Mesajı Okuyun
Old 01-10-2007, 23:36   #3
Av.Ergün Vardar

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
16.Hukuk Dairesi
Esas: 1999/518
Karar: 1999/542
Karar Tarihi: 25.02.1999
ÖZET: Uyuşmazlık, bu taşınmazların taksime tabi tutulup tutulmadığı, taksime tabi tutulmuş ise bunun yazılı sözleşme ile ispatının zorunlu olup olmadığı konusundadır. Tapuda kayıtlı olsun veya olmasın harici ve rızai taksimin varlığı bilirkişi veya tanık sözleri ile kanıtlanabilir. Davacı taraf taksime dayandığına göre, taksimin varlığını, tarihini, taksime bütün paydaşların veya yetkili temsilcilerinin katıldığını ve harici taksimin bozulmadığını kanıtlamakla yükümlüdür. Hal böyle olunca, taraflardan iddia ve savunmaları ile ilgili tüm delilleri sorulup, gerekli değerlendirme yapılıp sonucuna göre karar verilmesi gerekir.

(743 S. K. m. 611)
Dava: Taraflar arasında genel kadastro ile oluşan tapunun, tapu kaydına dayanarak açılan iptali davası sonucunda verilen hükmün Yargıtayca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu. Gereği düşünüldü:

Karar: Kadastro sırasında 61 parsel sayılı 2100 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz rızai taksim, irsen intikal, tapu kaydı, vergi kaydı ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davacı ve davalılar adına hisseli olarak tespit edilmiş ve kesinleşmiştir. Davacı F. mirasçıları, yasal süresi içinde dava konusu taşınmazın dava dışı 62 ve 63 nolu parsel ile bir bütün olduğu ve yapılan rızai taksimde murisleri F.'a düştüğü iddiasına dayanarak dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Mahkemece çekişmeli taşınmazın tapuda kayıtlı bulunduğu, tapuda kayıtlı taşınmazların taksiminin belge ile ispat edilebileceği, davacı tarafın geçerli bir taksim sözleşmesi ibraz edemediği gerekçesi ile dava reddedilmiş ise de; değerendirme dosya kapsamına uygun düşmemektedir. Çekişmeli 61 sayılı parsel ile çekişme dışı 62 ve 63 sayılı parsellerin geçmişte bir bütün olduğu, bu parsellerin tarafların dayandığı 22.1.1948 tarih ve 22 sayılı tapu kaydı kapsamında kaldığı konusunda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık, bu taşınmazların taksime tabi tutulup tutulmadığı, taksime tabi tutulmuş ise bunun yazılı sözleşme ile ispatının zorunlu olup olmadığı konusundadır. 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 15/1. maddesi uyarınca tapuda kayıtlı olsun veya olmasın harici ve rızai taksimin varlığı bilirkişi veya tanık sözleri ile kanıtlanabilir. Bir diğer ifade ise taksimin varlığının münhasıran belge ile ispat zorunluluğu yoktur. Davacı taraf taksime dayandığına göre, taksimin varlığını, tarihini, taksime bütün paydaşların veya yetkili temsilcilerinin katıldığını ve harici taksimin bozulmadığını kanıtlamakla yükümlüdür. Hal böyle olunca, taraflardan iddia ve savunmaları ile ilgili tüm delilleri sorulup, gerekli değerlendirme yapılıp sonucuna göre karar verilmesi gerekir.
Mahkemece 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 33/3. maddesiyle genel hüküm niteliği kazanan 15/1. maddesi uyarınca taksimin belgelerle ya da bilirkişi veya tanık beyanları ile kanıtlanabileceği nazara alınmadan olayda uygulama imkânı bulunmayan Medeni Kanunun'un 611/2. maddesi gereğince yazılı taksim sözleşmesi aranması isabetsiz temyiz itirazları bu nedenle yerinde bulunduğundan kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), 25.2.1999 gününde oybirliği ile karar verildi.
Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
**************************************