Sayın Nesrin D, konuyu anladığım kadarıyla çeşitli yönlerden ele almaya ve sonra parçaları birleştirmeye çalışacağım.

-Söz konusu olan arsa; mirasçılara intikal etmiş, ancak henüz paylaşılmamış bir tereke, dolayısıyla elbirliği mülkiyeti rejimine tabi bir taşınmaz olduğu için, yönetim ve tasarruf işlemleri için ortakların oybirliğine ihtiyaç vardır.

-Vefat eden bayanın kocasının, müteahhitle diğer mirasçılar arasında yapılmış Arsa Payı Karşılığı Kat İnşaatı sözleşmesine(!) itiraz etmesine gerek yoktur. Çünkü taraflar arasında itiraz edilecek, geçerlilik şartlarını haiz bir sözleşme kurulmamıştır. Her ne kadar, kanunda bu sözleşme tipinin şekil şartlarıyla ilgili bir hüküm bulunmasa da; doktrin ve Yargıtay'ın ortak görüşü gereğince bu sözleşmenin resmi şekilde yapılması gerekmektedir. Burada sözleşmeyi resmi şekle bağlayacak olan makam tapu memuru veya Noterlik kanunun 60. maddesinde yer alan taşınmaz satış vaadini düzenlemeye yetkili olan Noterdir.

-Bahsettiğiniz olayda (anladığım kadarıyla)vefat eden kadın, arsa payı karşılığı kat inşa ettirmek için imza vermekten başka hiç bir işlem yapmamış. Dolayısıyla elbirliği mülkiyetine konu olan taşınmazın maliklerinin; bu kararı oybirliğiyle aldıktan sonra, şekil şartlarına uyarak, müteahhit ile yapmış oldukları bir arsa karşılığı kat yapımı sözleşmesinin vücut bulduğundan bahsedilemez.

-Girişimde bulunması gereken tarafın (sözleşmeye itiraz etmek suretiyle) vefat eden kadının kocası değil; müteahhitle bu sözleşmeyi yapmak isteyen mirasçılar olduğunu düşünüyorum. Zira kadının vefat etmesiyle birlikte miras payı, yasal mirasçısı olan kocasına(ve varsa diğer yakınlarına) geçmiş bulunmakta, dolayısıyla oy birliğini temin etmek için müteveffa kadının kocasının rızasının alınması gerekmektedir.

Mesajım sadece kendi görüş ve yorumlarımdan ibarettir. Hukukta sadece bir doğrunun var olmadığını düşünürek, özellikle bilgi ve tecrübe yönünden benden daha üstün olan üyelerin de görüşlerini almak yararlı olacaktır.

Saygılar