Mesajı Okuyun
Old 26-03-2008, 10:32   #42
Kemal Yıldırım

 
Varsayılan

Alıntı:
1-Sanığın eylemine uyan 125/1 mb uyarınca suçun işleniş şekli dikkate alınarık 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına,
2-Sanığın eylemi alenen işlediği anlaşıldığından cezası TCK 125/4 m.uyarınca 1/6 oranında arttırılarak sanığın 3 ay 15 gün hapis cezası ile cez alandırılmasına,
3-Sanığın cezasından TCK 62 md uyarınca taktiren 1/6 oranında indirim yapılarak sanığın 2 ay 27 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına,

Güya gerekçeli karar. Bu karar bozulur.

8. Ceza Dairesi 2006/750 E., 2006/2744 K.

TAKDİRİ İNDİRİM
YETERSİZ GEREKÇE

5237 S. TÜRK CEZA KANUNU [ Madde 62 ]

"ÖZET"

FAİLİN GEÇMİŞİ, SOSYAL İLİŞKİLERİ, FİİLDEN SONRAKİ VE YARGILAMA SÜRECİNDEKİ DAVRANIŞLARI, CEZANIN FAİLİN GELECEĞİ ÜZERİNDEKİ OLASI ETKİLERİ GİBİ HUSUSLAR İRDELENMEDEN, SANIKLAR HAKKINDA KOŞULLAR OLUŞMADIĞINDAN VE SANIKLAR YARARINA HAFİFLETİCİ NEDENLER BULUNMADIĞINDAN DENİLEREK YETERLİ OLMAYAN GEREKÇELERLE 5237 SAYILI YASANIN 62. MADDESİNİN UYGULANMAMASI DOĞRU DEĞİLDİR.


"İçtihat Metni"

Parada sahtecilik suçundan sanıklar Yakup, Caner 5237 sayılı TCK.nun lehe hükümlerinden yararlanmak için talepte bulunmakla yapılan inceleme sonunda; hükümlülüklerine ve zoralıma dair (Nevşehir Ağır Ceza Mahkemesinden verilen 15.11.2005 gün ve 337 esas, 325 karar sayılı hükmün süresi içinde Yargıtayca incelenmesi sanıklar ve sanıklar müdafii tarafından istenilmiş olduğundan dava evrakı C. Başsavcılığından tebliğname ile 10.02.2006 günü daireye gönderilmekle incelendi:

Gereği görüşülüp düşünüldü:

5271 sayılı CMK.nun 73. maddesinin "...sahtecilik suçlarında, el konulan para ve değerlerin hepsi, bunların asıllarını tedavüle çıkaran kurumlann merkez veya taşra birimlerine incelettirilir" hükmü karşısında tebliğnamedeki bozma düşüncesine katılınmamıştır.

Yerinde görülmeyen sair itirazlarının reddine; ancak,

Sanıklar hakkında "failin geçmişi, sosyal ilişkileri, fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki davranışları, cezanın failin geleceği üzerindeki olası etkileri gibi" hususlar irdelenmeksizin, "sanıklar hakkında koşullar oluşmadığından ve sanıklar yararına hafifletici nedenler bulunmadığından" denilmek suretiyle yasal ve yeterli olmayan gerekçe ile 5237 sayılı TCK.nun 62. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına karar verilmesi,

Bozmayı gerektirmiş sanıklar ve sanıklar müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı sonuçta (BOZULMASINA), 03.04.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.

*******************

Ceza Genel Kurulu 2006/6-213 E., 2006/229 K.

KARARLARIN GEREKÇELİ OLMASI
TEMYİZ TALEBİ VE SÜRESİ

2709 S. 1982 ANAYASASI [ Madde 40 ]
5237 S. TÜRK CEZA KANUNU [ Madde 142 ]
5320 S. CEZA MUHAKEMESİ KANUNUNUN YÜRÜRLÜK VE UYGULAMA ... [ Madde 8 ]
"İçtihat Metni"

Geceleyin bina dahilinden hırsızlık suçundan, sanık F... Kurtaran'ın, TCY'nın 492/1, 522, 81/2 ve 40. maddeleri uyarınca 4 yıl 15 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin G... Asliye Ceza Mahkemesince verilen 03.10.2002 gün ve 138-83 sayılı hüküm, temyiz edilmeksizin 13.5.2003 tarihinde kesinleşmiş ve infaza verilmiştir.

Hükümlünün hukuki durumunun 5237 sayılı Yasa kapsamında değerlendirilmesi isteminde bulunulması üzerine, B... 7. Asliye Ceza Mahkemesince dosya üzerine yapılan inceleme sonunda 10.06.2005 gün ve 138-83 sayılı ek karar ile; 5237 sayılı Yasa hükümlerinin lehe olduğu kabul edilerek, hükümlünün 5237 sayılı Yasanın 142/1-b maddesi uyarınca 3 yıl hapis cezasıyla cezalandırılmasına, 58. maddenin infaz aşamasında C.Savcılığınca göz önünde bulundurulmasına, hakkında 63. maddenin uygulanmasına, kararın tebliğinden itibaren 7 gün içinde temyizi kabil olmak üzere karar verilmiştir.

Hükümlüye 15.06.2005 tarihinde tebliğ edilen hüküm, hükümlü tarafından 15.08.2005 tarihinde temyiz edilmiş, temyiz istemi B... 7. Asliye Ceza Mahkemesince 19.08.2005 gün ve 138 sayı ile red edilerek, 14.09.2005 tarihinde tebliğ edilmiştir.

Hükümlü tarafından verilen 06.09.2005 tarihli dilekçeler uyarınca dosyayı inceleyen Yargıtay 6. Ceza Dairesince 06.06.2006 gün ve 18144-5607 sayı ile;

"10.06.2005 tarihli ek kararın, 15.06.2005 günü bulunduğu B... E Tipi Kapalı ve Açık Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğü tarafından hükümlüye tebliğ olunmasına karşın, yasal süreden sonra temyiz isteğinde bulunmuş olduğunun anlaşılmasına ve ek kararda temyiz başvuru yerinin gösterilmemiş olması, yasal sürede temyiz isteğinin bulunulması halinde inceleme konusu yapılacağından; tebliğnamedeki temyiz başvurusunun sürede olduğunun kabulü yönündeki düşünce benimsenmemiştir.

Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, gerekçeye ve Hakimin takdirine göre hükümlü F... Kurtaran'ın temyiz itirazları yerinde görülmemiş olduğundan reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan temyiz isteğinin reddine ilişkin ek kararın isteme aykırı olarak onanmasına" karar verilmiştir.

Yargıtay C.Başsavcılığınca 03.10.2006 gün ve 186776 sayı ile;

10.06.2005 tarihli ek kararın hüküm fıkrasında, Anayasamızın 40. maddesinin ikinci fıkrasına, CMY'nın 34. maddesinin ikinci fıkrası ile 232. maddesinin altıncı fıkrasına aykırı olarak "temyiz başvuru mercii ve şeklinin açıkça gösterilmediği, 15.08.2005 tarihinde yapılan kanun yolu başvurusunun süresinde kabul edilerek 19.08.2005 tarihli temyiz isteminin reddi kararının kaldırılması, 10.06.2005 tarihli ek kararın temyiz yoluyla incelenmesi gerektiği görüşleriyle itiraz yasayoluna başvurularak, Özel Dairenin onama kararının kaldırılması ve temyiz incelemesinin yapılması için dosyanın Yargıtay 6. Ceza Dairesine gönderilmesi isteminde bulunulmuştur.

Dosya Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü.

TÜRK MİLLETİ ADINA

CEZA GENEL KURULU KARARI

Özel Daire ile Yargıtay C.Başsavcılığı arasındaki uyuşmazlık, geçerli bir temyiz isteminin bulunup bulunmadığı ve bunun sonucu olarak da; temyiz isteminin reddine ilişkin kararı onayan Özel Daire kararında isabet olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.

01 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Yasasının 305. maddesi uyarınca, maddede kesin olarak belirtilen hükümler ile re'sen temyize tabi bulunan hükümlere ilişkin istisnalar hariç, olağan yasa yollarından olan temyiz incelemesinin yapılabilmesi için bir temyiz davası açılmış olmalıdır. Temyiz davasının açılabilmesi için de, 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Yasasının 310 uncu maddesine göre iki koşulun varlığı gereklidir.

Bunlardan ilki süre koşuludur. Usul Yasası 310 uncu maddesinde, genel kural olarak tarafların temyiz isteğinde bulunabilecekleri süreyi hükmün tefhiminden, tefhim edilmemişse, tebliğinden başlamak üzere bir hafta olarak belirlemiştir. Temyiz süresi 1412 sayılı CMUY'nın 310 uncu maddesinin 3. fıkrasındaki ayrıksı durum hariç olmak üzere, hükmün açıklanması sırasında hazır bulunanlar yönünden bu tarihte, yokluklarında hüküm verilenler yönünden ise gerekçeli kararın tebliği tarihinde başlar.

Temyiz davasının açılabilmesi için gerekli ikinci koşul ise istek koşuludur. Yargılama hukukunun temel prensiplerinden olan "Davasız yargılama olmaz." ilkesine uygun olarak temyiz davası kendiliğinden açılmaz, bu konuda bir isteğin bulunması gereklidir. CYUY'nın halen yürürlükte bulunan 305 inci maddesinin 1 inci fıkrası ile bu kuraldan uzaklaşılmış ve bazı ağır mahkûmiyetlerde istek şartından sanık lehine vazgeçilerek, temyiz incelemesinin kendiliğinden (re'sen) yapılması kabul edilmiş ise de, onbeş yıl ve daha fazla hürriyeti bağlayıcı cezalara ilişkin hükümler dışında kalan kararlarda, süre ve istek koşullarına uygun temyiz davası açılmamışsa hükmün Yargıtay'ca incelenmesi olanaksızdır.

Hükümlüye 15.6.2005 tarihinde tebliğ edilen hüküm, 15.08.2005 tarihinde temyiz edilmiş, temyiz istemi B... 7. Asliye Ceza Mahkemesince 19.08.2005 gün ve 138 sayı ile red edilerek, 14.09.2005 tarihinde tebliğ edilmiştir.

Hükümlü tarafından verilen 06.09.2005 tarihli dilekçeler uyarınca dosyayı inceleyen Yargıtay 6. Ceza Dairesince temyiz isteminin reddine ilişkin karar onanmış ise de, temyiz isteminin reddine ilişkin 19.08.2005 gün ve 138 sayılı red kararı hükümlüye 14.09.2005 tarihinde tebliğ edilmiştir, hükümlünün 06.09.2005 tarihli dilekçeleri temyiz isteminin reddine ilişkin kararın verilmesinden sonra ve bu kararın tebliğinden önce ise de, başvurusu temyiz isteminin reddine ilişkin karara yönelik bulunmayıp, 10.6.2005 tarihli olan ve uyarlama isteminin reddine ilişkin bulunan ek karara yöneliktir, 1412 sayılı CYUY'nın, 315/2 maddesi uyarınca, temyiz eden taraf red kararının kendisine tebliğinden itibaren bir hafta içinde Yargıtay'dan bu hususta bir karar verilmesini isteyebilecek, Yargıtay'ca öncelikte red istemine ilişkin karar incelenecek, yerinde görülmediği taktirde, istem red edilecek, yerinde görülmesi halinde ise temyiz isteminin reddine ilişkin karar kaldırılarak temyiz incelemesi yapılıp, sonucuna göre bir karar verilecektir, incelenen dosyada temyiz isteminin reddine ilişkin karara yönelik bir başvuru bulunmadığından, Yargıtay C.Başsavcılığının itirazının bu değişik gerekçe ile kabulü ile Yerel Mahkemenin süresinde açılmayan temyiz davasının reddine ilişkin kararının uygun bulunduğuna yönelik Özel Daire onama kararının kaldırılıp, dosyanın incelenmeksizin mahalline iadesine karar verilmelidir.

Diğer yönden temyiz incelemesine sunulan; temyiz isteminin reddine ilişkin Yerel Mahkeme ek kararında;

1) Anayasanın 40/2. maddesindeki; "Devlet, işlemlerinde, ilgili kişilerin hangi kanun yolları ve mercilere başvuracağını ve sürelerini belirtmek zorundadır." hükmüne,

2) 5271 sayılı Yasanın;

a) 34/2. maddesindeki; "Kararlarda, başvurulabilecek kanun yolu, süresi, mercii ve şekilleri belirtilir." hükmüne,

b) 231/2. maddesindeki; "Hazır bulunan sanığa ayrıca başvurabileceği kanun yolları, mercii ve süresi bildirilir." hükmüne,

c) 232/6. maddesindeki; "Hüküm fıkrasında, 223 üncü maddeye göre verilen kararın ne olduğunun, uygulanan kanun maddelerinin, verilen ceza miktarının, kanun yollarına başvurma ve tazminat isteme olanağının bulunup bulunmadığının, başvuru olanağı varsa süresi ve merciinin tereddüde yer vermeyecek şekilde açıkça gösterilmesi gerekir." hükmüne,

Uygun olarak, "başvurulacak yasa yolunun süresi, mercii ve başvuru şekli" açıklanmak suretiyle yasayolu duyurusuna yer verilmediği görülmektedir.

Bu durumun, 5271 sayılı Yasanın 40. maddesindeki;

(1) Kusuru olmaksızın bir süreyi geçirmiş olan kişi, eski hale getirme isteminde bulunabilir.

(2) Kanun yoluna başvuru hakkı kendisine bildirilmemesi halinde de, kişi kusursuz sayılır." hükümleri uyarınca da eski hale getirme nedeni teşkil ettiği açıktır.

Ne var ki;

Bu hal, anılan normlar gereği Yerel Mahkemenin eksikliği gidermeye yeterli meşruhatlı duyuru ile tarafları bilgilendirmesi ve tarafların da eski hale getirme talebinde bulunarak yasa yoluna başvurması durumunda gözetilebilecek niteliktedir.

Olağan yolla veya eski hale getirme yöntemiyle açılmış bir temyiz davası olmadığından, saptanan usulî eksikliğe bu evrede ancak işaret edilmekle yetinilebilmektedir.

SONUÇ : Açıklanan nedenlerle,

1- Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının bu değişik gerekçe ile KABULÜNE,

2-Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 06.06.2006 gün ve 18144-5607 sayılı onama kararının KALDIRILMASINA,

3-Dosyanın incelenmeksizin mahalline gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına tevdiine, 07.11.2006 günü yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.

*******************

Bu kararları artırmak mümkün.

Saygılarımla..