Mesajı Okuyun
Old 07-08-2012, 09:06   #37
tiryakim

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY

10.Hukuk Dairesi
Esas: 2012/1795
Karar: 2012/10684
Karar Tarihi: 07.06.2012


HİZMET TESPİTİ DAVASI - SERİ DAVALARDA VEKALET ÜCRETİ - TÜRÜ VE TARAFLAR ARASINDAKİ UYUŞMAZLIĞIN NİTELİĞİ AYNI OLAN DAVALAR - DAVALILARA ADALET VE HAKKANİYET İLKE VE ÖLÇÜLERİ İÇERİSİNDE YER ALMAYACAK SURET VE ŞEKİLDE AVUKATLIK ÜCRETİ YÜKLENEMEYECEĞİ

ÖZET: Aynı işyerinde gerçekleşen çalışmalar için yüz altmış üç adet sigortalı yönünden, aynı istemi içeren, aynı davalı işveren ve Kuruma karşı bir anlamda toplu (seri) dava açılmış olması, davacıların aynı avukat tarafından temsil edilmiş bulunmaları, davaların türü, taraflar arasındaki uyuşmazlığın niteliği, yargılamaların süresi, davaların görülmesi sırasında avukatın harcadığı emek ve çaba göz önünde bulundurulduğunda, yargılamada vekil ile temsil olgusu gerekçesiyle her bir dava yönünden maktu avukatlık ücreti belirlenerek, davalıların adalet ve hakkaniyet ilke ve ölçüleri içerisinde yer almayacak suret ve şekilde avukatlık ücreti ile sorumluluklarının benimsenmesi, mevzuata aykırılık oluşturduğu gibi, seri denebilecek bu tür davalarda harcanan emek ve çabanın oldukça üstünde avukatlık ücretine hükmedilerek davalılara ölçüsüz bir yükümlülük getirilmesinin hukuk düzenince korunmayacağı da belirgindir.

(506 S. K. m. 79) (2709 S. K. m. 141) (1136 S. K. m. 2, 164) (1086 S. K. m. 423) (6100 S. K. m. 29, 30, 323, 332, Geç. m. 3) (4721 S. K. m. 2, 3) (1086 S. K. m. 438) (YİBK. 29.05.1957 T. 1957/4 E. 1957/16 K.)

Dava: Dava, her kampanya dönemi için beş günlük kampanya tatil ücreti ödendiğinden, fiilen çalışılmayan söz konusu sürelerde de sigortalı sayılması gerektiğinin tespiti istemine ilişkindir.

Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.

Hükmün, davalılar vekilleri tarafından ayrı ayrı temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra isin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

Karar: Davalı işverene ait işyerinde çalışan davacı ile birlikte toplam 163 sigortalı yönünden aynı avukat tarafından davalar açıldığı anlaşılmakta olup; Mahkemece, hizmet süreleri tespit edilerek her bir dava yönünden ayrı vekalet ücretinin davalı işverenden tahsiline hükmedildiği belirgindir.

Anayasa'nın 141 inci maddesinin son fıkrasında, davaların en az giderle ve olanaklı olan çabuklukla sonuçlandırılmasının, yargının görevi olduğu belirtilmiş; 1136 sayılı Avukatlık Kanun’un <Avukatlığın Amacı> başlığını taşıyan 2 nci maddesinde, avukatlığın amacının; hukuki ilişkilerin düzenlenmesini, her türlü hukuki mesele ve anlaşmazlıkların adalet ve hakkaniyete uygun olarak çözümlenmesini ve hukuk kurallarının tam olarak uygulanmasını her derecede yargı organları, hakemler, resmi ve özel kişi, kurul ve kurumlar nezdinde sağlamak olduğu, <Avukatlık Ücreti> başlıklı 164 üncü maddesinde, avukatlık ücretinin, avukatın hukuki yardımının karşılığı olan tutarı veya değen ifade ettiği bildirilmiş; karar tarihinde yürürlükte olan ve 03.12.2010 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 3'üncü maddesinin birinci fıkrasında da, yargı yerlerince avukata ait olmak üzere karşı tarafa yükletilecek avukatlık ücretinin belirlenmesinde, avukatın emeği ve çabasının, işin önemi ve niteliğinin ve davanın süresinin göz önünde tutulacağı açıklanmıştır.

Diğer taraftan; 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 423 üncü maddesinde, davanın önemine göre yasal olarak belirlenecek avukatlık ücretine, yargılama giderleri arasında yer verildiği gibi, 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe girerek 1086 sayılı Kanunu yürürlükten kaldıran 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun <Dürüst davranma ve doğruyu söyleme yükümlülüğü> başlığını taşıyan 29 uncu maddesinin birinci fıkrasında, tarafların, dürüstlük kuralına uygun davranmak zorunda oldukları, <Usul ekonomisi ilkesi> başlıklı 30'uncu maddesinde, hakimin, yargılamanın kabul edilebilir süre içinde ve düzenli bir biçimde yürütülmesini ve gereksiz gider yapılmamasını sağlamakla yükümlü olduğu, 323'üncü maddesinde, vekille takip edilen davalarda kanun gereğince takdir olunacak vekalet ücretinin yargılama giderlerinden olduğu. 332 nci maddesinde, yargılama giderlerine, mahkemece kendiliğinden hükmedileceği yönünde düzenleme yapılmış, 29.05.1957 gün ve 4/16 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da avukatlık ücretinin, diğer yargılama giderlerinde olduğu gibi mahkemece kendiliğinden hükme bağlanacağı belirtilmiştir.

Ayrıca; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 2 nci maddesi <Dürüst davranma> baslığını tanımakta olup, dürüstlük (= objektif iyi niyet) kuralının yer aldığı maddede, herkesin, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorunda olduğu, bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasının hukuk düzenince korunmayacağı açıklandıktan sonra <İyi niyet> başlıklı 3 üncü maddesinde ise, kanunun iyi niyete hukuki bir sonuç bağlandığı durumlarda, asıl olanın iyi niyetin varlığı olduğu, ancak, durumun gereklerine göre kendisinden beklenen özeni göstermeyen kimsenin iyi niyet iddiasında bulunamayacağı bildirilmiştir.

Anılan yasal düzenlemeler ışığı altında yapılan değerlendirmede; aynı işyerinde gerçekleşen çalışmalar için 163 adet sigortalı yönünden, aynı istemi içeren, aynı davalı işveren ve Kuruma karşı bir anlamda toplu (seri) dava açılmış olması, davacıların aynı avukat tarafından temsil edilmiş bulunmaları, davaların türü, taraflar arasındaki uyuşmazlığın niteliği, yargılamaların süresi, davaların görülmesi sırasında avukatın harcadığı emek ve çaba göz önünde bulundurulduğunda, yargılamada vekil ile temsil olgusu gerekçesiyle her bir dava yönünden 1.100,00 TL, maktu avukatlık ücreti belirlenerek, davalıların adalet ve hakkaniyet ilke ve ölçüleri içerisinde yer almayacak suret ve şekilde avukatlık ücreti ile sorumluluklarının benimsenmesi, özellikle 4721 sayılı Kanunun 2 ve 3 ile 6100 sayılı Kanunun 29 uncu maddeleri olmak üzere yukarıda sıralanan düzenlemelere aykırılık oluşturduğu gibi, seri denebilecek bu tür davalarda harcanan emek ve çabanın oldukça üstünde avukatlık ücretine hükmedilerek davalılara ölçüsüz bir yükümlülük getirilmesinin hukuk düzenince korunmayacağı da belirgindir.

Bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmaksızın; mahkemece, eksik inceleme sonucu, her bir dava yönünden dilekçe yazım ücreti yerine avukatlık ücretinin hüküm altına alınması isabetsiz olduğu gibi, davacı yararına belirlenen avukatlık ücretinden davalı işverenle birlikte davalı Kurumun da teselsül hükümlerine göre sorumlu olduğu göz ardı edilerek, Mahkemece, yanılgılı değerlendirme sonucu anılan ücretin yalnızca işverene yüklenmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma sebebidir.

Ne var ki; bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hüküm bozulmamak, 6217 sayılı Kanunun 30 uncu maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'na eklenen geçici 3 üncü madde atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 438 inci maddesi gereğince düzeltilerek onanmalıdır.

Sonuç: Hüküm fıkrasının dördüncü ve beşinci bentleri silinerek, yerine <Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre belirlenen 200,00 TL. dilekçe yazım ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine> cümlesinin yazılmasına, ve hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, aşağıda yazılı temyiz harcının davalılardan Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş.'den alınmasına, 07.06.2012 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı