Mesajı Okuyun
Old 10-03-2007, 13:41   #8
av.şahin küçüksüslü

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Tiocfaidh
Meşruluğu bile tartışılan bir mahkemede yargılanarak suçu sabit görülen ve kendisini yargılayanlardan başka hiç kimsenin bilmediği bu suçlardan dolayı idam edilenlerin ülkesi olduğumuzu unuttuğunuz için bu konudaki ABD-Türkiye kıyaslamasında ülkemiz adına pembe tablolar çizdiniz sanırım.

Yukarıda verdiğim örnekte (geride kalanlara)tazminat ödemek şöyle dursun, konunun tartışmaya açılmasının bile yasak kılındığı bir ülkede yaşadığımızı hatırlatmak değildi amacım bu mesajı yazarken. Hatta örnekteki sujenin bu ülkenin başbakanı olduğu gerçeğini gündeme getirmek de değildi. Sadece "ülkemiz" derken aynı ülkeden mi bahsediyoruz, bunu merak ettim ve teyit etmek istedim.

Saygılarımla

Sevgili arkadaşım, içten olduğuna inandığım mesajınıza iki kelime ile birşeyler söylemek ihtiyacı hissettim. Öncelikle, sanırım şu günlerde yayımlanan bir dizinin etkisinde kalmışsınız. Dizide yer alan duygusal sahneler sizi etkilemiş. Ancak dizinin kapsadığı dönemden 1 yıl öncesi anlatılsa idi o başbakanın ve hükümetinin yarattığı duygusal sahneler de sizi etkileyecekti. Evet Türkiyede hukuk hep sınavlardan başarısızlıkla çıkmıştır. 1960 ihtilalinden de 12 marttan da 12 eylülden de hatta bugün de hep girdiği önemli sınavlardan başarısızlıkla çıkmıştır. Bu inkar edilemez. Zaten kafanızı pencereden dışarı uzatınca, hırsızlığın namussuzluğun mafyanın azgınlığından bunu anlayabilirsiniz. Hukuka güven kalmadığı zaman ne olabiliyor ise Türkiyede bugün onlar oluyor. Ve Yargımız maalesef bu durumdan hiç şikayetçi değil. Hatta sanırım farkında bile değil. Hakimler ile zaman zaman yaptığımız sohbetlerde hep şunu söylüyorum. Biz avukatlar olmasak hergün adliyede bir ikiniz sopa yersiniz. Biz vatandaşın gazını alıyoruz, hukuka güvenini sağlamaya çalışıyoruz adalet duygusunu pohpohluyoruz sizin karşınıza pamuk gibi dikiyoruz ama siz daha ilk cümlesinde azarlıyorsunuz derdini anlatmasına izin vermiyorsunuz adil olamayacağınızı daha en başından belli ediyorsunuz. Bu tepkiyle karşılaşan vatandaş önce avukatının gözünün içine bakıyor. Bu mu bana anlattığın adalet diyor. Diyorum.
Bana tabii ki çok kızıyorlar. Ancak örnekler de yavaş yavaş gelmeye başladı. İşte vatandaş mahkeme salonuna hızarla daldı kürsüyü kesti hakim savcı camdan atlayıp kaçtı, işte en son vatandaş hakimin ağzını yüzünü dağıttı.

bunlar olmaması gereken örnekler acı örnekler ama, bu olaylar niye oluyor diye de düşünmek gerekmez mi? Hakimler avukatı azarlamayı bir marifet sanıyorlardı. Ancak vatandaşıngözünde hakim savcı avukat bütün cübbeliler aynıdır. Hepsi bu sistemin bir parçası görünür. Avukat azarlanabiliyorsa avukat döven ceza almıyorsa o zaman hakim de savcı da dövülebilir diye bir düşünce yaygınlaştı ki işte kaçınılmaz sonuç ortada. Bu örnekler maalesef artarak karşımıza çıkacak. bir kere saygı güven adalet duygusu aşındı. Tıpkı zamanında polise olan güven korku saygının aşındığı gibi.

Meselenin özü budur. Yoksa dizide anlatıldığı gibi hicran duygu yoktur işin özünde. Bu topraklarda ilk kez başbakan asılmıyor ki. bakın osmanlı tarihine asılmayan başbakan yok. Ama Cumhuriyetin farkı laik hukuk sistemiydi ki, maalesef bu sistemi yüceltecek kadroları bu cumhuriyet yetiştiremedi. Sonuç ortada.
Saygılarımla
Av.Şahin KÜÇÜKSÜSLÜ