Mesajı Okuyun
Old 18-12-2005, 08:48   #6
Av. Hulusi Metin

 
Varsayılan devamı

Yazının devamında

4- Yüksek Kurul'un oluşumu
5- Yargıçların denetimi
6- Yargıçların aylık ve ödenekleri
başlıkları altında ileri sürülen görüşleri kısaltarak sunuyorum:
xx
4- Yüksek Kurul'un oluşumu
Anayasanın 159. maddesi hükmüne göre, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu yedi asıl ve beş yedek üyeden oluşmaktadır. Kurulun başkanı adalet bakanıdır. Adalet Bakanlığı müsteşarı da kurulun doğal üyesidir. Diğer beş asıl ve beş yedek üye ise Yargıtay ve Danıştay Genel Kurulu'nca gösterilen adaylar arasından cumhurbaşkanı tarafından seçilmektedir.
… anayasada yapılacak değişiklikle Hâkimler ve Savcılar Kurulu, doğrudan Yargıtay ve Danıştay genel kurullarının kendi üyeleri arasından seçecekleri belli ve yeterli sayıdaki yüksek yargıçlardan oluşmalı; adalet bakanının (ve müsteşarının) özellikle yargıçların atama, yükselme, denetim-soruşturma ve yüksek mahkemelere üye seçimi konularındaki yetki ve etkinliklerine bir an önce son verilmelidir. Bu tümceden olarak mahkemelerin denetimi ile yargıçlar hakkında sicil (hal kâğıdı) düzenleme, inceleme ve soruşturma yapmakla görevli müfettişler doğrudan Yüksek Kurul'a bağlanmalı, kararnamelerin hazırlanması ve benzeri işlemlerin yürütülmesi için Yüksek Kurul'a bağlı alt birimler kurulmalıdır.
5- Yargıçların denetimi
Anayasanın 144. maddesine göre, yargıç ve savcıların görevlerini; yasa, tüzük, yönetmelik ve genelgelere (yargıçlar için yönetsel nitelikteki genelgelere) uygun olarak yapıp yapmadıklarını denetleme; eylem ve işlemlerinin, görevlerinin gereklerine uyup uymadığını araştırma ve gerektiğinde haklarında inceleme ve soruşturma, Adalet Bakanlığı'nın izni ile adalet müfettişleri tarafından yapılmaktadır.

Yargıçlar hakkında inceleme ve soruşturma Adalet Bakanlığı'nın iznine bağlıdır ve soruşturma, bakanın belirleyip yürütme erkinin atadığı adalet müfettişlerince yapılmaktadır. Adli ve idari yargı mahkemelerini denetlemek, yargıçlar ve savcılar hakkında araştırma, inceleme ve soruşturma yapmak, rapor ve sicil (hal kâğıdı) düzenlemekle görevlendirilen adalet müfettişlerinin gerek seçimi ve atanması, gerekse görevlendirme izin ve yetkisinin Yüksek Kurul yerine Adalet Bakanlığı'na (ya da bakana) verilmiş olması, yargı bağımsızlığı ve yargıç güvencesi açısından son derece sakıncalı kurallardır. Anayasal düzenleme böyle olduğu sürece; ''Yargıçlar görevlerinde bağımsızdır, onlara hiçbir organ, makam, merci ve kişi buyruk veremez, genelge gönderemez, öneri ve etkilemede bulunamaz'' kuralı sözde kalır, yargının bağımsızlığı tartışmasının asla sonu gelmez.
6- Yargıçların aylık ve ödenekleri
Anayasa, yargı erkini ulus adına kullanan yargıç ve savcıların ''nitelikleri, atanmaları, hakları ve ödevleri'' yanında aylık ve ödeneklerinin de mahkemelerin bağımsızlığı ve yargıçlık güvencesi esaslarına göre ayrı bir yasayla düzenlenmesini öngörmüştür (m. 140/3). Buna göre, yargıç ve savcıların aylık ve ödeneklerinin ayrı bir yasayla düzenlenmesi anayasa kuralı gereğidir.

Yargıç ve savcıların parasal ve sosyal haklarına ilişkin yapılacak yasal düzenlemede; anayasanın, ''Cumhuriyetin temel organları'' na verdiği değer ölçüsü esas alınmalıdır. Devletin üç temel erkinden biri olan yargı işlevini yerine getiren yargıç ve savcıların aylık ve ödenekleri, diğer iki erkin (yasama ve yürütmenin) temsilcileri olan milletvekilleri ve bakanların aylık ve ödeneklerine endekslenmeli, yüksek mahkeme başkanlarının aylıkları buna göre -uygun bir ölçüde- ayarlanmalı, yüksek mahkemelerin daire başkanları ve üyeleri ile bu mahkemelerde ve ilk derece mahkemelerinde görevli diğer yargıç ve savcıların aylık ve ödenekleri de -yüksek mahkeme başkanlarının aylıklarına oranlı olarak- kendi içlerinde kadro kademe ve derecelerine göre belirlenmelidir. Böyle bir düzenleme, yasama, yürütme ve yargı erklerinin dengeli biçimde ayrımı esasına da uygun düşecektir. Çünkü anayasa, devleti oluşturan bu üç güçten başka bir güç tanımamış, erkler arasında altlık-üstlük ayrımı yapmamıştır. Öyleyse, parasal ve sosyal haklardan yararlanmada da bu ilke korunmalıdır.
…yargıda yaşanan sorunların, 1982 Anayasası'nın ve yürürlükteki ilgili yasaların yargı bağımsızlığını ve yargıçlık güvencesini zedeleyen ya da gölgeleyen kurallarından kaynaklandığı sonucuna varılmaktadır.
… Yargının bünyesindeki sayrılığa tanı koymak yetmez; otamak için gerekli önlemlerin alınması ve iyileştirilmesi konusunda gereken çözüm önerilerini içeren reçetenin eksiksiz uygulanması, yaşama geçirilmesi gerekir. Bunu yerine getirecek olan da kuşkusuz Türk ulusu adına yasama yetkisini elinde bulunduran ''Türkiye Büyük Millet Meclisi'' dir.