Mesajı Okuyun
Old 26-01-2007, 19:02   #4
YALÇIN ÖNDER

 
Varsayılan

Dairesi Karar Yılı Karar No Esas Yılı Esas No Karar Tarihi
YEDİNCİ DAİRE 2005 2568 2005 562 26/10/2005

KARAR METNİ
GÜMRÜK VERGİSİ (İTHALDE ALINAN VERGİLERİ KAPSAR) UYUŞMAZLIĞI BULUNMAYAN (VERGİSİ OLSA BİLE UYUŞMAZLIK KONUSU YAPILMAYAN) İTHALATLARA AİT KAYNAK KULLANIMINI DESTEKLEME FONU PAYINA İLİŞKİN UYUŞMAZLIKLARIN ÇÖZÜMÜNÜN, İDARE MAHKEMELERİNİN GÖREVİNE GİRDİĞİ HK.<
Temyiz İsteminde Bulunan: Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığı adına
Ankara TIR Gümrük Müdürlüğü - ANKARA
Karşı Taraf : ? Damızlık Tavukçuluk Sanayi ve Ticaret
Anonim Şirketi
Vekili : Av. ?
İstemin Özeti : Davacı Şirket adına tescilli 31.10.2003 gün ve 14440 sayılı serbest dolaşıma giriş beyannamesi muhteviyatı eşyanın bedelinin ödeme şeklinin mal mukabili olması nedeniyle, mal bedeli üzerinden %3 oranında kaynak kullanımı destekleme fonu payı tahsil edilmesine ilişkin işlemi iptal eden Ankara Birinci Vergi Mahkemesinin 15.12.2004 gün ve E:2004/1132; K:2004/1055 sayılı kararının; dilekçede yazılı nedenlerle bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : İstemin reddi gerektiği savunulmuştur.
Tetkik Hakimi Abidin İLDEŞ'in Düşüncesi: Dosyanın incelenmesinden; dava konusu kaynak kullanımı destekleme fonunun vergi ile bağlantısının bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu haliyle, uyuşmazlığının görüm ve çözümü idare mahkemesinin görevine girdiğinden, davaya vergi mahkemesince bakılmış olmasında isabet görülmemiştir.
Bu nedenle, temyiz isteminin kabulüyle, mahkeme kararının görev yönünden bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı H. Hüseyin TOK'un Düşüncesi: İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49'uncu maddesinin 1'inci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Dosyanın incelenmesinden; davacı Şirketçe gerçekleştirilen ithalatın ödeme şekli nedeniyle, mal bedeli üzerinden %3 oranında kaynak kullanımını destekleme fonu payı tahsil edilmesine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan davada; Ankara Üçüncü İdare Mahkemesi ile Ankara Birinci Vergi Mahkemesi arasında çıkan görev uyuşmazlığının giderilmesine ilişkin Ankara Bölge İdare Mahkemesinin 27.10.2004 gün ve E:2004/3140; K:2004/3488 sayılı kararı ile uyuşmazlığın vergi mahkemesince çözümlenmesi gerektiğine karar verilerek, dosyanın Ankara Birinci Vergi Mahkemesine gönderilmesi üzerine, vergi mahkemesince davanın esasının incelendiği görülmüştür.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 43'üncü maddesinin 1'inci fıkrasının (b) bendine göre, davaya bakacak idari yargı yerini belirleyen ve aynı maddenin 3'üncü bendine göre de kesin olan bölge idare mahkemesi kararı, davanın bulunduğu o safhadaki kesinliği ifade eder. Bu kesinliğin amacı, davanın başlangıcında, mahkemelerin görevsizlik ve yetkisizlik kararları nedeniyle davanın esastan incelenmesinde olabilecek gecikmeyi önlemektir. Yoksa bu kesinlik, temyiz merciinin idari yargı içindeki görev ve yetki sorununu temyiz incelemesi safhasında ele almasını engelleyen nitelikte bir hüküm olarak yorumlanamaz. Çünkü, aynı Kanunun 49'uncu maddesinin 1'inci fıkrasının (a) bendinde, "görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması" hali, ilk sırada incelenecek temyiz sebebi olarak sayılmaktadır.
Bu itibarla, olayda, Ankara Üçüncü İdare Mahkemesi ile Ankara Birinci Vergi Mahkemesi arasında çıkan görev uyuşmazlığı üzerine, uyuşmazlığın vergi mahkemesince çözümlenmesi gerektiği yolundaki Ankara Bölge İdare Mahkemesi kararının varlığı, temyiz incelemesi yapılan işbu dosyada, vergi mahkemesi kararının, görev dışında bir işe bakılıp bakılmadığı yönünden de incelenmesine engel bir durum olarak görülmemiştir.
2576 sayılı Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluşu ve Görevleri Hakkında Kanunun 3410 sayılı Kanunun 2'nci maddesiyle değişik 6'ncı maddesinde, "Vergi mahkemeleri;
a) Genel bütçeye, il özel idareleri, belediye ve köylere ait vergi, resim ve harçlar ile benzeri mali yükümler ve bunların zam ve cezaları ile tarifelere ilişkin davaları,
b) (a) bendindeki konularda 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun uygulanmasına ilişkin davaları,
c) Diğer kanunlarla verilen işleri, çözümler." hükmü yer almış; 5'inci maddesinde de, vergi mahkemelerinin görevine giren davalarla ilk derecede Danıştayda çözümlenecek olanlar dışında, maddede belirtilen davaların idare mahkemelerince karara bağlanacağı hüküm altına alınmıştır.
Öte yandan; ithalatta alınan toplu konut fonu payının tahakkukundan doğan uyuşmazlıkların, idare ve vergi mahkemelerinden hangisinin görevine girdiği konusunda Danıştay Yedinci ve Onuncu Daireleri arasında doğan içtihat aykırılığı; 6.10.2003 gün ve 25251 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 22.5.2003 gün ve E:2003/1; K:2003/1 sayılı Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulu Kararı ile; matrah ve oranları farklı olmakla birlikte eşyanın tabi olacağı gümrük pozisyonunun değişmesinin vergi ve fonu etkileyecek olması sebebiyle, toplu konut fonu ile ilgili davanın, gümrük vergisi ile ilgili uyuşmazlığın sonucunda ortaya çıkan hukuki duruma bağlılığı ve aralarında bir yönden sebep-sonuç ilişkisi bulunması karşısında; bu iki uyuşmazlığın, gerek usul ekonomisi ve gerekse davaların farklı mahkemelerde görülmesinin uygulamada çıkaracağı sakıncalar nedeniyle 2576 sayılı Kanunun 6'ncı maddesi uyarınca vergi mahkemesince çözümlenmesi gerektiği gerekçesiyle Danıştay Onuncu Dairesinin kararı doğrultusunda birleştirilerek giderilmiş bulunmaktadır.
2575 sayılı Danıştay Kanununun 40'ıncı maddesinin 4'üncü fıkrasında da, Danıştay daireleri ile kurullarının, idari mahkemelerin ve idarenin, sözü edilen kararlara uymak zorunda oldukları hükmü yer almıştır. Her ne kadar, olayda, bozulması istenilen vergi mahkemesi kararıyla sonuçlandırılan davaya konu uyuşmazlık, toplu konut fonu payı tahakkukundan değil, kaynak kullanımını destekleme fonu payı tahakkukundan kaynaklanmış ise de; yukarıda açıklanan Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulu Kararında konulan ilke, bu fon payı için de geçerlidir.
İncelendiğinde görüleceği üzere; İçtihatları Birleştirme Kurulu kararında, fon paylarının vergi ya da vergi benzeri mali yüküm olduğu ve bu nedenle vergi mahkemelerince çözümlenmesi gerektiği değil, salt usul ekonomisi ve birbirlerine bağlılık ve etkileşim içerisinde oldukları açıklanan gümrük vergisi ve fon payı uyuşmazlıklarının farklı mahkemelerde görülmelerinin uygulamada yaratacağı sakıncalar nedeniyle vergi mahkemelerince çözümlenmesinin gerekli olduğu vurgulanmıştır. Kararda, söz konusu gerekliliğin ölçütü olarak da, matrah ve oranları farklı olan gümrük vergisi ve fon payının gümrük pozisyonundaki değişiklikten ve fon payı uyuşmazlığının çözümünün gümrük vergi uyuşmazlığıyla ilgili davanın sonucunda ortaya çıkacak hukuki durumdan etkilenecek olması gösterilmiştir.
Buna göre; vergi ve benzeri mali yüküm olmaması sebebiyle, 2576 sayılı Kanunun 6'ncı maddesi uyarınca doğrudan vergi mahkemesinin görevine girmeyen fon payı uyuşmazlıklarının vergi mahkemesince çözümlenebilmesi; öncelikle, bir gümrük vergisi tahakkukunun bulunmasına; ikinci olarak, bu vergi tahakkukunun süresinde ve usulüne uygun biçimde idari davaya konu edilmiş olmasına; son olarak da, fon payı uyuşmazlığının gümrük vergisi ile ilgili davanın sonucunda ortaya çıkacak hukuki durumdan etkilenecek olmasına bağlıdır. Bu koşullardan herhangi birinin bulunmaması durumunda ise, fon payı uyuşmazlığından doğan davanın, Anayasanın 37'nci maddesinde güvence altına alınan "kanuni hakim ilkesi" uyarınca, genel görevli idare mahkemesince çözümlenmesi gereklidir.
Uyuşmazlıkta; davacı tarafından gerçekleştirilen mal mukabili ithalatın kaynak kullanımını destekleme fonuna tabi bulunduğundan bahisle, ithalat bedelinin %3'ü oranında fon payı tahakkuk ettirildiği; ithalat bedeli (eşya kıymeti) hususunda herhangi bir ihtilaf söz konusu olmadığı ve gümrük vergisi ile ilgili bir ek tahakkuk yapılmadığı anlaşılmıştır.
Bu durum karşısında; uyuşmazlığın çözümü, gerçekleştirilen ithalatın, kaynak kullanımını destekleme fonuna tabi olmasını gerektiren bir ithalat olup olmadığının tespitine bağlı bulunduğundan, fon payına ilişkin işbu davaya, vergi mahkemesince bakılmasında isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenle, temyiz isteminin kabulü ile temyize konu mahkeme kararının bozulmasına; bozma kararı üzerine Mahkemece yeniden verilecek kararla birlikte yargılama giderleri de hüküm altına alınacağından, bu hususta ayrıca hüküm tesisine gerek bulunmadığına, 26.10.2005 gününde oybirliği ile karar verildi.
(DAN-DER; SAYI: 112)
BŞ/ÖEK