Mesajı Okuyun
Old 19-01-2024, 13:42   #3
Yücel Kocabaş

 
Varsayılan

Av.Suat'ın cevabını biraz daha açarsak şunları söyleyebiliriz.

Bu konuda her iki görüşü de destekleyen yargıtay kararları bulunmaktadır.

Yargıtay 3.HD. si aşağıdaki kararında; kısmi davada gösterilen değer Tüketici Mahkemesinin görev alanındaki miktarın altında dahi olsa , davacının Tüketici Hakem Heyetine başvurmadan doğrudan Tüketici Mahkemesinde dava açmasında hukuki yarar bulunduğu, mahkemenin usulden ret kararı veremeyeceği vurgulanmıştır. Kapatılan 13.HD.sinin kısmi ve belirsiz alacak davaları yönünden verdiği yerleşik kararları da aynı doğrultadadır. 13. Daire, görevin kısmi veya belirsiz alacak davalarında davacının gösterdiği değere göre değil,mahkemenin yaptıracağı inceleme sonucu ortaya çıkan alacağın tamamına göre beirleneceği hususunu kabul etmekte idi.

Ne var ki; HGK aşağıdaki kararında yukarıdaki daire görüşlerini kabul etmeyerek; "talep tarihi itibariyle tüketici hakem heyetlerinin zorunlu görev sınırı dâhilinde bir dava değeri gösterilmiş ise, hâlde öncelikle tüketici hakem heyetine başvuruda bulunulması gerekli" olduğu kararlaştırılmıştır.(karardaki dava belirsiz alacak davası ile ilgili ise de, aynı kural bana göre kısmi davada da geçerli olacaktır.)

Bu durumda,bu gibi davalara şimdi bakan 3.HD.si ve daha önce bakan 13.HD.sinin görüşü ile,HGK nun görüşü arasında çelişki bulunmaktadır.Sizin davada hangi görüşün uygulanacağı sizin değerlendirmeniz ve mahkemenin takdiri ile ilgilidir.

YARGITAY
3. Hukuk Dairesi
Esas No.: 2015/15398
Karar No.:2016/13832
Karar tarihi: 05.12.2016

Davacı, davalı dağıtım şirketinin, düzenlediği faturalar ile kendisinden hukuka aykırı olarak kayıp-kaçak bedeli adı altında fazladan ücret tahsil ettiğini ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakkı saklı kalmak üzere, şimdilik 3.000 TL kayıp/kaçak bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.

Mahkemece; dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6502 sayılı Kanun'un 68/1. maddesi ile 3.000,00 TL'ye (01.01.2015'den itibaren 3.300,00 TL) kadar olan uyuşmazlıklarda Tüketici Hakem Heyetlerine başvuru zorunlu olup, dava dilekçesinde belirtilen geçici değer 3.000,00 TL (01.01.2015'den itibaren 3.300,00 TL altında) olduğundan, davacının Tüketici Hakem Heyetine başvurmadan doğrudan Tüketici Mahkemesi'nde dava açmasında hukuki yarar bulunmadığı gerekçesi ile davanın, 6502 Sayılı Kanun'un 68/1. maddesi ve HMK'nın 30, 114/2, 115, 320/1 maddeleri gereğince usulden reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.

Somut olayda; davacı, davalı şirketlerin kayıp-kaçak bedeli adı altında faturalara yansıttıkları bedellerin yasal olmadığını, alacağının dava dilekçesinde belirtilen bedelden daha fazla olduğu halde bu bedellerin faturalardan tam ve kesin şekilde tespit edilemediğini, davalı şirketlerden istenilecek belgeler üzerinden bilirkişi incelemesi yaptırılması halinde alacak miktarının belirleneceğini ve bunun üzerine talebin artırılacağını ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakkı saklı kalmak kaydıyla, şimdilik 3.000.00 TL istirdadını isteyerek kısmi dava açmış olup, bu davayı açmakta hukuki yararı olduğunun kabulü gerekir. Diğer anlatım ile, davacının alacağı tam olarak davalıların sunacağı belgelerden tespit edilebileceğinden, davacının doğrudan Tüketici Mahkemesi'ne başvurarak kısmi dava açmakta hukuki yararı olduğu ve dava konusu talebin Tüketici Mahkemesi'nin görev alanında olduğu tartışmasızdır.


YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
Esas Numarası: 2017/2234
Karar Numarası: 2021/830
Karar Tarihi: 24.06.2021

Davacı vekili 26.01.2015 tarihli dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı bankadan kullandığı konut kredisi çerçevesinde 719,18TL dosya masrafı, 450TL ekspertiz ücreti ve 2.500TL komisyon bedeli adı altında kesinti yapıldığını, tüketiciden müzakere edilmeden, haksız ve hukuka aykırı olarak tahsil edilen bu ücretlerin tamamının iadesi gerektiğini, alınan masrafların zorunlu masraf olup olmadığı bakımından ispat yükünün davalı üzerinde olduğunu, masrafların ne sebeple alındığının davalı tarafından tüketiciye verilen evraktan anlaşılamadığını ve dava değerinin tam olarak tespit edilemediğini, bu nedenle davanın 100TL üzerinden belirsiz alacak davası olarak açıldığını ileri sürerek haksız olarak tahsil edilmiş olan ücretlerin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

Bafra 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin Tüketici Mahkemesi sıfatıyla verdiği 12.03.2015 tarihli ve 2015/49 E., 2015/140 K. sayılı kararı ile; dava tarihi itibariyle büyükşehir belediyelerine bağlı yerlerde tüketici hakem heyetlerine zorunlu başvuru sınırının 3.300TL olduğu, bu nedenle dava değeri 100TL olarak gösterilerek belirsiz alacak davası olarak açılan davada ihtilafı çözümleme görevinin ... İl Tüketici Hakem Heyetine ait olduğu gerekçesiyle davanın görevsizlik nedeni ile reddine karar verilmiştir.

24. Tüketici gerek dava açarken (HMK, m.119/1-d) gerekse tüketici hakem heyetlerine başvururken (Yön. m. 22) talep sonucunun değerini göstermek zorundadır. Ancak iddia konusu alacak değerinin dava veya başvuru sırasında belirlenmesi mümkün değilse yahut alacaklıdan bunu belirlemesinin beklenemeyeceği bir hâl söz konusu ise dava/başvuru belirlenebilen asgari bir miktar üzerinden yapılacaktır. Tüketicinin belirleyebildiği ve bu suretle dilekçesinde gösterdiği asgari miktar TKHK’nın 68., ilgili Yönetmelik’in 6. maddesinde düzenlenen parasal sınır dâhilindeyse başvurunun kanunun amacına uygun şekilde öncelikle tüketici hakem heyetleri nezdinde yapılması gerekir. Aksi yönde bir kabul, kanun koyucunun belli parasal sınırlar için zorunlu çözüm yeri olarak öngördüğü tüketici hakem heyetlerini işlevsiz hâle getirerek, belirsiz alacak davası olarak açıldığı belirtilen her ihtilâfın mahkemeler önüne getirilmesine ve bu suretle kanun koyucunun amacına aykırı şekilde mahkemelerin iş yükünün artmasına, uyuşmazlıkların daha geç çözümlenmesine yol açacaktır. Nitekim bu husus Kanun’un 72. ve 84. maddelerine dayanılarak tüketici hakem heyetlerinin usul ve esaslarına ilişkin yönetmeliğin hazırlanması sırasında da dikkate alınmış ve 22. maddede açıkça düzenlenmiştir.

25. Tüm bu açıklamalar ışığında somut olay irdelendiğinde; belirsiz alacak davası şeklinde ileri sürülen alacak isteminde, talep tarihi itibariyle tüketici hakem heyetlerinin zorunlu görev sınırı dâhilinde bir dava değeri gösterilmiş olup bu hâlde öncelikle tüketici hakem heyetine başvuruda bulunulması gereklidir. Nitekim Hukuk Genel Kurulunun 04.03.2020 tarihli, 2017/13-551 E., 2010/239 K. sayılı kararında da aynı hususa işaret edilmiştir.

27. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında HMK’nın 107. maddesine göre açılmış bir davada mahkemenin görevli olup olmadığını dava dilekçesinde gösterilen miktara göre değil, yapacağı tahkikat sonucunda tespit edeceği değere göre belirlemesi gerektiği, bu sebeple doğrudan davanın usul yönünden reddedilmesinin hatalı olduğu, direnme kararının Özel Daire bozma kararında belirtilen işin esasına girilmesi yönündeki gerekçeler ve alacak miktarının yapılacak yargılama neticesinde tespit olunan değerin tüketici hakem heyetlerinin görev sınırında olduğunun anlaşılması hâlinde ise dava şartı noksanlığından davanın reddine karar verilmesi gerektiği yönündeki genişletilmiş gerekçelerle bozulması gerektiği görüşü ileri sürülmüş ise de bu görüş yukarıda açıklanan nedenlerle Kurul çoğunluğunca benimsenmemiştir.