Mesajı Okuyun
Old 02-12-2006, 20:10   #6
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan aequitas
Sayın Suat Bey ve diğer hukukçu arakadaşlarım,
öncelikle yeni forum yöneticilerini tebrik ediyorum.
dün konuyu açmıştım ancak hala özellikle aradığım konuyu bulamadım: mal beyanında bulunmama davası açabilmek için tebligatın bizzat borçluya ya da aynı çatı altındaki şahıslara yapılması şart mıdır; yoksa mesela usulüne uygun şekilde muhtara yapılan tebligat neticesinde de bu şekilde bir şikayet, bir talep hakkı doğar mı?
Lütfen yardım edin, inanın çok aradım ama B-U-L-A-M-I-Y-O-R-U-M

Usulüne uygun şekilde muhtara yapılan tebligat şikayet hakkı için yeterlidir. Buradaki usul Tebligat Kanunu 21 ve Tebligat Tüzüğü'nün 28 inci maddesindeki usuldür. Tebligat Kanunun ilgili maddesini alıntıladım:

Alıntı:
TEBLİG İMKANSIZLIĞI VE TEBELLÜĞDEN İMTİNA

MADDE 21 - (Değişik: 3220 - 6.6.1985) Kendisine tebligat yapılacak kimse veya yukarıdaki maddeler mucibince tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden imtina ederse, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut (Değişik ibare: 4829 - 19.3.2003 / m.5) "zabıta amir veya memurlarına" imza mukabilinde teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, adreste bulunmama halinde tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirilir. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır.

(Ek fıkra: 4829 - 19.3.2003 / m.5) Muhtar, ihtiyar heyeti azaları, zabıta amir ve memurları yukarıdaki fıkra uyarınca kendilerine teslim edilen evrakı kabule mecburdurlar.

Tebligat Tüzüğünün 28 inci maddesini de alıntıladım:

Alıntı:
TEBLİĞ İMKANSIZLIĞI :

MADDE 28 - (Değişik 1. fıkra: 87/12170 - 5.10.1987) Muhatap veya muhatap adına tebliğ yapılabilecek olanlardan hiç biri gösterilen adreste bulunmazsa, tebliğ memurunun, adreste bulunmama sebebini bilmesi muhtemel komşu, yönetici, kapıcı, muhtar, ihtiyar kurulu veya meclis üyeleri, zabıta amir ve memurlarından tahkik ederek beyanlarını tebliğ tutanağına yazıp altını imzalatması, imzadan çekinmeleri halinde de bu durumu yazarak imzalaması gerekir.

(Değişik 2. fıkra: 87/12170 - 5.10.1987) Muhatap ölmüşse veya gösterilen adresten devamlı olarak ayrılmış ve yeni adresi de tebliğ memurunca tespit edilmemişse, tebliğ evrakı, çıkaran mercie geri gönderilir. Yeni adres, tebliğ memuru tarafından tespit edilmiş ise, bu adres tebliğ mazbatasındaki mahsus yerine ve tebliğ evrakındaki adresin bulunduğu tarafa yazılır.

Bu halde ;

A) Yeni adres, tebliğ memurunun tevzi bölgesi dahilinde bulunduğu takdirde tebligat o adrese yapılır.

B) Yeni adres, aynı PTT merkezinin diğer bir tevzi bölgesinde veya başka bir PTT merkezinin mıntıkası içinde bulunrsa, tebliğ evrakı, yeni adreste tebliğinin temini için, tebliğ memuru tarafından bağlı olduğu merkeze iade olunur.

Tebligat evrakında yazılı tarihe kadar 12'nci maddede gösterilen müddetlerden daha az bir zaman kalmış veya yeni adres yabancı bir memlekete ait ise, PTT merkezi, tebliğ evrakını, tebligatı çıkaran mercie geri gönderir. Muhatap ve onun yerine tebligat yapılacak kimseler, o adreste bulundukları halde tebliğin yapılacağı sırada orada mevcut değillerse, 30'uncu maddeye göre muamele yapılır.


Borçluya yapılan tebligat titizlikle yapılmadığı için, geçerli olmamaktadır. "Muhtara yapılan tebligat nedeniyle ceza verilmiyor." şeklindeki yanlış bilgi de bundan kaynaklanmaktadır. Postacı, muhatabı bulamayınca genellikle "tevziat saatlerinde bulunmadı, komşusuna soruldu, evrak mahalle muhtarına bırakıldı" şeklinde kayıt düştüğünden tebligat usulüne uygun olmamaktadır. Yargıtay da savunma hakkı kısıtlandığı gerekçesiyle mahkumiyet kararlarını bozmaktadır.

Saygılarımla