Mesajı Okuyun
Old 28-05-2004, 19:52   #1
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan Modernizmin Aile Ve Çocuk Üzerinden Yolculuğu-Kemal İNAL

Modernizmin Aile ve Çocuk Üzerinden Yolculuğu


Altıntaş, Savcılıoğlu, Martin, Mathelin ve Poster'in yapıtları, modern çocukluk anlayışının ve oluşan çekirdek aile modelinin farklı dönem ve ortamlarda nesnel gerçeklerin değişimlerine nasıl da maruz kaldığının kanıtı olarak okunabilir...

--------------------------------------------------------------------------------
Virgül
22/05/2004 Kemal İNAL ke_inal@yahoo.com
--------------------------------------------------------------------------------
BİA (İstanbul) - İster ekonomik ve siyasi; isterse duygusal, aile içi, özel ilişkiler açısından olsun ve hangi yaklaşımla ele alınırsa alınsın, modern aile/çocukluk kavram ve anlayışının geldiği noktada çok sorunlu bir tablonun oluştuğu yadsınamaz.

Batı'da uzun bir süre modern ve evrensel normlardan biri olarak kabul edilen "çekirdek aile"nin giderek çözülüp yerini çok farklı, "aile olmayan aile anlayışlarına" (tek ebeveyn, tek çocuklu aileler; evlilik akdi olmaksızın çocuk yapıp aynı evde yaşayanlar, eşcinsel evli çiftler vb.) bırakması, tüm muhafazakâr düşünce ve düzenlerin baş tacı ettiği aile kurumunun büyük değişimler geçirdiğini göstermektedir.

Aile yapısında ve anlayışındaki bu değişiklikler, elbette "babalık", "annelik" ve "çocukluk"a ilişkin düşünce ve uygulamalardaki bir değişimi de göstermektedir.

Bu üç kategori içinde belki de en çok, çocukluğun geldiği nokta insanları rahatsız etmektedir, çünkü hala çoğu kültür ve toplumda çocuk(luk), kamu vicdanını en kolay şekilde rahatsız eden yaşam çağı olma özelliğini korumaktadır.

Neil Postman'ın "Çocukluğun Yokoluşu"nda (çeviren Kemal İnal, İmge Kitabevi Yayınları, 1995) belirttiği gibi, artık geleneksel, klasik çocukluk-yetişkinlik kavramlarının birbirine karışarak çocukluğun yok olduğunu haber veren olguların (çocuk oyunları, giyimi ve dilinin kaybolmakta oluşu; Lolita imgeselliğinin gerçeklik kazanması vb.) artması da, sadece ailenin değil, çocukluğun da yıpranma sürecinde olduğunu gösteriyor.

Bu yıpranmaya ilişkin bir yığın örnek verilebilir. Feodal dönemlerde "ekonomik değer"i önde gelen çocukların, modern dönemlerle birlikte duygusal kertede değer kazanması, temelinde "özerk, girişimci ve benlik bilinci en yüksek düzeyde" olan insan (birey) yaratma sürecinin adı olan rasyonel eğitim ile başka alanlardaki mesleki müdahalelerle (eğitim uzmanları, psikologlar, devlet görevlileri, sosyal çalışmacılar, rehber öğretmenler, psikiyatr ve psikanalistler vd.) bağımlı bir çocukluk yaratılmasına yol açmıştır.

Geleneksel ilişkilerin hüküm sürdüğü dönem ve toplumlarda ayak altında gezen, en mahrem görüntülerin içinde yer alabilen, en kısa sürede yetişkin olması beklenip işgücüne dahil edilen çocukların modern dönemlerde masum, savunmasız, yeteneksiz ve yetersiz, korunmaya ve disipline muhtaç oldukları savıyla bağımlılaştırılmaları; özel alan olarak adlandırılan ailenin çeşidi kamusal pratikler (ürün reklamları, özel günler, eğitsel ve kültürel faaliyetler ile piyasanın tüketim kalıplarına çekilme) içinde devletin yarattığı "aile ruhu" ile at başı gitmesi söz konusu olmuştur.

Bourdieu, bu ruhun çeşitli kurma ayinleri (ailenin, birlik halinde, bütünleşmiş, birlikçi, sabit, istikrarlı, bireysel duyguların dalgalanmalarına kayıtsız bir kendilik olarak kurulması) yani muhafazakâr kurumsallaştırılma süreçleri içerdiğinden hareketle, kamusal olanın (devletin düzeni ve onun yeniden muhafazası faaliyetlerinin) özel alan (aile) içinde nasıl da yeniden üretildiğini belirterek özel olanın, "privacy"nin, devletin güvencesiyle var kılındığını açıklar.



Konunun devamı sonraki sayfadadır.......................... >>>>>>