Mesajı Okuyun
Old 18-07-2011, 15:23   #9
xploide

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Malik Eskişehirli
Sigorta Poliçesinde belirlenen Dain Mürtehin'in muvafakati olmaksızın dava dahi görülemez ( dava şartı )iken, son sayın katılımcının ( yanıltıcı ) değerlendirmeleri doğru olmamıştır.

Peki rehin alacaklısı durumdan haberdar olmaz veya haberdar olsa dahi banka dava açmaz, sigortalı dava açamaz ve kasko şirketi de parayı ödemezse ne olacak? Burada rehin kısmından artan bedel üzerinde hak sahibi olan sigortalının bu hakkını elde etmek maksadı ile dahi dava açamayacağı yorumunu yapabilir miyiz? Dain mürtehin' in muvaffakatini almak adına davanın ihbar olunması gerekmektedir. Kaldı ki dain mürtehin sadece kendi alacağı üzerinde hak sahibi olup aracın artan kısmı üzerinde hakkı da olamaz. Bu bakımdan sadece bu yorumla sigortalının dava açma hakkının kısıtlanması doğru olmayacaktır. Nitekim burada bahsettiğiniz şartın var olup olmadığı ancak davanın açılması ile araştırılabilir. Bu noktada da "dava dahi görülemez" yönündeki beyan (yanıltıcı) yanlış olmuştur. İlgili yargıtay kararı aşağıdadır.

T.C. YARGITAY
17.Hukuk Dairesi
Esas: 2010/6383
Karar: 2010/7368
Karar Tarihi: 27.09.2010

"....TTK.'nun 1269. maddesi uyarınca, malı rehin alan kimse sıfatıyla o mal üzerindeki menfaatini kendi adına sigorta ettirebileceği gibi aynı yasanın 1270. maddesi hükme gereğince, bir başkasının da rehin konusu malı rehin alan hesabına ve onun lehine sigorta ettirmesi mümkündür. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunun 879. maddesi gereğince, sigorta tazminatının öncelikle rehin hakkı sahibine verilmesi veya açık muvafakatinin alınması gerekmektedir.
Somut olayda, dain mürtehin sıfatı bulunan ve menfaati olan dava dışı bankadan, dava açmaya ve tazminatın davacıya ödenmesine muvafakati olup olmadığı konusu araştırılmamıştır.
Bu durumda mahkemece yapılacak iş, dava dışı bankadan, davanın açılmasına ve tazminatın davacıya verilmesine muvafakati olup olmadığı konusu araştırılmalı, muvafakati sağlandığı takdirde yargılamaya devam edilerek davanın sonuçlandırılması, aksi halde davanın aktif husumet ehliyeti yokluğundan reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması isabetli değildir..."