Mesajı Okuyun
Old 04-12-2010, 20:55   #8
tangela

 
Varsayılan

YHGK

Esas : 2001/21-1097

Karar : 2001/1168

Tarih : 26.12.2001
İCRA HUKUKU
İSTİHKAK İDDİASI
KREDİ KARTI SAHİBİNE KEFALET
HACZİN ÜÇÜNCÜ KİŞİYE AİT YERDE UYGULANMASI
MÜLKİYET KARİNESİ
İSPAT KÜLFETİ

İİK.96, 97
7201 Sa.Ka.21
Haczin 3. kişilerin işyerinde, temsilcilerinin huzurunda ve borçlunun yokluğunda yapıldığı, mülkiyet karinesinin 3. kişiler lehine bulunduğu, aksinin borçlu dolayısıyla alacaklının ispatlaması gerekirken, dava açma prosedürü içerisinde davanın davacılarca ispatlandığı, gerek işyerinin davacılara ilişkin olduğu, gerekse mahcuzların davacıların zilyetliğinde ve mülkiyetinde bulunduğu, davalı borçlunun haciz yeri ve mahcuzlarla ilgisinin bulunmadığı anlaşıldığından, davanın kabulü gerekir.


DAVA VE KARAR:
Taraflar arasındaki "istihkak" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 5. İcra Hakimliğince davanın ( REDDİNE ) dair verilen 02.10.2000 tarih ve 2000/152 E- 484 K. s. kararın tetkiki davacılar vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin 19.03.2001 tarih ve 2001/1940-2027 s. ilamı ile; (...İstihkak iddiasına ait 3. kişilerin alacaklı ve borçlu aleyhine açtıkları davanın İcra Tetkik Merciince ( REDDİNE ) dair karar dairemizce onanmışsa da, karar düzeltme istemi üzerine tekrar incelendiğinde, toplanan kanıtlar ile dosya içeriğine göre, istemin kabulüne, onama kararının kaldırılmasına ve mercii kararının ( BOZULMASINA ) karar vermek gerekmiştir.

Davalı borçlu S.M.K. Elektronik Sanayii ve Tic. Ltd. Şti. aleyhindeki icra takibi, asıl borçlu İgor F. ile davalı alacaklı Türk Dış Ticaret Bankası arasında düzenlenen kredi kartında kefil olması nedenine dayanmaktadır. İcra takibine esas borç miktarını gösteren 6.4.1999 günlü noter ihtarı borçlunun Kız Kulesi Sokak No:8/6 G.O.P.-Ankara adresine, muhatabın işçisi tebliği almaktan imtina ettiğinden Tebligat Kanununun 21. maddesi gereğince yapıldığı, borcun çoğalması üzerine aynı adrese 22.10.1999 gününde çıkarılan ihtarın muhatap aynı adreste tanınmadığından 2.11.1999 gününde bila tebliğ iade edildiği, yani her iki tebligat işlemi sırasında borçlunun söz konusu adreste bulunmadığı saptanmıştır. Ödeme emri bu adrese çıkarılmış, aynı adreste daimi işçi damgası altında Özlem T. imzasına yapılmış, ancak imzanın alt kısmında tanınmıyor yazısı aynı kalemle yazılarak üstünün çizilmiş olduğu görülmüştür. Duruşmada tanık olarak dinlenen Özlem Tanılkan yeminli anlatımında, tebligat memuruna borçlu şirketin 8/6 da faaliyet göstermediğini bu sebeple tebligatı almayacağını söylediğini, borçlu şirket temsilcisi Mustafa Şahin`e telefon ettiğini, onun al demesi üzerine aldığını ve sonra ona teslim ettiğini belirtmiştir.

22.2.2000 gününde Kız Kulesi Sok. 8/6 adreste yapılan haciz sırasında borçlu yine hazır bulunmamış. 3. kişi A... Dış Tic. Ltd. Şti. temsilcisi Muammer Ü. bu adreste A... ile M... Şirketlerinin faaliyet gösterdiklerini, bütün eşyaların bu şirketlere ilişkin olduğunu, borçlu şirketle bu yerin ilgisi olmadığını ileri sürerek, bu durumu ispatlayan Ticaret Sicil Gazetesi ile Ankara Ticaret Odası Sicil kayıt suretini ibraz etmiş, ancak alacaklı vekilinin, borçlunun kredi sözleşmesindeki, ödeme emrindeki ve şirket vekilinin vekaletnamesindeki adreslerin haciz adresi olduğunu beyan etmesi sebebiyle hacze devam edilmiştir. Haczin sonuna doğru, borçlu temsilcisi Mustafa Ş. gelmiş, bu yerin 3. kişilere ilişkin olduğunu, borçlu şirkete ilişkin olmadığını açıklamıştır.

İbraz edilen Oda Sicil Kayıtları, Kira Stopaj belgeleri, Vergi Levhaları, Mahcuz Tablolara ilişkin hırsızlık poliçesi, faturalar, satış belgeleri, tanık anlatımları, ödeme emrini tebellüğ eden Özlem Tanılkan`ın sigortalı işe giriş bildirgesinden (iki bu belgede adı geçenin davacı 3. kişi M... A.Ş.`nin işçisi olduğu görülmektedir.) haciz yerinin ve mahcuzların davacılara ilişkin olduğu, Borçlunun, davacı A. Kurtçebe A. şirketin ortağı iken bir süre bu adreste bulunduğu, adı geçenin payını 15.9.1995 gününde şirket temsilcisi Mustafa Şahin`e devrettikten sonra bu adresten ayrıldığı, bu durumun aralarındaki yazılı belgeyle belirlendiği, pay devrinin 29.1.1999 günlü Türkiye Ticaret Sicili gazetesinde yayınlandığı, hatta

aynı kararın alındığı borçlu şirket merkezinin Fevzi Paşa Mah. Rüzgarlı Sok. No: 11/12 Ulus-Ankara olarak gösterildiği, Borçlunun avukata verdiği vekaletnamedeki haciz adresinin 1997 yılına ilişkin bulunduğu bu tarihte birlikteliğin varlığının inkar edilmediği belirlenmiştir.

Öte yandan; haczin 3. kişilerin işyerinde, temsilcilerinin huzurunda ve borçlunun yokluğunda yapıldığı, mülkiyet karinesinin 3. kişiler lehine bulunduğu, aksinin borçlu dolayısıyla alacaklının ispatlaması gerekirken, dava açma prosedürü içerisinde davanın davacılarca ispatlandığı, gerek işyerinin davacılara ilişkin olduğu, gerekse mahcuzların davacıların zilyetliğinde ve mülkiyetinde bulunduğu, davalı borçlunun haciz yeri ve mahcuzlarla ilgisinin bulunmadığı ortaya çıkmıştır.

Davalı alacaklı, öncelikle Ticaret Sicilindeki adresin haciz yeri olduğunu savunmuş, ise de savunmanın doğru olmadığı, haciz öncesinde adres değişikliğinin sicile geçtiği, kayıtlarla görüldüğü gibi, ödeme emrinin tebliği haciz yerinde yapılmıştır iddiası ve gerekçesi de, tebellüğ edenin borçlunun işçisi olmayıp, 3. kişilerin işçisi bulunduğundan yeterli ve inandırıcı kabul edilmemiştir.

Tüm kanıtların değerlendirilmesi sonucu, davanın kabulüne karar vermek gerekirken, ( REDDİNE ) hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup, bozma nedenidir.

O halde, davacıların karar düzeltme isteminin kabul edilmesine ve Dairemizin 11.12.2000 günlü onama ilamının kaldırılarak hükmün ( BOZULMASINA ) karar vermek gerekmiştir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

YARGITAY HUKUK GENEL KURULU KARARI:

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici sebeplere göre, Hukuk Genel Kurulu`nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve kanuna aykırıdır. Bu sebeple direnme kararı bozulmalıdır.

SONUÇavacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen sebeplerden dolayı ( BOZULMASINA ), oyçokluğu ile karar verildi.

YHGK 26.12.2001 E.2001/21-1097 - K.2001/1168



Umarım işinize yarar .Saygılar