Mesajı Okuyun
Old 20-09-2012, 16:59   #9
pısırık ninja

 
Varsayılan

Bu konuda aşağıdaki karar işinize yarar mı?

6.HD 2010/9088 E. 2011/57 K.(2004 S. K. m. 121) (4721 S. K. m. 648) (YHGK. 03.11.2004 T. 2004/6-509 E. 2004/568 K.)

Dava: Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan paydaşlığın giderilmesi davasına dair karar; davalılardan Fatma tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup, gereği görüşülüp düşünüldü.

Karar: Uyuşmazlık, alacaklı tarafından borçlu hakkında yapılan icra takibi nedeni ile davalı borçluya murisinden intikal eden bir adet taşınmazdaki ortaklığın giderilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne, ortaklığın satılarak giderilmesine karar verilmiş, hüküm davalı Fatma vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Davacı alacaklı vekili icra mahkemesinden İ.İ.K. 121. maddesi gereğince aldığı yetkiye dayanarak bu davayı açmıştır. Türk Medeni Kanunu’nun 648. maddesinde <açılmış mirasta bir mirasçının payını devir almış veya haciz ettirmiş olan ya da elinde mirasçıya karşı alınmış borç ödemeden aciz belgesi bulunan alacaklı sulh hakiminden bu mirasçının yerine paylaşmaya katılmak için bir kayyım atanmasını isteyebilir> hükmüne yer verilmiştir. Bu konuda Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 03.11.2004 tarih ve 2004/6-509 E. - 2004/568 K. sayılı ilamında <elbirliği halinde mülkiyete tabi malda payı bulunan borçludan alacaklı olan kişi icra mahkemesinden alacağı yetkiye dayanarak borçlunun da içinde bulunacağı tüm el birliği ortaklarına karşı dava açıp bu davayı sonuçlandıracağına; buradaki dava açma hakkının hakime ya da bir başka kişiye tanınmadığına, yalnızca mirasçıya ya da icra mahkemesinden İ.İ.K. 121. maddesi hükmü uyarınca ortaklığın giderilmesi yetkisini alan alacaklıya tanındığına göre yasa koyucunun bu davayı sadece atanan kayyımın açacağını kabul ettiğini ileri sürmenin mevcut yasal düzenleme karşısında mümkün olmadığına> içtihat edilmiştir. Dairemizce de benimsenen bu içtihada göre davanın kayyım tarafından açılmasına gerek olmadığı gibi borçlu ortağa kayyım tayinine de gerek yoktur. Davada, borçlu ortak adına usulüne uygun duruşma gün ve saatini bildirir dava dilekçesi tebliğ edilmeden, borçlu ortağa kayyım atanarak ve dava dilekçesi kayyıma tebliğ edilerek taraf teşkili sağlanmıştır. Bu durumda mahkemece, davalı borçlu ortağa kayyım atanmasına gerek olmadığı göz önüne alınarak, davalı borçlu ortağa usulüne uygun olarak duruşma gün ve saatini bildirir dava dilekçesi tebliğ edilerek taraf teşkili sağlandıktan sonra işin esası hakkında karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde kayyım adına tebligat yapılarak taraf teşkili sağlandıktan sonra karar verilmiş olması doğru değildir. Bu nedenle hükmün bozulması gerekmiştir.

Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile HUMK’nun 428. maddesi uyarınca hükmün bozulmasına, bozma nedenine göre diğer hususların incelenmesine şimdilik yer olmadığına, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 17.01.2011 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)