Mesajı Okuyun
Old 03-07-2006, 11:27   #8
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

"Erdoğan Samimiyse Yasaları Değiştirsin"
"Kadınların siyasete girmesini erkekler engelliyor" açıklamasına kadınlar tepki verdi: Tuksal: "AKP başörtü sorunu çözülmezse kadınları siyasette istemez"; Ekşioğlu: "Tüzük değil yasal değişiklik gerek"; Dokuzcan: "AKP'nin yasal değişiklik gücü var."



--------------------------------------------------------------------------------
BİA Haber Merkezi
30/06/2006 Ayşe DURUKAN
--------------------------------------------------------------------------------
BİA (İstanbul) - "Başbakan Erdoğan'ın, kadınların siyasete katılmasına engel olarak erkek egemen anlayışı görmesi, böyle bir tespitte bulunması çok önemli. İlk kez böyle bir tespitte bulunuyor. Oysa Erdoğan ve AKP, kota konusunu, 'Kadının onurunun kırılması' olarak görüyordu."

Başkent Kadın Platformu'ndan ilahiyatçı Dr. Hidayet Tuksal, Başbakan R.Tayyip Erdoğan'ın Hürriyet Gazetesi yazarı Ertuğrul Özkök'e yaptığı "Kadınların siyasete girmesini erkekler engelliyor. Çünkü hálá erkek egemen bir siyasetimiz var" açıklaması üzerine bunları söylüyor.

Tuksal: kadınları egemenlerin insafına bırakmak yanlış

Tuksal, Adalet ve Kalkınma Partisi'nde (AKP) kadınların siyasete katılma taleplerinin kesin olduğunu görüşünde. Bu sorunun giderilmesi için de kadınları egemenlerin insafına bırakmanın yanlışlığını vurguluyor.

"Çözüm için doğru adımlar atılması lazım. Kota, Tayyip beyin karşı çıktığı bir şey. Ama yönetim içi kota uyguluyorlar. Çelişkili bir durum. Bir de AKP'de kadınların siyasete girmesi yönünde isteksizlik, korku var."

Tuksal, korkuyu Merve Kavakçı olayına bağlıyor. Refah Partisi'nin (RP) kapatılmasında Kavakçı'nın etkili olduğunu hatırlatan Tuksal, AKP'deki ikileme dikkat çekiyor.

"AKP'de çoğunluk başörtülü kadınlardan yana. Onlar siyaset yapmak istiyorlar. Başörtüsünün neden olacağı gerginliğe karşı, başörtüsüz kadınları siyasete katıyorlar. Bunu açıkça söylemeseler de, reddetmiyorlar da. Üstü örtülü bir şekilde başörtülüler yönetimden uzak tutuluyorlar."

AKP'nin türban bahanesi var. Ya diğer partilerin?

Başörtüsü sorunu çözülmedikçe AKP'nin kadınların siyasete katılması için fazla bir şey yapmayacağını söyleyen Tuksal, tek suçlunun AKP olmadığını söylüyor.

"Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) farklı mı? Orada da erkek egemen anlayışın baskın olduğunu düşünüyorum. AKP'nin bir bahanesi var. 'Türban nedeniyle gerçek tabanımı siyasetin içine çekemiyorum' diyebilir. CHP ne diyecek?"

Tuksal, siyasetin başörtüsüz kadınlar için daha kolay olduğunu görüşünde.

"Türban sorunu olmasa da tüm bunlar yaşanacaktı. Siyaset, tüm itibarsızlaştırma çabalarına karşın hala itibarlı bir alan. Bunu erkekler ne kadınlarla ne de başka erkeklerle paylaşmak istemezler. Kadınları daha kolay lokma gördükleri için yok etmeyi tercih ediyorlar. Erkekler arasında ise çeşitli uzlaşma yolları buluyorlar" diyor.

"İş yapanlar başörtülü, temsil edenlerin başı açık"

AKP'de güçlü kadınların, erkeklerle yarışacak kadınların olduğunu söyleyen Tuksal, erkeklerin bu nedenle kadınların siyasete girmemesinden de çok memnun olduğunu düşünüyor. "Zaten temsil düzeyinde olmasa da, çalışma düzeyinde kadınlar AKP'de varlar. Temsil makamında olanlar başı açıklar. İş yapanlar başörtülüler."

Tuksal, Başbakanın açıklamalarında samimi olup olmadığı konusunda kararsız. "Samimiyet olsa Siyasi Partiler Kanunu'nda ve Seçim Yasası'nda değişiklik yaparlar, kotaya karşı çıkmazlar. Ya bu çözümsüzlükten memnunlar, timsah gözyaşı döküyorlar, ya da gerçekten öyle düşünüyorlar. Bir kafa karışıklığı var. Çünkü üretme noktasında tutukluk var."

Ekşioğlu: "Yasaları değiştirsinler"

Kadın Adayları Değerlendirme ve Eğitme Derneği (KA.DER) Genel Başkanı Seyhan Ekşioğlu "Bütün erkekler kadınların siyasette olmasını istemez. Siyaset güç ve erkin kullanımıdır. Kadınlar siyasette ilerlerse, o gücü, zenginliği ve sosyal itibarı erkeklerin elinden alırlar" diye konuşuyor.

Ekşioğlu, bunun erkekler için normal, hukuk açısındansa normal olmadığını söylüyor. "Tüm uluslararası sözleşmeler kadınlardan yana. Kadınların karar mekanizmalarında, siyasette yer alma hakkını başta CEDAW koruyor"

KA.DER'in ve kadın hareketinin görüşünün Seçim Kanunu'nda ve Siyasi Partiler Yasası'nda değişiklik olduğunu söyleyen Ekşioğlu şöyle konuşuyor:

"Partilerin tüzüklerinde değişiklik yapmasını istemiyoruz. Bu genel başkanın iki dudağının arasında olan bir değişiklik olur. Onun için kanun değişikliğinde ısrar ediyoruz. Erdoğan samimiyse, o zaman kanun değişikliği için irade ortaya koymalı."

Dokuzcan: "AKP yasal değişiklik gücüne sahip"

CHP'deki kadın muhaliflerden ve "Etek Hareketi" nden (Eşit Temsil, Eşit Katılım Hareketi). Hilal Dokuzcan da Tuksal gibi düşünüyor. Erdoğan'ın dilinin sürçmüş olabileceğini söylüyor.

"Samimiyse Siyasi Partiler Yasası ve Seçim Kanun'unda yasal değişiklikler yapılsın. Kadın örgütlerinin kotayla ilgili talepleri var. Erdoğan'ın 'kota'yla ilgili sözlerini, açıklamalarını unutmadık. Ayrıca samimi olup olmaması da önemli değil. Erdoğan'ın söylediği doğru ama, yasal düzenlemeler yapılmıyor. Önemli olan eylem ve sonuç almak. AKP iktidarı her türlü güce sahip."

Yurdalan: "Kadınlar siyasete girerse erkeklerin evdeki egemenliği aşınır"

Feminist aktivist Nilgün Yurdalan'sa Erdoğan'ı açıklamalarında samimi bulmuyor. "AKP'nin ve Erdoğan'ın uygulamaları, zaten kadınların aktif siyasete katılımını mümkün kılmıyor" diye konuşan Yurdalan şöyle diyor.

"AKP de kadınların aktif siyasete katılması evlerdeki erkek egemenliklerinde aşınmaya yol açar. Kadınların sokağa çıkmasını istemezler. Hele politika yapmalarını hiç istemezler. Sadece seçim zamanlarında birer propaganda aktivisti, vitrin olarak kadınları kullanıyorlar. "

"Erdoğan'ın sözlerinin inandırıcı olması için, önce kendi partisinde kadınların politika yapmasının yolunu açmalı. Bunun yöntemlerinden biri kota ve pozitif ayrımcılıktır. Kadına yönelik şiddet uygulayan milletvekillerinin partiden uzaklaştırılmasıdır. Hiçbir şey yapmadan, kadınların önlerini kapayarak bu lafları etmesi çok manasız. Yalnız AKP değil, tüm partilerin böyle olduğunu düşünüyorum." (AD/EÜ))


http://www.bianet.org/2006/07/01_k/81473.htm