Mesajı Okuyun
Old 20-05-2011, 16:21   #8
Av.Suna SOYDAŞ

 
Varsayılan

HG 00 <> E: 2001/1-943 <> K: 2001/724 <> T: 17.10.2001

* DAVA İKAMESİ

Bir hakka veya bir şeye sahip olan kişinin tasarruflarında serbestliği ilkesi vardır. Ayrık durumlar hariç, tarafların, dava sırasında dava konusu hak veya şeyi başkalarına devir ve temlik etmelerine yasal engel bulunmamaktadır. Bir davanın açılmasından sonra dava konusunun gerek davacı, gerekse davalı tarafından bir üçüncü kişiye devir ve temlik edilmesi halinde yapılacak usuli işlemleri düzenlemiştir. Buna göre, devralan kişi davalının rızasına lüzum olmadan devreden davacının yerine geçer ve onun hak ve yetkilerini kullanabilir.

(1086 s. HUMK. m. 186)

Taraflar arasındaki "tapu kaydındaki şerhin kaldırılması" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Şişli 4 .Asliye Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 18.4.2000 gün ve 1999/686 E- 2000/396 K.sayılı kararın incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 1.Hukuk Dairesinin 14.12.2000 gün ve 2000/14979-15773 sayılı ilamı ile; (...Dava, tapuda şerhin silinmesi isteğine ilişkindir. Davacı, maliki bulunduğu 65 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydında "6831 sayılı yasanın 2/B maddesi gereğince Orman Sının dışına çıkarılmıştır." şeklinde şerh bulunduğunu ileri sürerek Hazine ve Orman idaresi aleyhine dava açmış, davanın devamı sırasında taşınmazı Emlak Bankasına temlik etmiş, taşınmazı devralan Emlak Bankası da oturumlara gelerek davaya devam ermiştir. Bu durumda davaya devam edilmesi zorunludur. Davalı Hazine vekilinin, davacı Emlak Bankası vekilinin davayı takip edemiyeceği yönündeki yasal olmayan itirazına değer verme olanağı yoktur.

Hal böyle olunca, işin esası hakkında gerekli araştırmanın yapılması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, dava konusu taşınmazın devamı sırasında el değiştirdiğinden davalı vekilinin davaya devam etmeyeceğini bildirdiğinden bahisle davanın reddedilmesi doğru değildir. Anılan husus bu kez yapılan inceleme sonucu anlaşıldığından karar düzeltme isteğinin HUMK.nun 440.maddesi uyarınca kabulüne, Dairenin 26.9.2000 tarih, 2000/8468 Esas, 10877 Karar sayılı ilamının ortadan kaldırılmasına, yerel mahkemece kurulan 18.4.2000 tarih, 1999/686 Esas 2000/396 sayılı hükmünün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

TEMYİZ EDEN: .Davacılar vekili

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulu´nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Davacı maliki buşunduğu taşınmazın tapu kaydında ki şerhin silinmesini istemiş, davanın devamı sırasında taşınmazı Yapı Kredi Bankası A.Ş´ye temlik etmiş, taşınmazı devralan Yapı Kredi A.Ş. vekiii de oturumlara gelerek davaya devam etmiştir.

Mahkeme, "HUMK.nun 186. maddesine göre dava ikame edildikten sonra iki taraftan biri müddeabihi başkasına temlik ederse diğer tarafın tercih hakkının bulunduğu, bu tercih hakkının temlik edene karşı olabileceği, maddenin davacı ve davalı ayırımı yapmadığı, her iki taraf için eşitlik içinde yasa maddesinin uygulanması gerektiği, olayda davalı, devralanla yargılamanın sürdürülmesine izin vermediğinden davacının aktif dava ehliyeti kalmadığı" gerekçesiyle davanın reddine karar vermiş, Özel Daire "Dava konusu taşınmazı dava açılmasından sonra devralan tarafından, açılan iş bu davayı takip etme isteğinin kabul edilip davanın esasına girilmesi gerektiği" gerekçesiyle kararı bozmuş, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

1- Yerel mahkeme ile Özel Daire arasındaki uyuşmazlık, dava konusu şeyin dava açıldıktan sonra davacı tarafından üçüncü kişiye temlik edilmesi halinde taşınmazı devralan üçüncü kişinin dayalının iznini almadan kendiliğinden davacının yerine geçip davayı takip edip edemiyeceği noktasında toplanmaktadır.

Bir hakka veya bir şeye sahip olan kişinin tasarruflarında serbestliği ilkesi vardır. Ayrık durumlar hariç, tarafların, dava sırasında dava konusu hak veya şeyi başkalarına devir ve temlik etmelerine yasal engel bulunmamaktadır. Bu ilkeyi gözeten HUMK.nun 186. maddesi; bir davanın açılmasından sonra dava konusunun gerek davacı, gerekse davalı tarafından bir üçüncü kişiye devir ve temlik edilmesi halinde yapılacak usuli işlemleri düzenlemiştir. Buna göre, devralan kişi davalının rızasına lüzum olmadan devreden davacının yerine geçer ve onun hak ve yetkilerini kullanabilir. Kararlılık kazanmış yargısal uygulamalar da aynı doğrultudadır. Davalının oturum zaptına geçen beyanı bu ilkenin gözetilmesinde sonuca etkili olmaz (Hukuk Genel Kurulunun 25.4.1984 gün, 82/267 E, 84/474 K, HGK. 1.6.1984 gün, 82/189 E, 84/645 K. sayılı kararlan).

Bu nedenle mahkemece, Hukuk Genel Kurulu´nca da benimsenen ve yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda işin esasına girilerek inceleme yapılması ve soncuna göre karar verilmesi gereğine değinen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

2- Her ne kadar Özel Daire´nin bozma kararında taşınmazı devralan "Emlak Bankası" olarak belirtilmiş ise de bu husus maddi hataya dayanmakta olup, bozma kararında ki "Emlak Bankası" ibareleri silinerek "Yapı Kredi Bankası A.Ş" olarak düzeltilmesi gerekmiştir.

SONUÇ : Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda ve Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 17.10.2001 gününde oybirliği ile karar verildi.