Mesajı Okuyun
Old 18-08-2006, 16:00   #4
Av. Can DOĞANEL

 
Varsayılan

Sn. umutlaw
Mesajımın tamamında doğru dürüst elle tutulur bir delil olmamasına rağmen yapılanın (tutuklama ve yurtdışına çıkmanın engellenmesi) ne denli haksız ve evrensel ceza hukuku prensiplerine aykırı olduğunu vurgulamaya çalıştım. Elbette ki bu sizin sorularınızda vurguladığınız hususların dahi bizler için imrendirici detaylar içermesinden kaynaklanıyor. Siz diyorsunuz ki savcının böyle bir iddia karşısında şüpheli gösterilen kişinin kimlik bilgilerine ulaşması yasal mıdır? Bu soru bile bizde hayret yaratıyor. Bir yanda savcının kimlik bilgilerine ulaşması için bile yasal koşullar gerekmesi, diğer yanda bırakın kimlik bilgisini, aynı iddia ve aynı yasal koşullar altında karakola veya savcılığa çağırılmanız ve gitmezseniz zorla dahi götürülebilmeniz. İki ülke sistemi arasındaki kişi dokunulmazlığına bakış farkı bu kadar derin olunca işte böylesi gariplikler yaşanabiliyor. Temel sorun delilden sanığa ulaşma prensibinden ziyade, sanıktan delile ulaşma anlayışının yerleşik olması.

Somut olarak sormuşsunuz söyleyeyim. Burada suçun unsurunu oluşturan hareket kişinin projesinin Belediye veya ilgili kuruluş tarafından onaylanmaması ve başka bir Türk mimara imzalatılmak zorunda kalınmasıdır. Mimarlar sadece bu imza için çok büyük para alırlar. Kişi iki ayrı kişiye para ödemek zorunda kaldığını çünkü yabancı şahsa verdiği paranın boşuna verildiğini iddia ediyor. Yasal olarak mimar yetkisine sahip olmayan kişinin imzalamadığı mimari proje bir işe yaramaz. Bizim tartışmamız ise somut olayda müştekinin fırsatçılığı ve yabancı şahsı düşürdüğü durum. Yukarıdaki şekilde gerçekleşen bir olayda dolandırıcılıktan bahsedilebilir ancak kişinin bunu dolandırmak kastıyla yapmış olması ve yani sonucu önceden bilip istemesi gerekmektedir. Türk mevzuatını doğru dürüst bilmiyor ki kişiye böyle bir imzasız projeyi vermiş. Çalışma izni olmayan yabancının mesleki faaliyet yürütmesi ve vergi kaçırma gibi ek sürprizlere gebe bir durum da var ayrıca.