda çok etkili bir yol olacaktır.

Saygılarımla.

Açıkçası, bugüne kadar hiç "muvazaa davası" (BK m.18) açmadım; ama çokça iptal davası (İİK m.277) açtım.

Bu yüzden karşılaştırma yapamayacağım ama, iptal davasının daha derli toplu, daha şekli ve yasada yer alan şartların gerçekleşmesi halinde doğrudan sonuç verici olduğunu düşünüyorum.

"Muvazaa" çok daha geniş bir kavramdır.

Oysa ki, iptal davalarında (örnek olsun diye söylüyorum) tasarrufun belirli derecede yakınlara ya da değerinin altında yapılması durumunda muvazaa (bağışlama) karine yolu ile ispatlanmış oluyor. Davacı sanki daha avantajlı gibi...

Selam ve saygılarımla...