Mesajı Okuyun
Old 26-05-2009, 15:08   #6
AV.SEDAT

 
Varsayılan

İlhan bey, Yarsav nedir? diye sormuşsunuz... Dernek olduğunu siz de bildiğinize göre, sorduğunuz o değil.. Neticede kurucuların da böyle bir endişesi varmış ki adının bir yerinde "D" olduklarını vurgulamak yerine daha muğlak bir "birlik" ifadesi kullanılmış.

Yine sözü geçen oluşumun kurucuları, yaptıkları işin Türk mevzuatına aykırı olduğunun farkında olduklarından, tüzüklerinin en başında "tıpkı darbe anayasalarının başındaki kendisi aklayan önsözler gibi" 14 maddelik bir yasal zemin arayışı ile önce kendilerini, sonra da ilgilenenleri derneklerinin yasal olduğu konusunda ikna etme gereğini duymuşlardır.

Aslında bu sorunun cevabı nettir: Yarsav, mevzuat gereği yasal olan; ama yine mevzuat gereği görevdeki hakim ve savcıların herhangi bir şekilde kurullarında görev alamayacağı (almaması gereken) bir dernektir.

Zira kendi ifadeleri ile varoluşlarına dayanak gösterdikleri uluslararası sözleşmeler -ki bunlar Ay90/son gereği aslında iç hukukta da meridir- kendilerine varolma hakkı tanımış olsa da, hakim ve savcıların yönetimlerinde görev almalarına dair yasak bir anayasa hükmü olarak (140) anılan sözleşmelerle çeliştiğinde, anayasaya aykırılık iddiası olarak önü kapalı ise de, direkt uygulanma imkanı nedeniyle daha özel ve üst norm olarak kalmaktadır.

Sözü edilen oluşumun tüzük önsözünde bunun aksi iddia edilmekte ise de; iddiaların sahiplerinin bizzat o iddiları haklı çıkarma çabasında olmalarının doğal olduğu ve koskova yargıçların "yaptığımız hukuken geçersiz ama biz yaptık, oldu" d(iy)emeyecekleri göz önüne alındığında, gösterilen çabayı anlamak mümkündür. Bu davranış kalıbının sosyoloji ve/veya psikolojide terim olarak bir karşılığı vardı, ancak şimdi hatırlamıyorum.

Bu işin hukuki boyutudur. Yani hukuken (yasal diyelim biz buna) TC 'de görevli hakim ve savcıların, kendilerine yasayla verilmemiş herhangi bir görev almaları mümkün değildir. Kendileri dernek yönetiminde yer almayı bir görev değil, hak olarak tanımlayarak bu sınırlamadan kurtuldukları iddiasındadırlar, ben tamamen karşı görüşteyim. Hakimlerin vicdanen rahat oldukları durumlarda verdikleri doğru kararları ne kadar da gerekçesiz ve altı boş bırakabildiklerini düşününce; bu konunda dernek tüzüğünde, tüzük tekniğine ters biçimde 14 maddelik açıklama çabasına girişilmesini de manidar buluyorum.

Gelelim gereklilik, yararlılık kısmına...
Ya da gelmeyelim isterseniz; önce şu yasallık boyutunu daha derin irdeleyelim; yararlılık ve fiili durumu daha sonra tartışalım.