Mesajı Okuyun
Old 11-09-2007, 22:04   #11
mutlakadalet

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan av_sibelll
Bu konuda benim de bir sorum olacak. Bildiğim kadarıyla trafik tespit tutanaklarında alkollü kısmına şu kadar promil diye kayıt düşülüyor. Ve bu tespit alkol ölçme cihazı ile yapılıyor. Benim kafamı karıştıran durum trafik tespit tutanağında koklamakla alkollü ibaresi yer alırsa bu durum o kişinin alkollü olduğunu mu gösterir? Savcılık bu konuda promil ölçümünü dikkate almaktadır bildiğim kadarıyla. Şimdiden vereceğiniz bilgiler için teşekkür ederim.

Sayın av-sibelll,
Karayolları Trafik Yönetmeliği’nin 97.maddesinin 4.fıkrasında düzenlenen alkollü içki almış sürücülerin ve kanlarındaki alkol miktarının tespiti esasları başlıklı bentte yer alan bilgilerden hareketle şu belirlemeleri yapabiliriz:

Kandaki alkol miktarının tespitinde öncelikle standartları belirlenmiş teknik cihazlar kullanılacaktır. Bahsi geçen teknik cihazların bulunmaması halinde alkollü olarak araç kullandığından şüphe edilen sürücüler en yakın resmi sağlık kuruluşuna sevk edilerek, kurum hekimi tarafından alkol muayenesinden geçirilirler.

Yaralanmalı ve ölümle sonuçlanan trafik kazalarında; yaralının durumunun aciliyeti gibi sebeplerle teknik cihazla ölçümün mümkün olmaması halinde ise yönetmelikte belirtilen sağlık kuruluşlarınca alkol miktarının tespiti yapılacaktır.

Yine standartların dışındaki teknik cihazlarla yapılan ölçüme itiraz edilmesi halinde kandaki alkol miktarının tespiti, kan aldırmak suretiyle yahut standartları sağlayan bir teknik cihaz kullanılarak yapılacaktır.

Nihayetinde şunu belirtmem gerekir ki; Karayolları Trafik Yönetmeliği hükümleri çerçevesinde, koklamak suretiyle alkol tespiti yapılması caiz olmamak gerekir.

Karayolları Trafik Yönetmeliği'nin 97.maddesinde, alkollü olarak araç kullanamayacak sürücüler iki gruba ayrılmıştır. Bunlardan birinci grupta yer alan sürücüler (Taksi veya dolmuş otomobil, minibüs, otobüs, kamyon, çekici gibi araçlarla kamu hizmeti, yük ve yolcu taşımacılığı yapan sürücüler) hiçbir şekilde alkollü içki aldıkları halde araç kullanamazken; ikinci grupta yer alan ve birinci grup dışında kalan sürücüler 0.50 promilin üzerinde alkollü oldukları halde araç kullanamayacaklardır.

Şu halde koklamak suretiyle promil tespiti mümkün olmadığından birinci grup dışında kalan sürücüler bakımından bu yöntemin kullanılması olası değildir. Hatta hiçbir promil sınırlandırması olmaksızın alkollü olarak araç kullanamayacağı belirtilen birinci gruptaki sürücüler üzerinde de koklamak suretiyle alkol tespiti yapılması uygun değildir. Zira alkol kokusunun hissedilmesi alkol alınmadan da mümkündür.
Alıntı:
http://72.14.209.104/search?q=cache:3XlEYk2d4NMJ:www.trafik.gov.tr/icerik/bildiriler/A5-13.doc+koklamakla+alkoll%C3%BC&hl=tr&ct=clnk&cd=1& gl=tr

Alıntı:
Yapılan çalışmalarda bazı ilaçların (bellagastrin, kinoforsin, likör, histogenel, pygasol, gargarin vb.) alımı sonrasında 10-15 dakika ağızda alkol kokusu hissedilebileceği, malt özü içen, fazla meyve yiyen ve şeker hastalığı olan bazı kişilerde de bu durumun görülebileceği belirtilmektedir.


Durum böyle olmakla birlikte alkollü olduğu koklama yolu ile tespit edilmeye çalışılan kişiler, yönetmeliğin öngördüğü hükümler çerçevesinde alkol muayenesinin yapılmasını isteme hakkına sahiptir. Bu istemlerine rağmen alkollü oldukları koklama yolu ile tespit edilip de aleyhlerine idari para cezası verilenler yahut sürücü belgeleri alınanlar için ise şu önerilerde bulunabiliriz:

Koklama yolu ile alkollü olduğu tespit edilip, sürücü belgesi alınan bir sürücü İYUK’un tanıdığı süre içerisinde İdari Yargı’ya başvurup, hakkında yapılan işlemin iptalini istemelidir.

Yine koklama yolu ile alkollü olduğu tespit edilip, hakkında idari para cezası uygulanan bir sürücü, bu para cezasına karşı sulh ceza mahkemesine başvurabilecektir.

Alıntı:
5326 Sayılı Kabahatler Kanu (http://www.mevzuat.adalet.gov.tr/html/1460.html)


Madde 27 (1) İdari para cezası ve mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin idari yaptırım kararına karşı, kararın tebliği veya tefhimi tarihinden itibaren en geç onbeş gün içinde, sulh ceza mahkemesine başvurulabilir. Bu süre içinde başvurunun yapılmamış olması halinde idari yaptırım kararı kesinleşir

(2) Mücbir sebebin varlığı dolayısıyla bu sürenin geçirilmiş olması halinde bu sebebin ortadan kalktığı tarihten itibaren en geç yedi gün içinde karara karşı başvuruda bulunulabilir. Bu başvuru, kararın kesinleşmesini engellemez; ancak, mahkeme yerine getirmeyi durdurabilir.

(3) Başvuru, bizzat kanuni temsilci veya avukat tarafından sulh ceza mahkemesine verilecek bir dilekçe ile yapılır. Başvuru dilekçesi, iki nüsha olarak verilir.

(4) Başvuru dilekçesinde, idari yaptırım kararına ilişkin bilgiler, bu karara karşı ileri sürülen deliller açık bir şekilde gösterilir. Dilekçede ayrıca, başvurunun süresinde yapılmasını engelleyen mücbir sebep dayanaklarıyla gösterilir.

(5) İdari yaptırım kararının mahkeme tarafından verilmesi halinde bu madde hükmü uygulanmaz


Saygılarımla.