Mesajı Okuyun
Old 17-12-2008, 01:05   #5
korayoz

 
Varsayılan

Yukarıda soruyu yanlış anlamam sonucunda alakasız şeyler yazmışım kusura bakmayın
Öncelikle şirket temsilcilerinin vuk m. 10 ve aatuhk m. 35 gereğince sorumluluğunun fer'i bir sorumluluk olduğu ve asıl vergi yükümlüsünün şirket olduğu unutulmamalıdır. Ancak temsilcinin sorumluluğunun doğması için kast veya ihmal derecesinde kusurunun olması gerekir. Aşağıda ki Danıştay 3. dairesinin 2001/2015 esas nolu kararında da bu durum belirtilmiş;

• KANUNİ TEMSİLCİLERİN SORUMLULULUĞU ( A.Ş.-Vergi Ödevlerinin Yerine Getirilmemesi )

• VERGİ ÖDEVLERİNİN YERİNE GETİRİLMEMESİ ( Kanuni Temsilcilerin Sorumluluğu )

• ŞİRKETİN VERGİ BORCU İÇİN KANUNİ TEMSİLCİYE GİDİLMESİ ( Vergi Ödevlerinin Yerine Getirilmemesi )

213/m.10

ÖZET : Yönetim kurulu üyesi seçildiği yönetim kurulu toplantısında anonim şirketi bütün şirket işlemlerinde temsil ve ilzama yetkili kılınan davacının yönetim kurulu üyesi seçildiği ve fiilen görevden ayrıldığı tarihler arasında şirketin vergi ödevlerinin yerine getirilmesi konusunda yetki ve sorumluluğu bulunduğundan, ödeme emri ile istenen şirket vergi borcunun doğmasına davacının vergi ile hangi ödevi, ne suretle yerine getirmemesinin sebep olduğunun belirlenmesi ve sorumluluğunun bu suretle değerlendirilmesi gerekir.
İstemin Özeti : Davacı adına yönetim kurulu üyesi olduğu ... Endüstri A.Ş'nin 1998 Eylül-Ekim dönemlerine ilişkin vergi borçlarının tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emrini; 7.9.1998 tarihinde yönetim kurulu üyeliğine seçilen davacının bu görevinden istifasına ilişkin 2.10.1998 tarihli talebinin yönetim kurulunun 5.10.1998 tarihli toplantısında kabul edildiği, Türk Ticaret Kanunu'nun 33'üncü maddesinde yer alan tescil ve ilan edilmiş hususlardaki değişikliklerin de tescil ve ilan edilmesi kuralının, bu işlemlerin geçerlilik şartı olarak değil, iyi niyetli üçüncü kişilerin korunması amacıyla öngörüldüğü, bu nedenle yönetim kurulu üyeliği sona eren bir kişinin üyelikten ayrılışı, ticaret sicilinde tescil ve ilan edilmezse şirket borçlarından sorumluluğunun iyi niyetli üçüncü kişilere karşı devam edeceği, ancak, yönetim kurulundan fiilen ayrılmakla şirketin vergi ödevlerinin yerine getirilmesi konusunda yetkisi kalmayan üyenin Vergi Usul Kanunu'nun 10'ncu maddesi uyarınca şirketten alınmayan vergi ve buna bağlı alacaklardan sorumlu tutulmasının hukuka uygun olmadığı, bu durumda 7.9.1998 tarihinde yönetim kurulu üyeliğine seçilen, 2.10.1998 tarihinde bu görevi fiilen sona eren davacının yönetim kurulu üyeliğinden ayrılışına ilişkin değişikliğin ticaret sicilinde tescil edilmemesi nedeniyle üyelik görevinin devam ettiğinden söz edilerek adına 213 sayılı Yasa'nın 10'ncu maddesi uyarınca düzenlenen ödeme emrinde yasal isabet görülmediği gerekçesiyle iptal eden ... Vergi Mahkemesi'nin ... gün ve ... sayılı kararının; ... Endüstri A.Ş'nce vergi borçlarının tecili ve taksitlendirilmesi talebinde bulunulduğu, ancak 24.7.1998 tarihli dilekçe ile finansman yetersizliği nedeniyle taksitlendirme koşullarının yerine getirilemeyeceğinin bildirildiği, bunun üzerine yapılan incelemede, tecil ve taksitlendirme talebine ilişkin olarak gösterilen teminatların paraya çevrilmesi halinde de ilgili şirketin mal varlığının borcunu karşılamayacağı anlaşıldığından, davacı adına 213 sayılı Yasa'nın 10'ncu maddesi uyarınca ödeme emri düzenlendiği, şirketin ticaret siciline tescil edilen son genel kurul toplantısının 7.9.1998 tarihli toplantı olduğu ve bu tarihte davacı yönetim kurulu üyesi seçildiğinden, halen yönetim kurulu üyeliği devam eden davacı adına düzenlenen ödeme emrinde kanuna aykırılık bulunmadığı ileri sürülerek bozulması istemidir.
Savunmanın Özeti : Temyiz başvurusunun reddi istenmiştir.
Tetkik Hakimi : Sibel Korucu
Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar Vergi Mahkemesi kararının bozulmasını sağlayacak durumda bulunmadığından, temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.
Savcı : Ahmet Alaybeyoğlu
Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49.maddesinin 1.fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp Vergi Mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında, anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenle temyiz isteminin reddi ile vergi mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Üçüncü Dairesince işin gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Davacı adına, yönetim kurulu üyesi olduğu ... Endüstri Anonim Şirketi'nin 1998 Eylül, Ekim dönemlerine ilişkin vergi borçlarının şirket tüzel kişiliğinden tahsil olanağı kalmadığı görüşüyle 213 sayılı Yasa'nın 10'ncu maddesi uyarınca ödeme emri düzenlenmiştir.
İncelenen dosyadan, 7.9.1998 tarihli şirket genel kurul toplantısında yönetim kurulu üyeliğine seçilen ve aynı tarihli yönetim kurulu toplantısında kendisine yönetim kurulu başkan yardımcılığı görevi verilerek şirketi bütün işlemlerde temsil ve ilzama yetkili kılınan davacının 2.10.1998 tarihli dilekçe ile yönetim kurulu üyeliğinden istifa ettiği, 5.10.1998 tarihli yönetim kurulu toplantısında istifa talebinin kabul edildiği anlaşılmaktadır. Bu durumda davacının yönetim kurulu üyeliğine seçildiği 7.9.1998 ve fiilen görevden ayrıldığı 2.10.1998 tarihleri arasında şirketin vergi ödevlerinin yerine getirilmesi konusunda yetki ve sorumluluğu bulunduğu açıktır.
Ancak, 213 sayılı Yasa'nın 10'ncu maddesinde tüzel kişilerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde bunlara düşen ödevlerin kanuni temsilcilerince yerine getirileceği, temsilcilerin bu ödevleri yerine getirmemeleri yönünden mükelleflerin veya vergi sorumlularının varlığından tamamen veya kısmen alınamayan vergi ve buna bağlı alacakların, kanuni ödevleri yerine getirmeyenlerin varlıklarından alıncağı hükmüne yer verilmiş olması karşısında, davacının anılan yasa hükmü uyarınca sorumluluğunun değerlendirilebilmesi için görevde olduğu dönemde şirketin hangi vergi ödevinin ve ne suretle yerine getirilmediğinin tespiti zorunludur.
Dosyadaki belgelerden, şirketin Eylül-Ekim dönemlerine ilişkin gelir ( stopaj ) vergisi ve buna bağlı alacakların tahsili amacıyla ödeme emri düzenlendiği anlaşılmakla birlikte, söz konusu vergi borcunun hangi ödemelerden yapılan kesintilere ilişkin olduğunun, tevkifata tabi tutulacak olan ödemelerin hangi tarihlerde yapıldığının, verginin ne şekilde tahakkuk ettiğinin, başka bir deyişle söz konusu vergi borcunun doğmasına, davacının, vergi ile ilgili hangi ödevini ve ne suretle yerine getirmemesinin sebep olduğuna dair bilgi ve belge bulunmadığı görülmektedir. Bu nedenle, vergi mahkemesince ilgili şirketin defter ve belgeleri ile belirtilen hususlara ilişkin tüm bilgi ve belgeleri içeren tarh dosyası getirtilerek incelenmesi ve elde edilen bilgilere göre davacının sorumluluğunun değerlendirilmesi suretiyle karar verilmesi gerekirken, belirtilen hususlar incelenmeden verilen kararda hukuka uyarlık görülmemiştir.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kabulü ile ... Vergi Mahkemesi'nin ... gün ve ... sayılı kararının bozulmasına, 17.12.2002 gününde oybirliğiyle karar verildi.
danx