Mesajı Okuyun
Old 26-07-2007, 12:47   #37
Av.Nur

 
Varsayılan


Merhaba,
Gerçekten de bize danışmazlarsa emin olamayacakları konulardaki, danışma ücretinden dahi kaçınan ve danışmayı hafife alan insanlara Avukatlığın "meslek" "iş" olduğunu anlatabilmek gerek. Bu da sanırım hep birlikte bir kararlılıkla, danışma ve vekaletle görülen her işimizde gereken gerçek ücreti işin başında insanlara açıklamaktan geçiyor.
Bu benim işim ve mesleğim, bana danıştığınız yahut getirdiğiniz işi bu koşullarla kabul edebilirim denebilmeli.
Alıntı:
Yazan Av.AE
Türk insanı maalesef "bilgiye ücret ödemeyi" nedense (!) içine sindiremiyor. Yani para kazanmayı hak etmeniz için illa sırtınızda yük falan taşımanız gerekiyor. Aksi halde o parayı haketmeyeceğinizi düşünüyor. Bana da asansör dahil heryerde soru sorarlar her meslektaşım gibi. Ancak ben hakikaten kestirip atar ve cevaplamam. Bu yüzden de zaten herkes arkamdan pek iyi konuşmaz. Halbuki bu, bilgi saklamam ve/veya kendi değerimi arttırmak için yaptığım bir davranış değil bilakis hakkımda ne düşündükleri umurumda değil; sadece insanların zihninde "bilginin çok değerli" olduğu zihniyetini kendimce oturtmaya çalışmak... Ne kadar başarılı oluyorsunuz diye soranlara da ; "onu bilmiyorum; ancak inandığım şeyi yaptığım için de müsterihim" diyorum.
Bu yöntemi de acı tecrübelerle elde ettim pek tabii. Şuan şirket hukuk müşaviriyim ancak mesleğin ilk yıllarında her meslektaşım gibi bir hukuk bürosunda çalışırken müvekkilden danışmanlık ücretini talep ettiğimde adam yüzüme baka baka " avukat hanım iki çift laf ettik " demişti. Ben de " git kahvede et o iki çift lafı. o iki çift lafı edebilmek için kaç sene eğitim alıyoruz biz" demiştim. Şimdi ise hiç polemiğe bile girmiyorum kimseyle. Hangi birine laf yetiştirip savunabilirsin ki bilginin değerli olduğunu. Ancak duruşunuzla ispat edebilirsiniz bilginin yüceliğini ve de değerliliğini...