Mesajı Okuyun
Old 22-06-2010, 09:02   #7
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Feragat, kural olarak -dava konusu olan- netice-i talepten tek taraflı olarak vazgeçmeyi ifade eder. (Humk.91) Ve kesin hükmün sonuçlarını doğurur. (HUMK.95, HUMK.237) Bu bağlamda belirtmek gerekir ki kesin hüküm, bilindiği üzere ancak "dava konusu" temelinde etkisini gösterir.

Kararı temyiz etmek zorunlu değildir. (HUMK.427.) Ve kanaatimce kararı süresinde veya hiç temyiz etmemek, "dava konusu"ndan zımnen feragat edildiği manasında değerlendirilemez.

Yine düşünceme göre temyiz hakkını süresinde kullanmayacağını ve bu hakkından (süre bakımından) feragat ettiğini belirten dilekçenin, HUMK.91 ve 95. maddelerde düzenlenen ve "müddeabihe şamil" oılması gereken "netice-i talepten" tek taraflı vazgeçmek manasında değerlendirilmemesi gerekir.

Tüm bunların ışığında; Temyiz dilekçesini hiç vermeden bu hakkını süresind ekullnamayacağına dair Temyizden feragat dilekçesinin, Yargıtay tarafından karara bağlanması gerekmez, ilk derece mahkemesi bu durumu zapta bağlar.

Temyiz dilekçesi verildikten sonra, dilekçe veren taraf dava konusuna dair hakkını muhafaza ettiğini açıkça dile getirmekte ve dosyanın Yargıtay'a gönderilmesini talep etmektedir. Bu itibarla temyiz dilekçesi verildikten sonra temyizden feragat etmek, bir süreden feragat değil kanaatimce netice-i talepden feragatin sonuçlarını doğurur ve ilk derece mahkemesinin, dosyadan el çektiği için Yargıtay alanına intikal eden bu son konuda karar verme yetkisi yoktur.