Mesajı Okuyun
Old 02-09-2008, 21:49   #10
Nermet

 
Varsayılan

Değerli arkadaşlar, sorunlarımız taban tabana aynı...
Dostoyevski'in Ezilenleri, Victor Hugo'nun Sefilleri oturur ağlar halimize.

Önce bu sorunları tespit etmeli; ancak bizim yeni düzenlemelerden yararlanacağımızı da beklememeliyiz. Hukukçu, altürist ruhla hareket eden toplumu, yaşamı çekip çeviren kurallar yapan, değerli arkadaşım Tolgahan Sürgün'ün dediği gibi: hayata şanslı gelen şanssızlardandır.

Staj dönemindeki yaşanan talihsizliklerin en aza indirgenmesi, hukukçu ideallerimizin 'kara düzene' mağlup olmaması, hukuk sistemimizin daha sağlıklı işlemesi için şart.

İcra müdürleriyle, kalemlerle olan tartışmalar, meslektaş(!)larımızın ayak işleri, bir takipçiye muhtaç kalmak bizim suçumuzsa ben sadece Baki Kuru'nun (biraz iddialı olacak ama durum bu kadar basit) kitabında 'tevzi' kelimesinin gösterilmesini istiyorum. Gerçi her şey kitap değildir ama bu böyle...

Hukuk eğitiminde, pratikliğe yönelik hiçbir ciddi girişim yoktur; mezuniyetten sonraki stajdan başka. Bu dönem de azami derecede acemicedir. Bir yıl içinde bir insan bu kadar mı ideallerinden uzaklaşır. Meslekten soğur. Kendine güveni kırılır.

Stajımın ilk haftalarında 3 yıllık bir avukatın kamulaştırma hakkında ne biliyorsun sorusuna şöyle cevap verdiğine şahit oldum: Hiç birşey, biz sadece kıymetli evrakalara bakıyoruz. Bu meslektaşımızda başka bir avukatın yanında çalışıyor. Nasıl devam edecek böyle hiçbir dava dosyasında adınız bile yok diyorum ekliyor gülümseyerek: bende idealisttim ama öyle olmuyor işte.

Birde şunu düşünüyorum: Staj yapmazsak ruhsat alamıyoruz. Ruhsat almak için prosedürler, beklemeler, masraflar, imzalar ardı arkası kesilmiyor. Bir avukat, muvafakat edip yanına almasa ortada kalacağız. Askı süreleri zaten amacından uzak. Sadece bekliyoruz.

Eğitim sistemide hazır durumda bir hukukçu yetiştirmiyor. Birilerinin deyim yerindeyse 'yakması' sisteme dahil etmesi gerekiyor bu 'mum'u.

Bunun için "staj" araç olarak seçilmiş. Ancak o kıvılcım bu dönemde öyle bir parlıyorki ya o hukukçu yakılıyor ya da o 'kara düzen' için bir mum daha söndürülüyor.

Sakalımız da yok, nüfuzumuz da ki kanun yapalım yaptıralım ya da sözümüz geçsin.

Hak verilmez alınır diyen arkadaşı kutluyorum!

Ama nasıl?

İşte bunu konuşalım? Baroları bu durumda nasıl harekete geçirebiliriz? Biz neler yapabiliriz bunları araştıralım. Görüşmek üzere