Mesajı Okuyun
Old 12-03-2008, 17:31   #3
Sinerji Hukuk Yazılımları

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
11.Hukuk Dairesi

Esas: 2005/137
Karar: 2006/109
Karar Tarihi: 16.01.2006

ÖZET : Söz konusu dava; marka hakkına dayalı istemlere ilişkindir. Somut olayda şirketin, unvanı içinde yer alan ve marka olarak da tescilli olan ibareyi davalının unvan ve işletme adı olarak kullanmak suretiyle haksız rekabette bulunduğundan bahisle, haksız rekabetin tespitine ve önlenmesine, davalı unvanından ve tabeladaki işletme adından bu ibarenin çıkartılmasına ve hükmün ilanına karar verilmesini talep ve dava ettiği davada verilen ve temyize konu edilen yerel mahkeme kararından önce yürürlüğe giren Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu kararı ile Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi kurulmayan yerlerde, Asliye Ticaret Mahkemesi kurulmuş olup olmamasına bakılmaksızın, bir ya da iki asliye hukuk mahkemesi olan yerlerde bir numaralı asliye hukuk mahkemesi, ikiden fazla asliye hukuk mahkemesi olan yerlerde üç numaralı asliye hukuk mahkemesi görevlendirilmiş, bu mahkemelerin yargı çevresinin adli yargı adalet komisyonlarının merkez ve mülhakatları olan ilçeleri kapsadığı belirtilmiştir.

(1086 S. K. m. 1, 8) (556 sayılı KHK. m. 71)

İhtisas mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olduğundan mahkemece, karardan önce yürürlüğe giren göreve ilişkin Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Kararı dikkate alınarak görev konusu değerlendirilmeli, sonucuna göre karar verilmelidir.

Dava: Taraflar arasında görülen davada ( Eskişehir Asliye Ticaret Mahkemesi )nce verilen 10.11.2004 tarih ve 2002/502-2004/581 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için tetkik hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:

Karar: Davacı vekili, müvekkili şirketin unvanı içerisinde yer alan Ç... ibaresinin marka olarak da tescilli olduğunu, davalının bu kelimeyi unvanı ve işletme adı olarak kullanmak suretiyle haksız rekabette bulunduğunu ileri sürerek, haksız rekabetin tespitine ve önlenmesine, davalı unvanından ve tabeladaki işletme adından bu ibarenin çıkartılmasına ve hükmün ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, dosya kapsamına ve toplanan kanıtlara göre, davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.

1- Dava, marka hakkına dayalı istemlere ilişkindir.

Tarafların iddia ve savunması dikkate alındığında, uyuşmazlığa 556 sayılı KHK'nın hükümlerinin de uygulanması gerekmekte olup mahkemece de böyle yapılmıştır.

Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun, 20.11.2003 tarih ve 537 sayılı, "5846 sayılı Kanun ile 551, 554, 555, 556 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerden kaynaklanan hukuk davaları için ve Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi kurulmayan yerlerde, bir ticaret mahkemesi varsa bu mahkemenin, birden fazla ticaret mahkemesi varsa eşit tevzi suretiyle ticaret mahkemelerinin, müstakil ticaret mahkemesi olmayıp bir ve iki no'lu asliye hukuk mahkemesi varsa 1 numaralı, ikiden fazla asliye hukuk mahkemesi varsa 3 numaralı Asliye Hukuk Mahkemesi'nin görevli olduğuna" ilişkin kararına göre, mahkemece, davaya bakılmıştır. Ne var ki, temyize konu karardan önce 556 sayılı KHK'nın, 22.06.2004 tarih ve 5194 sayılı Yasa ile değiştirilen 71. maddesi hükmüne göre, bu Kanun Hükmünde Kararnamede öngörülen davalarda görevli mahkemenin ihtisas mahkemeleri olduğu, bu mahkemelerin tek hakimli olarak görev yapacağı hükme bağlanmıştır. Ayrıca, bu mahkemelerden hangilerinin ihtisas mahkemeleri olarak görevlendirileceğini ve bu mahkemelerin yargı çevresini Adalet Bakanlığı'nın teklifi üzerine Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun belirleyeceği düzenlenmiştir. Bu düzenlemeye uygun olarak, mahkemenin kararından önce, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun, 16.09.2004 tarih ve 396 sayılı kararı ve daha sonra alınan ve halen yürürlükte olan 24.03.2005 tarih ve 188 sayılı kararı ile anılan Kanun Hükmünde Kararnamelere ilişkin davalar bakımından, Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi kurulmayan yerlerde, Asliye Ticaret Mahkemesi kurulmuş olup olmamasına bakılmaksızın, bir ya da iki asliye hukuk mahkemesi olan yerlerde bir numaralı asliye hukuk mahkemesi, ikiden fazla asliye hukuk mahkemesi olan yerlerde 3 numaralı asliye hukuk mahkemesi görevlendirilmiş, bu mahkemelerin yargı çevresinin adli yargı adalet komisyonlarının merkez ve mülhakatları olan ilçeleri kapsadığı da belirtilmiştir.

Mahkemelerin görevi kanunla düzenlenmiş olup görev kuralları, kamu düzenine ilişkindir ve temyiz dahil, yargılamanın her aşamasında resen dikkate alınır. İhtisas Mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, görev ilişkisidir.

Bu durumda, karardan önce yürürlüğe giren göreve ilişkin açıklanan son düzenleme gereğince, mahkemece görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, esasa girilmesi doğru olmamıştır.

2- Bozma neden ve şekline göre, davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.

Sonuç: Yukarıda ( 1 ) numaralı bentte açıklanan nedenlerle kararın BOZULMASINA, ( 2 ) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 16.01.2006 tarihinde oybirliği ile karar verildi.(¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
**************************************