Mesajı Okuyun
Old 17-05-2012, 13:28   #2
M.SERDAR DEMİRTAŞ

 
Varsayılan

Kanımca öncelikle aciz vesikasının niteliği ve kefile etkisi üzerinde yoğunlaşmak gerek.Haciz tutanağı ile , borçlunun haczi kabil malının bulunmadığının tespiti , asıl borçluya yönelik tüm yasal yolların tüketildiği anlamına mı gelir yoksa bu sonuca ulaşabilmek için kesin aciz vesikasının varlığı mı gereklidir ? İcra Dairesi işlemleriyle takdir edilen kıymete göre haczedilen malların alacağı karşılamadığı anlaşılırsa buna ilişkin haciz tutanağı geçici aciz belgesi sayılır .Yani, haciz sırasında borçlunun bir kısım malları bulunsa da , bunlar ; takdir edilen kıymete göre , takibe konu alacağı karşılamaya yetmezse , buna ilişkin haciz tutanağı geçici aciz belgesi olarak kabul edilir . Geçici aciz belgesi kesin aciz belgesinden farklı olarak İİK. 68.madde anlamında borç ikrarını havi bir senet niteliğinde değildir.
Aciz belgesi borçlunun malvarlığının alacaklının alacağını karşılamaya yetmediğini gösteren tek ispat aracıdır.( Bu hukuki araca sahip olmak neden önemlidir ? )İcra takibi sonucunda paraların paylaştırılmasından sonra alacaklıya verilen belgeye kesin aciz belgesi denir. Bu belge İİK. m.68 anlamında borç ikrarını havi bir senet mahiyetindedir.
Ayrıca haciz sırasında borçlunun haczedilebilir hiçbir malı bulunmazsa bunu belgeleyen haciz tutanağı da 143. madde anlamında kesin aciz belgesi niteliğindedir ve elbette kesin aciz belgesinin düzenlenebilmesi için ,borçlunun malvarlığına yönelik yapılan araştırmalarda adına kayıtlı menkul ya da gayrimenkul mala rastlanılmamış olması ve haciz yapılan adreste halen yaşamayadevam ediyor olması gerekir. Bunun yanında , 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunu'nun 10.maddesinin3.fıkrasının son cümlesi "Tüketici kredisinin teminatı olarak şahsi teminat verildiği hallerde, kredi veren, asıl borçluya başvurmadan, kefilden borcun ifasını isteyemez."hükmünü içermektedir.
Yukarıda madde metninden de anlaşılacağı üzere, kredi verenin, şahsi teminat veren kefilden asıl borcun ödenmesini isteyebilmesi için, asıl borçlu hakkında İİK'nun 105 ve 143.maddeleri kapsamında kesin aciz vesikası alması gerekir. Sizin sorunuz da aslında burada düğümleniyor ; yani kefilden asıl borcun ödenmesini hangi yolla isteyeceğiz ? Bana kalırsa kefile doğrudan alacak davası açılmasında fayda vardır.Ancak bahsettiğiniz gibi yeni bir takip mi sorusuna benim cevabım olumsuz olacak . 143.madde takibe yönelik açık bir düzenlemeye gitmemiş ancak aciz vesikasıyla ilgili çok ayrıntılı düzenlemeye gidilmesinin sebebinin dosyanın takibinin gerekli şartları olduğunu düşünüyor ve aynı dosya üzerinden takibe devam etmenizi öneriyorum. Kaldıki kesin aciz belgesinin borç ikrarını havi senet niteliği göz önüne alındığında , aciz vesikası ; dosyanın bitişi değil devamı olarak bana daha çok çağrışım yapmaktadır.