Mesajı Okuyun
Old 28-05-2020, 17:35   #4
Av. Fırat BİLBAY

 
Varsayılan

Elinizdeki, uygulamada çok sık karşılaşılan bir durum olmayıp hakkında rahatlıkla içtihat bulunabilecek bir mesele değildir. Ancak yasa, yasanın ilkesel ve mantıki yorumu tereddüde mahal vermemektedir.

Malikin açtığı davada araca ilişkin bir bedel talebi vardır. Şimdi aracın karşı tarafın tam kusuruyla tamir olunamayacak ölüçüde hasarlandığını ve karşı taraf mali mesuliyet sigortasının poliçe limiti dahilinde aracın bedelini ödediğini düşünelim. Bu durumda ne olur? Malik, el konulan taşınırı paraya tahvil etmiş ve el koyma kararını hükümsüz bırakmış olur. Zaten açtığı davada malikin istediği de budur, yani el koyma kararını by-pass etmek, devre dışı bırakmaktır. Öyleyse, hakim hakkın suiistimalini hedefleyen bu davaya cevaz verecek değildir.

Yapılacak iş, el koyma şerhinden sonra oluşan fiilden kaynaklanan bu davayı el koyma kararı veren makama ihbar etmek, CMK 128/1-d uyarınca bu davadan doğacak hak ve menfaate de elkonmasını (Gerçek veya tüzel kişiler nezdindeki her türlü hak ve alacaklar) ve CMK 128/10 uyarınca sürecin yönetilmesi için kayyım atanmasını istemektir.


Başta da belirtildiği gibi, burada kayyım atanan şey otomobilin kendisi değildir. Bu davadan doğacak gerçek veya tüzel kişiler nezdinde bir hak ve alacak olduğuna, yasa gereği hak ve alacaklara el konması mümkün olduğuna, üstelik el konulacak hak, daha önce aynı nedenle el konmuş olan bir taşınırdan doğduğuna göre işletilecek yolun bu olduğuna kuşku yoktur.