Mesajı Okuyun
Old 11-11-2007, 23:30   #6
Envanter

 
Varsayılan

24.07.2005


Sabah gazetesinden Betül Kotan’ın TDK Başkanı Şükrü Halûk Akalın
İle Yaptığı Söyleşinin Tam Metni.

- Sayın Akalın, Türkçe yabancı kelimelerin istilasına mı uğruyor?

- Dilde yabancılaşma ve yozlaşma yaşanıyor ama bu yeni bir durum değil. Geçmişte de aynı sıkıntılar vardı. Dilde etkilenme her dönem ve her dil için söz konusu olmaktadır. Örneğin, Türkler Budizme ilgi duydukları zaman dilde de bunun etkisi görülmüştür. Aynı şekilde İslam dinine girildiğinde Arapça, Farsça kelimeler dilimize girmeye başlamıştır. Osmanlı döneminde Batı'ya açılımlarla birlikte Fransızca kelimeler Türkçede yer edinmiştir. II. Dünya Savaşı’ndan sonra da İngilizce kelimeler etkisini göstermiştir. Belirli diller belirli zamanlarda çekim merkezi hâline geliyor.



- Türkçenin çekim merkezi hâline geldiği dönemler oldu mu?

- Tarih içinde Türkçenin egemen olduğu dönemleri ve etkilediği dilleri de görmek mümkün. Dillerin birbirini etkilemesi, o dili konuşan toplumun uygarlıkta, bilimde ileri gitmesiyle mümkün oluyor. Eski Türklerin bilimde, uygarlıkta ileri gitmeleriyle Türkçenin pek çok dili etkilediğini biliyoruz. Osmanlı İmparatorluğu’nun dünyada etkisinin yüksek olduğu zamanlarda bazı tahılların, giyecek ve yiyeceklerin Türkçe adları çeşitli dillere girmiş ve kullanılmıştır. Kurul üyemiz Prof. Dr. Günay Karaağaç'ın Kurumumuz için yaptığı araştırmaya göre, Türkçenin 12 bin civarında bir söz dağarcığı diğer dillere geçmiştir. Yoğurt, köşk gibi sözlerimiz pek çok dilde kullanılmakta. Her dildeki sözlerimizi tek tek sayarsak 35-45 bin civarında başka dillerde kullanılan sözcüğümüzün olduğunu görürüz.



- Yaşayan bir varlık olan dillerin ölmesi de söz konusu mu?

- Bazı diller diğer dillerin etkisinde daha fazla kalır. İnsanlar kendi dillerinden uzaklaşıp başka bir dille konuşmaya başlarsa bırakılan dil ölüme terk edilmiş olur. Kendi dilinin söz varlığını bırakıp bir başka dilin sözlerini kullanan insanların dilleri ölür. Yabancı sözcükleri kullanan insanlar, yabancı ünlemleri, sıfatları, zarfları, fiilleri kullanır. Cümleleri kullanır. Öğretim hayatında da yabancı dili kullanan insanlar en sonunda da kendi dilini bir tarafa bırakıp tamamen yabancı bir dili kullanırsa o toplumun dili kaybolur. Tarih, bu şekilde ölen pek çok dile tanık olmuştur.



- Ana dilinin hor görüldüğünü düşünüyor musunuz?

- Bazıları farklı görünmek, yabancı dil bildiğini herkese kanıtlamak için bir kelimenin yabancı karşılığını kullanmayı tercih ederler. Yabancılaşma ve yozlaşma denen olgu işte bu durumda ortaya çıkar. Bu durum kendi kültüründen, dilinden uzaklaşma, kendi değerlerini hor görme anlayışıdır.



- Yabancı kelimeler dile nasıl giriyor?

- Bir dile giren yabancı sözcükler dil biliminde ikiye ayrılır. İlki bilgi alıntısıdır. Yeni bir ürün çıkmışsa ve buna dilinizde karşılık bulamıyorsanız, yabancı kökenli karşılığını kullanırsınız. Saat, elektrik, telgraf, televizyon, radyo Türkçeye böyle girmiştir. Türkçede binlerce kök ve bu köklere uygun 300’e yakın ek var. Yani yeni kavramlar için isim türetmek için malzeme yeterli. Bu dil “buzdolabı”nı, “yazılım”ı, “bilgisayar”ı, “artı”yı, “eksi”yi böyle türetmiştir. Örneğin uçak icat edildiğinde önce “tayyare” kullanılmıştır. Ancak Cumhuriyet’ten sonra buna “uçkan” denmiştir. “Uçak” ise havaalanı için türetilen isimdir. Fakat “uçkan” tutmamış ve halk “uçak” sözünü kullanmayı daha uygun bulmuştur.



- Türkçede karşılığı olsa da yabancı kelime kullanımına nasıl bakıyorsunuz?

- Kurum olarak bizim asıl üzerinde durduğumuz ‘özenti alıntıları’dır. Örneğin “direkt” sözü... Bu sözün Türkçede on bir karşılığı olduğu hâlde “direkt” kullanılıyor. “Trend” sözü de aynı şekilde... Türkçede elli altı karşılığı var “eğilim, yönelim, gelişim” gibi. Ama bazı insanlar yabancı kaynaklı sözcüğü kullanmayı tercih ediyor. “Dönüşüm, kabuk değiştirme” sözcüklerini kullanmak varken ‘transformasyon’ denildiği gibi. “Konsept”i kullanıyorlar ama ona karşılık gelecek Türkçe “kavram, anlayış” sözleri var. “Uzlaşma, oydaşma, anlaşma, uyuşma” gibi karşılıklar yerine “konsensüs” deniyor. İşte bu özenti alıntıları Türkçeyi zor durumda bırakıyor. Ama bu olayı geçmişte de yaşamıştık: Güneş varken “şems”, “hurşid”, “afitab”; ay yerine de “mah”, “kamer” sözlerini de kullanmıştık bir zamanlar.



- Dilimizi yeterince biliyor muyuz?

- Bütün bu sorunların kaynağında dilimizi yeterince bilmemek yatıyor. İnsanımız söz varlığımızdan haberdar değil. Oysa yalnızca yazı dilimizin 104 binin üzerinde söz varlığı bulunuyor. Çok zengin bir bilim ve sanat terimleri varlığımız söz konusu. Ama bu kelimelerin çok azını kullanıyoruz. Dükkânlara yabancı isimler veriyoruz. Kitle iletişim araçlarında sınırlı bir söz varlığı kullanılıyor. Yaptığımız bir araştırmaya göre kitle iletişim araçlarında bin civarında sözcük kullanılıyor. Bu bin sözcüğün yüzde 49'unu ise ilk yüz sözcük oluşturuyor. Bu gerçekten üzücü bir durum.



- Ailede Türkçeyi doğru öğreniyor muyuz?

- Ailelerimizde sözlük kullanımı yaygın değil. İnsanlar anlamını bilmedikleri sözcükler için sözlüğe bakmak yerine sözcüklere olmadık anlamlar yüklüyorlar. Ondan sonra da ‘Türkçe lastik gibi nereye çekersen oraya gider’ diyorlar. Hâlbuki böyle değil. Yakın anlamlı birçok sözcüğümüz var ve hepsi bir başka ayrıntı için kullanılır. Öyle atasözlerimiz var ki saatlerce konuşmanız gereken bir konuyu üç kelimeyle anlatırsınız, ama kullanmıyoruz. Elbette bu durum başka diller için de geçerli fakat bizde durum biraz daha kötü.



- Peki dili nasıl geliştirebiliriz?

- Okuryazar oranımız yüksek ama okuma alışkanlığı az olan bir toplumuz. Dil becerisi ve dil yetkinliği okudukça, düşündükçe, yazdıkça, tartıştıkça gelişir. Ülkemizde görsel kültür egemen oldu. Bu ortamlarda da sınırlı sayıda söz varlığı kullanılıyor. Medyayı suçlu ilan etmek en kolay yol. Geçmişte bu yapıldı. Aslında televizyon, radyo ve İnternet dilin geliştirilmesi için en uygun ortamlardır. Bu ortamlarda Türkçenin bütün zenginliğini ortaya koymak bir amaç olmalı. Türk Dil Kurumu olarak son yıllarda kitle iletişim araçlarıyla iş birliği içerisinde çalışmaya başladık. Bu iş birliğini daha da geliştirmek istiyoruz ve kapımızı herkese açıyoruz.



- Siz dilimizi geliştirmek için neler yapıyorsunuz?

- Türkçenin bütün söz varlığını bir veri tabanında toplamaya başladık. Tamamladığımız Güncel Türkçe Sözlük, Kişi Adları Sözlüğü, Terimler Sözlüğü, İmla Kılavuzu gibi yazılımları ağ ortamında ücretsiz olarak herkesin kullanımına sunduk. Bölge ağızlarımızın sözlüğü olan on iki ciltlik Derleme Sözlüğü'müzü ağ ortamında kullanılır hâle getirmeye çalışıyoruz. Bütün söz varlığı tek bir yazılımda ve tek bir sözlükte toplanacak. Kelimelerin yakın anlamlarına özellikle yer vereceğiz.



- Yakın anlamlı kelimeleri kullanıyor muyuz?

- "Gelmek" herkesin kullandığı bir sözümüzdür. Ama bunun yerine kullanılabilecek belki ayrıntılara daha fazla uyabilecek pek çok sözümüz var. Örneğin “erişmek”, “ulaşmak”, “varmak”, “kavuşmak”, “yetişmek” gibi… Bunları kullanmak yerine hep "gelmek"’ derseniz olmaz. Diğerlerinin kullanım sıklığını azaltmış ve bir dönem sonra da yok etmiş olursunuz. "Gelmek" anlamında bölgesel ağızlarda 300'e yakın sözcük var. Bunlar dilimizin zenginlikleri. Her sözcüğün eş, yakın ve uzak anlamını İnternet'te hazırlayacağımız büyük sözlüğümüzde herkese sunacağız. Böylece ‘dilimin ucundaydı’ diyebileceğimiz durum ortadan kalkacak.



- İnternet’ten ne tür hizmet veriyorsunuz?

- Ağ ortamında pek çok hizmetimiz var. Bize e-posta adresini bildiren herkese her gün iki sözcüğü anlamı, türü, kökeni, içinde geçtiği örnek cümle ile birlikte gönderiyoruz. Örneğin cemrenin düştüğü gün "cemre" sözü ile ilgili bilgileri gönderiyoruz. Ne anlama gelir, ne zaman türetilmiştir, hikâyesi nedir, kökeni nedir, bilgi veriyoruz. 25 bine yakın üyemiz bu hizmetten yararlanıyor. Yararlananlar arasında öğrenciler, yazarlar, sanatçılar, ünlüler de var. Millî Eğitim Bakanlığı ile birlikte bir çalışma başlatıyoruz. 100 Temel Eser için bir sözlük hazırlayacağız. Öğrenci okuduğu kelimenin anlamına bu sözlükten bakabilecek.



- Yeni nesil diline sahip çıkıyor mu?

- Gençlerimiz arasında dilin kullanımı açısından sorun yaşayanlar çoğunlukta. Test usulü sınav sistemi yüzünden okumayan, duygularını ve düşüncelerini tam olarak ifade edemeyen bir gençlik yetişiyor. Dilekçe yazmayı bile beceremeyen, az kelime ile konuşan, kendisini doğru dürüst ifade etmekte zorlanan bir kuşak... Söz varlıkları sınırlı. İlgi alanlarına yönelik olarak izledikleri programlarda ise dilin yozlaşmasına ve yabancılaştırılmasına tanık oluyorlar. Örneğin bir televizyon dizisinde başrol oyuncusu kötü Türkçe ile konuşuyor. Oysa Türkiye’de gündelik hayatta güzel Türkçe ile konuşanlar da var. Dizinin başkarakterinin güzel Türkçe konuşması sağlanabilir. Ancak, bu tür olumsuzluklar bir tepki doğurdu. Genç kuşaklar artık hızla Türkçeye sahip çıkmaya başladı. Gençler Türkçe gönüllüsü toplulukları kuruyor. Üniversitelerde Türkçe toplulukları var ve bunlar dil ile ilgili etkinlikler düzenliyorlar. Bizleri de davet ediyorlar. Duyarlılık oluşmaya başladı.



- Hangi yabancı kelimeler Türkçe Sözlük'e girebiliyor?

- Yabancı kökenli bir söz, eğer yazarlar, şairler tarafından eserlerinde kullanılıyorsa, dergilerde yer alıyorsa, halk tarafından benimseniyorsa, bu kullanımlar sözlük ilkelerine göre örnek oluşturuyorsa, bunlar Türkçe Sözlük'e alınıyor. Hiçbir dilin sözlüğü sadece kendi sözcüklerinden oluşmaz. "Okeylemek" sözü halk tarafından benimsenmiş, artık bir meslek dili olarak da kullanılmaya başlanmış. Havacılıkta biletler okeyleniyor mesela... Yine de şöyle bir uygulamamız var bu tür sözler için: Sözlükte "okeylemek" diye aradığınızda karşılığında bakınız "onaylamak" diye yazıyor. Anlamını madde başı olarak "onaylamak" sözünde veriyoruz. Böylece yabancı bir söz yerine Türkçesini yaygınlaştırmaya çalışıyoruz. Buna karşılık yabancı kaynaklı sözler benimsense bile dilde bazen sıkıntı yaratıyor. Yabancı kaynaklı bir söze Türkçe ek getirmeye çalıştığınızda sorun başlıyor. Örneğin "mortgage" deniyor ama ek aldığında "mortgagenin" yazılmıyor da "mortgage'ın" biçimi kullanılıyor. Tamamen İngilizcedeki yazılış ve söyleniş dikkate alınıyor. "Server'da", "hacker'lar" sözlerinde de aynı sıkıntılar var. Burada TDK'nin tutumu açık. "Mortgage satışı" yerine "tutulu satış", "server" yerine "sunucu" dersek hiçbir sorun kalmıyor.



- "Metroseksüel" yerine "bakımlı erkek" mi öneriyorsunuz?

- Yabancı kaynaklı sözlere Güncel Türkçe Sözlük Çalışma Grubu tarafından Türkçe karşılıklar bulunmaktadır. Örneğin son yıllarda kullanıma giren "metroseksüel" için "bakımlı erkek" kavramını önerdik. Anlamı ise "bakımına olağanüstü özen gösteren erkek" demek. Geçen gün baktım ‘Bakımlı Erkeğin El Kitabı’ diye bir kitap bile çıkmış. Demek ki kullanınca oluyor. "Derogasyon" sözü var. "Ayrıklık, istisna" anlamına geliyor. Dışişleri Bakanlığına sorduk, "ayrıklık" daha uygun dediler. "Mortgage sistemi" için ise halk ağzındaki "tutu"dan yola çıkarak "tutulu satış" karşılığını seçtik.



- Başka bulduğunuz kelime var mı?

- 2015’te ilk Türk uzay adamını uzaya göndereceğimiz basında yer aldı. Başka dillerde “astronot”, “kozmonot”, “taygonot” gibi sözler kullanılıyor. Türk uzay adamı için bunları kullanmaya gerek yok. “Gökmen”in iyi bir karşılık olacağını düşünüyoruz. Hava Kuvvetleri Komutanlığımıza bu önerimizi yazdık. “Gökmen”deki “-men” eki çok eskilerden beri dilimizde kullanılır. En eskileri “Karaman”, “azman” ve “kocaman”... Yakın dönemde de “öğretmen”, “uzman”, “sayman”, “teğmen” gibi yeni sözler türetildi.



- Bilim terimleri nasıl bulunuyor?

- Terim çalışmaları, çeşitli bilim dallarında bilim adamlarından oluşturduğumuz çalışma grupları tarafından yürütülüyor. Terimlere Türkçe karşılık buluyoruz. Su ürünleri, iktisat, tarım, tıp, veterinerlik, eczacılık gibi çeşitli alanlardan akademisyenler çalışıyor. Bilgisayar terimleri çalışmamız tamamlandı. Bu çalışmalar herkesin eleştirisine açık. Mühendislik Dekanları Konseyi ile iş birliği yapıyoruz. Mühendislik dallarında kullanılan terimlere yönelik çalışmalarımız var.



- Sözlük kullanımını nasıl buluyorsunuz? En çok hangi kelimeler soruluyor?

- Ağ sayfamızda hizmet veren Güncel Türkçe Sözlük'ü yılda 6 milyona yakın kişi kullanıyor. Bu sözlüğün 3 yılda 16 milyonun üzerinde ziyaretçisi oldu. Bu çok ciddi bir rakam. Sözlükte en çok aranan kelimeler cinsel içerikli oluyor. Ama teamül, fenomen, ironi, tahsisat gibi pek çok sözün de anlamlarına bakılıyor.



- Kişi Adları Sözlüğü’nüz nasıl doğdu?

- Ben daha ortaokul öğrencisiyken Türk Dil Kurumuna bir yazı yazmış ve adımın anlamını sormuştum. Bir süre sonra Kurumdan bana yanıt gelmişti. Hâlâ o yazıyı saklıyorum. Bu geleneği bugün de sürdürüyoruz. Bize Türkçe ile ilgili her konuda yazan kişilere istedikleri bilgileri gönderiyoruz. Türk Dil Kurumu bu istekleri tek tek yazı yazarak yanıtlıyor. Aileler bebek bekledikleri zaman bizi arıyor ve "Çocuğumuza ne ad verelim?" diye soruyorlardı. Şimdi biz bu hizmeti bilişim ortamına taşıdık. Bu sayfamızda 12 bin civarında Türkçe adımız var. Adların kökenlerini, yakın ve uzak anlamlarını veriyoruz. Çocuğuna "güzel" anlamına gelen bir ad vermek isteyen kişi, bu sözlüğe giriyor, anlamı yazıyor ve bu anlamdaki tüm adları buluyor. En çok ziyaret edilen sözlüklerimizden biri budur.



- Türkçede tartışmalara neden olan şapka işareti kalktı mı?

- Halk arasında ‘şapka işareti’ olarak bilinen düzeltme işareti kullanımdan kesinlikle kaldırılmadı. Kâr, Hakkâri, kâğıt gibi sözcüklerde şapka işareti duruyor ve bu işareti kullanmazsanız büyük sorunlar ortaya çıkıyor. Düzeltme işareti bu tür sözlerde mutlaka kullanılmalıdır.