Mesajı Okuyun
Old 15-09-2006, 17:34   #2
mutlakadalet

 
Varsayılan

Saygıdeğer Sibel, sormuş olduğunuz soruyu öncelikle Ceza Hukuku bakımından incelersek;
1-Zorunluluk halinde tehlike söz konusu iken meşru müdafada saldırı söz konusudur.
2-Zorunluluk halinde tehlikenin haksız olması söz konusu değilken meşru müdafada saldırının haksız olmasından söz edilir.
3-Meşru müdafa ancak insanlara karşı olurken; zorunluluk hali insanlara, hayvanlara ve doğa olaylarına karşı da olabilir.
4-Zorunluluk halinde kaçmak zorunluluğu var iken meşru müdafada böyle bir zorunluluk yoktur(Meşru müdafada kaçma zorunluluğu; ancak kişi kaçtığı zaman toplumdaki saygınlığını yitirmediği durumda söz konusu olur. Hukuk, ne gereksiz kabadayılıkları korur ne de kişinin şerefini ayaklar altına alır; bu ikisi arasındaki sınır çok dikkatli bir şekilde tayin edilmelidir.)
5-Saldırının ve tehlikenin hedefinde farklılık vardır. Meşru müdafada hedef haksız saldırıyı oluşturan kişi iken zorunluluk halinde hedef masum 3.kişilerdir.
6-Gerçi bu, meşru müdafa ve zaruret hali arasındaki benzerlik ama belirtmekte fayda gördüm. 5237 sayılı TCK ile birlikte hem meşru müdafa hem de zaruret hali her hakka ilişkin olabilmektedir. Bilindiği üzere 765 sayılı TCK zamanında bu iki kurumun da kapsamı daha dardı.
Şimdi de Borçlar Hukuku bakımından incelersek tazminat konusunda farklılık olduğunu görürüz. Meşru müdafada saldırıya uğrayan tazminat talep edemez iken zorunluluk halinde hakkaniyet gereği tazminat olabilmektedir. Nitekim BK'nu madde 52'de:
(1): Meşru müdafa halinde mütecavizin şahsına veya mallarına yapılan zarardan dolayı tazminat lazım gelmez.
(2): Kendisini veya diğerini zarardan yahut derhal vukubulacak bir tehlikeden vikaye için başkasının mallarına halel iras eden kimsenin borçlu olduğu tazminat miktarını hakim, hakkaniyete tevfikan tayin eder.
Not: Yukarıdaki yazıma 2005-2006 dönemi A.Ü.H.F. Ceza Hukuku ders notları kaynaklık etmiştir.
(Saygıdeğer Sibel, sormuş olduğunuz soruya verdiğim yanıt umarım geç olmamıştır; aradan 3 yıl geçmiş, geç olduğu kesin ama bir umut işte ...)
Saygılarımla...