Mesajı Okuyun
Old 17-06-2004, 16:15   #25
av.simla gurcan

 
Varsayılan

merhaba,

Konunun ilgi çekici olması sebebiyle yazma ihtiyacı hissettim. Bence hykayar'ın sözünü ettiği müdahale mutlaka olmalı. Eğer Baronun ve dolayısıyla avukatların hukuku geliştirmek gibi bir amacı ve kaygısı varsa(olması gerektiğini konusunu tartışılabilir bulanlar açısından, bence durum baştan farklı gelişiyor, zira o zaman baronun bu tür davalara müdahalesini gereksiz ve işlevsiz bulmaları sonucu kendiliğinden ortaya çıkıyor ) Baronun töre cinayeti gibi bir davada müdahil olması çok doğal ve olması gereken bir durum. Türkiye gibi gelişmekte olan ve feodal yapının ve anlayışın tam olarak çözülmediği toplumlarda, töre cinayeti gibi hukuku safdışı bırakan anlayışlar karşısında hukukun uygulanmasını sağlamaya çalışmak Baroların asli görevlerinden biridir. Töre cinayetleri sonuçta insanın yaşam hakkını elinden alan bir anlayışın ürünüdür. Baronun da bu anlayışın yaygınlaşmasının önüne geçmek için "hukuk adına" müdahil olması gerekir. Çünkü baro kurum olarak hukukun uygulanması konusunda vazgeçilmez bir unsurdur.
sayın Bir dost, müdaheleyi düşünürken sadece C.M.U.K. açısından düşünmekte. Oysa Avukatlık Kanunu ve uluslararsı sözleşmeler ile birlikte bütün olarak düşünüldüğünde bence son derece olabilirliği olan bir durum bu. Buna karşılık neden Baronun herhangi bir cinayet davasında da müdahil olmadığı gibi bir düşünce ortaya atılırsa, bunun cevabı bence açık. Zira iki durum birbirinden çok farklı. Kuşkusuz ikisinde de insan hakları ihlali var, herhangi bir cinayette de yaşam hakkı ihlal edilmiş oluyor. Ama diğerinde yaşam hakkının ihlalinin yanısıra, toplumun büyük denebilecek bir bölümünün yaşamını direkt olarak ilgilendiren, adeta toplumun bir kısmının yine toplu olarak bu cinayetin olması gerektiğini savunduğu(ki herhangi bir cinayet olayından sonra tek tek tüm bireyler cinayetin yanlışlığını savunur sanırım), yani geleneksel olan bir durum da var. Ve böyle ilkel bir geleneğin devamında, gerekli yasal düzenlemeyi yapmayan, adeta sanıklara ""namusunuzu" korumak için cinayet işleyebilirsiniz" diyen, onları büyük ölçüde cesaretlendiren yasa koyucunun(devletin) sorumluluğunu görmezden gelemeyiz. (Haksız tahrik kavramı ile bu durumun değişmediği açıktır) Bir geleneğin yok edilmesi için verilen hukuki mücadele ile herhangi bir cinayet davası arasında büyük bir fark olduğu sonucuna varmak benim için zor olmuyor. Eğer bir insan hakları ihlali devlet tarafından koruma görüyorsa, bunun için daha fazla hukuki mücadele gerektiği şüphesizdir. Bu mücadele için de yasaları en geniş biçimde yorumlamanın zarardan çok faydası olacaktır düşüncesindeyim.
Yani Baronun bu olaydaki zararı, hukukun ve hukukun üstünlüğü ilkesinin gördüğü zarardır. Bu nedenle müdahale talebi yerinde ve yasal olacaktır.
Umarım bu fikir alışverişlerinin yararını görürüz ve bir açılım yaratırız.
Saygılar...