Mesajı Okuyun
Old 01-07-2005, 11:34   #5
kağanulaş

 
Varsayılan

Ceza hukukunda gerçeği her türlü delil ile ispat edilebilme kuralının esas olduğunu düşünüyürdum. ancak bir de şöyle bir kuraldan bahsediyorlar : "aynı hukuk düzeninde aynı olay ile ilgili olarak birbiriyle çelişen iki ispat kuralı olmaz" Bu durumda ceza mahkemesi "iş hukuki ihtilafa ilişkindir, tanıkla ispat olmaz, yazılı delil gerekir" diyebiliyormuş. Yani şikayet ve ceza davasından fazla bir şey beklememek gerektiğini düşünüyorum. Ancak Bonolarda TTK md. 690 atfı sebebiyle uygulanacak olan açık poliçe hükümleri açısından şöyle bir durum oluşabilir:
Açığa imzadan söz edebilmek için ortada bir bononun bulunması ve bu bononun bazı eksikliklerinin sonradan doldurulması gerekir. Eğer başta keşideci tarafından bono vasfını kazanacak kadar unsuru yazılmamış ise eldeki belgeyi bir bono saymamak gerekir. Bono sayılmayan belgenin de açık poliçe hükümlerine göre doldurulması söz konusu olmayacaktır. Bahsettiğiniz senette keşide yeri bulunmamaktadır. Senet olarak işlem yapılmak isteniyorsa bu kısım doldurulacaktır; ki bu durumda evrakta sahtecilik sebebiyle suç duyursunda bulunabilirsiniz (zira lehdar kanunen doldurma selahiyeti bulunmayan ifadeler yazarak lehine evrak düzenlemiş olacaktır). Ya da keşide yerini yazmadan ilamsız takip yapılacaktır. Bu durumda da itirazın kaldırılması veya iptali davasında ispat yükü karşı tarafta olacaktır. keşide yeri doldurulmadan kambiyo takibi yapılırsa da şikayet yoluyla takibin iptali mümkün olacaktır.