Mesajı Okuyun
Old 07-01-2011, 13:02   #6
y.can_hukuk

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Ömer ÜNLÜ
Sayın y.can_hukuk
Sizin de belirttiğiniz ve benim sorumda da yer aldığı üzere 6183 sayılı kanunda belirli bir sürede satış istenmediği takdirde haczin geçersiz olacağına dair bir düzenleme bulunmamakta. Ancak yine sorumda belirttiğim üzere aynı kanunda bunun aksi de düzenlenmemiş. Bu boşluğun da zannımca aşağıdaki kararlar ile mutlak bir şekilde doldurulduğu kanaatindeyim.

Sayın TAŞDEMİR de bahsettiğim karar örneklerini rica etmiş. Daha önce başka bir konu başlığı altında Sn.Muhsin KOÇAK tarafından paylaşılan bazı kararları bir kez de ben buraya aktarayım istedim.
-------------------------------
T.C.
YARGITAY
4. CEZA DAİRESİ
E. 2003/3571
K. 2004/2212
T. 1.3.2004
• MAHCUZ MALIN SATIŞI ( 6183 Sayılı Yasa Uyarınca Haczedilen Malların Haciz Tarihinden İtibaren Üç Ay İçerisinde Satışa Çıkarılmasının Zorunlu Olması )
• HACİZ İŞLEMİNİN GEÇERSİZLİĞİ ( 6183 Sayılı Yasa Uyarınca Haczedilen Malrın Haciz Tarihinden İtibaren Üç Ay İçerisinde Satışa Çıkarılmasının Zorunlu Olması-Aksi Halde Haczin Geçersiz Olması )
6183/m.84
ÖZET : 6183 sayılı yasanın 84/1 maddesi uyarınca mahcuzun haczin yapıldığı tarihten itibaren 3 ay içerisinde satışa çıkarılmasının zorunlu olduğu, aksi halde haciz işleminin geçersiz kaldığı ve yükletilen suçun hukuka aykırılık öğesinin oluşmadığının gözetilmelidir.

DAVA : Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya görüşüldü:

KARAR : Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.

Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.

Ancak;

6183 sayılı yasanın 84/1 maddesi uyarınca mahcuzun haczin yapıldığı tarihten itibaren 3 ay içerisinde satışa çıkarılmasının zorunlu olduğu, ancak haczin yapıldığı 19.10.1999 tarihinden 3 aylık yasal süre geçtikten sonra 3.2.2000 tarihli tebliğatla satışa başvurulduğu anlaşılması karşısında haciz işleminin geçersiz kaldığı ve yükletilen suçun hukuka aykırılık öğesinin oluşmadığının gözetilmemesi,

SONUÇ : Yasaya aykırı ve sanık Yüksel'in temyiz nedenleri ile tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 1.3.2004 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Kaynak : Kazancı

.............................


T.C.
YARGITAY
CEZA GENEL KURULU
E. 2002/4-87
K. 2002/216
T. 19.3.2002
• YEDİEMİNLİK YÜKÜMLÜLÜĞÜNE AYKIRI DAVRANMA SUÇU ( Suçla İlgili Yöntemine Uygun Katılma İstemi Olmadığı Halde Katılma Kararı Verilmesinin Yasaya Aykırı Olması )
• MÜDAHALE ( Yedieminlik Yükümlülüğüne Aykırılık Suçundan Yöntemine Uygun Katılma İstemi Olmadığı Katılma Kararı Verilmesinin Yasaya Aykırı Olması )
• DAVAYA KATILMA ( Yedieminlik Yükümlülüğüne Aykırılık Suçundan Yöntemine Uygun Katılma İstemi Olmadığı Katılma Kararı Verilmesinin Yasaya Aykırı Olması )
• SATIŞ İSTEME SÜRESİ ( 6183 Sayılı Yasaya Göre Haczedilen Malların Üç Ay İçinde Satışının İstenmemesi Yada İstense Dahi Satışın Gerçekleşmemesi )
765/m.276/1
1412/m.365
6183/m.84/1,87
ÖZET : 1- 6183 sayılı Yasaya göre 18.11.1997 günü vergi borcu için haciz yapılmış, 6.8.1999 günlü yazıyla hacizli malların 7 gün içinde teslimi istenmiş, ancak malları teslim edilmemiştir. Aynı Yasanın 84/1. maddesinde "3 ay içinde satış istenmemesi" ya da, istense dahi 87. maddede ya alan sürede "satışın gerçekleşmemesi" halinde "haciz; kalkacağından" ve bu nedenle suç oluşmayacağından "satış isteme süresi" oluşturularak hukuki durumun belirlenmesi gerekir.2- Yedieminlik yükümlülüğüne aykırılık suçundan yöntemine uygun katılma istemi bulunmadığı halde katılma kararı verilmesi yasaya aykırıdır.

DAVA : Yedieminlik yükümlülüğüne aykırı davranmak suçundan sanık Metin Y'in TCY.nın 276/1, 647 sayılı Yasanın 4 ve 6, TCY.nın 72.maddeleri uyarınca 240.000.000 lira ağır para cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin Sincan Asliye Ceza Mahkemesince verilen 27.4.2000 gün ve 836/365 sayılı hüküm, sanık tarafından temyiz edilmekle dosyayı inceleyen Yargıtay 4.Ceza Dairesince 24.12.2001 gün ve 15464/16720 sayı ile; "Başkaca temyiz nedenleri yerinde görülmemiş, ancak; 6183 sayılı Yasanın 84/1. madde ve fıkrası uyarınca taşınır malların haciz tarihinden itibaren 3 ay içerisinde satışa çıkarılıp çıkarılmadığının araştırılması, haczin geçerliliğinin ve suçun hukuka aykırılık öğesinin oluşup oluşmadığının tartışılması ve sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken eksik soruşturma yetersiz gerekçeyle hüküm kurulması" isabetsizliğinden bozulmuştur.

Yargıtay C.Başsavcılığı ise 28.2.2002 gün ve 114933 sayı ile;

Yargıtay 4. Ceza Dairesinin bozma ilamından da açıkça anlaşılacağı üzere, 6183 sayılı "Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanun"un 84/1. maddesinde "Menkul mallar tahsil dairelerince, köylerde ihtiyar kurullarınca haciz yapıldığı tarihin üçüncü gününden itibaren üç ay içinde satışa çıkarılır" şeklinde düzenlenen hüküm, haczin geçerliliğine ve bu nedenle de suçun hukuka aykırılık unsuruna temel alınmıştır. Başka bir ifadeyle söz konusu madde gereğince "taşınır malların haciz tarihinden itibaren 3 ay içerisinde satışa çıkarılıp çıkarılmaması haczin geçerli olması veya geçerliliğini devam ettirmesi için zorunlu görülmüş ve bu süre zarfında satışa çıkarılmayı suçun hukuka aykırılık unsuru" olarak değerlendirmiştir.

Söz konusu yasada yer alan "Menkul mallar tahsil dairelerince, köylerde ihtiyar kurullarınca haciz yapıldığı tarihin üçüncü gününden itibaren üç ay içinde satışa çıkarılır" şeklindeki hüküm haczin geçerliliğine ilişkin olan bir hüküm değildir. "Haczedilen mallar üç ay içinde satılmasa, tahsil dairesince yediemine bu yönde bir talep yapılmasa dahi bu mallar üzerindeki haciz düşmez, devam eder. Zira buradaki süre bir zamanaşımı veya hak düşürücü süre olmayıp, idari nitelikte bir süredir. Uyulmamasının müeyyidesi ise haczin veya satışın düşmesi değil, şartlarının oluşması halinde ilgili kamu görevlisinin ceza ve/veya disiplin sorumluluğudur". Belirtelim ki, burada, takibi açan, yürüten, haczi uygulayan ve satışı gerçekleştiren organ aynı tahsil ( vergi )dairesidir. Bunun yanında, İİK'nun aksine burada haczin düşeceğine dair açık bir hüküm de yoktur. Bu durum İİK'nun 106 ve 110. maddesindeki haciz isteminin belirli süreye tabi olması ve bu sürenin geçmesiyle haczin düşmesi kuralıyla çelişik olup, özel hukuktaki bu hükümlerin kıyas yoluyla 6183 sayılı Yasaya uygulanması da düşünülemez. Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkındaki Kanunda şeklen bir cebri icra kanunu olmakla birlikte, aslında bir kamu hukuku kanunudur. Çünkü, bu kanunun konusunu kamu hukukundan doğan alacakların tahsili oluşturmaktadır. Bu ayrımın doğal bir sonucu olarak, genel icra hukukunda alacaklının talep etmesi ilkesi, kamu icra hukukunda ise görevin gereği veya resen harekete geçme ilkesi uygulanmaktadır.

Somut olayda haciz 18.11.1997 tarihinde yapılarak mahcuz mal yediemin olarak sanığa teslim edilmiş, 6.8.1999 tarihinde ise malların satış için teslimi istenmiştir. Bu durumda kamu alacağı için 6183 sayılı yasada öngörülen beş yıllık tahsil zamanaşımı dolmamış olup, haczin geçerliliğini, dolayısıyla suçun hukuka aykırılık unsurunu kaldıran herhangi bir durum yoktur. Bu nedenle suç hukuka aykırılık unsuru dahil tüm unsurlarıyla oluştuğundan araştırılması gereken herhangi bir husus da olmadığından yerel mahkemenin kararı hukuka uygundur."gerekçesiyle itiraz yoluna başvurarak, Özel Daire bozma kararının kaldırılıp, Yerel Mahkeme hükmünün onanmasını talep etmiştir.

Dosya Birinci Başkanlığa gönderilmekle Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü :

KARAR : Sanığın TCY.nın 276/1. maddesi uyarınca yedieminlik yükümlülüğüne aykırı davranmak suçundan cezalandırılmasına karar verilen olayda, Özel Daire ile Yargıtay C.Başsavcıılığı arasındaki uyuşmazlık, sanığa yüklenen suçun hukuka aykırılık öğesinin oluşup oluşmadığı, dolayısıyla haczin devam edip etmediğini belirleme yönünden satış isteme tarihinin araştırılması suretiyle soruşturmanın genişletilmesine gerek bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.

İncelenen dosya kapsamına göre; borçlu Mehmet K'ın vergi borçları nedeniyle Sincan Vergi Dairesince 18.11.1997 tarihinde haczedilen fotokopi makinası, buzdolabı ve meşrubat dolabı 813128 sayılı haciz tutanağı ile yediemin olarak sanık Metin Y'e teslim edilmiş, 4.8.1999 tarihli yazı ile haczedilen malların tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde vergi dairesine teslimi istenilmiş, sanığa 6.8.1999 tarihinde tebligat yapılmasına rağmen, mahcuz mallar teslim edilmemiştir.

6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkındaki Yasanın 84/1. maddesinde, "Menkul mallar tahsil dairelerince, köylerde ihtiyar kurullarınca haciz yapıldığı tarihin üçüncü gününden itibaren üç ay içinde satışa çıkarılır." 87. maddesinde ise; "haczedilen menkul mallara verilen bedel 81 inci maddede tespit olunan değerinin % 75 inden aşağı olursa veya hiç alıcı çıkmazsa, ilk arttırma tarihinden başlayarak 15 gün içinde uygun görülen zamanlarda bu mallar tekrar satışa çıkarılır. Bu ikinci arttırmada verilen bedel ne olursa olsun satış yapılır.

Menkul mallar yerinde veya başka yere götürüldüğü halde yine satılmaz veya taşıma giderlerinin çokluğu yüzünden başka yere götürülmesi uygun görülmezse yukardaki 15 günlük sürenin bitmesinden itibaren 6 ay içinde pazarlıkla satılır. Bu suretle de satılamadığı takdirde haczedilen mallar borçluya geri verilebilir." hükümleri yer almakta olup, İcra ve İflas Yasasının 106 ve 110. maddelerine paralel olan bu düzenleme uyarınca, yöntem değişik olmakla birlikte, satılamayan mallar üzerindeki haczin sonuçta kalkacağı anlaşılmaktadır.

Konuya ilişkin süreklilik gösteren yargısal kararlarda da haczin kalkması halinde suçun hukuka aykırılık ögesinin oluşmayacağı ve eylemin yedieminlik yükümlülüğüne aykırı davranmak suçunu oluşturmayacağı vurgulanmıştır. ( CGK.nun 25.5.1995 gün ve 4-147/171, 8.12.1998 gün ve 4-288/368, 4.C.D. 5.4.2000 gün ve 1654/2592, 2.6.1999 gün ve 5629/6505, 19.3.1998 gün ve 1608/2561 sayılı kararları ).

Öğretide ise; S.Erman ve Ç.Özek, "suçun işlenmesi anında rehin altına almak, haczetmek veya vaziyet etmek suretiyle kamu idaresiyle fail arasında kurulmuş olan bağ varlığını korumalıdır. Bu bağ hukuki bir sebeple ortadan kalkmışsa suçun önşartı da kalmamış olacağından, fail bu sıfatla cezalandırılamaz. ( Kamu İdaresine Karşı İşlenen Suçlar Sh. 461 ),

Prof. A.Önder; "Haciz işleminin hukuki varlığını muhafaza etmesi için süre şartının gerçekleşmiş olması veya haczin alacaklı tarafından kaldırılmaması gerekir. Kanuni müddet içerisinde satışı talebinde bulunulmamış ise haciz kalkacağından yedieminlik ve bundan mütevellit suçluluk da zail olacaktır. ( Özel Hükümler Sh. 255 ),

Dr. A.P.Gözübüyük; "Rehin veya haczin müteber olmaması veya sonradan kaldırılması halinde yedieminlik görevini kötüye kullanma suçu doğmaz. Haczin müteber olmaması, haciz edilen eşyanın haczi kabil olmayan şeylerden bulunması veya hacizde usule uyulmaması hallerinde bahse konu olabilir. ( Türk Ceza Kanunu Şerhi C.2, Sh.1145 )görüşleri ile haczin kalkması halinde yedieminlik görevini kötüye kullanma suçunun oluşmayacağı düşünce ve görüşünü ileri sürmüşlerdir.

Bu belirlemeler ışığında somut olay değerlendirildiğinde, 18.11.1997 tarihinde haciz yapılmış, 6.8.1999 tarihinde yediemine tebliğ edilen yazı ile mahcuz malların, tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde vergi dairesine teslimi istenilmiş, mahcuz mallar tebligata rağmen teslim edilmemiştir. Haciz tarihi ile teslimin istendiği tarih arasında 3 aydan fazla bir süre geçmiştir. Hacizden itibaren 6183 sayılı Yasanın 84/1. maddesinde belirtilen üç ay içinde satış istendiğine ilişkin dosyada bir belge ve bilgi bulunmamaktadır. Yasada belirtilen üç aylık süre içinde satış istenmemesi, satış istenmesi halinde ise aynı Yasanın 87. maddesinde yer alan süre içinde satışın gerçekleşmemesi halinde haciz kalkacağından ve yedieminlik yükümlülüğüne aykırı davranış suçu oluşmayacağından, satış isteme süresi araştırılarak, sanığın hukuki durumunun tayin ve tespitinde zorunluluk bulunmaktadır.

Bu itibarla Yargıtay C.Başsavcılığı itirazı yerinde değil ise de; incelenen dosyada, 3.2.2000 tarihli katılma isteminin Vergi Usul Yasasına aykırılık suçundan yapıldığı, yedieminlik yükümlüğüne aykırı davranmak suçundan usulüne uygun bir katılma isteminin bulunmadığı, Yerel Mahkemece usulsüz bu istemle ilgili katılma kararı verilerek, katılan vekili lehine vekalet ücretine hükmedildiği saptandığından, Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının bu değişik gerekçe ile kabulüyle, hükmün bu nedenle de bozulmasına karar verilmelidir.

SONUÇ : Açıklanan nedenlerle, Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının bu değişik gerekçe ile KABULÜNE, Yerel Mahkeme hükmünün saptanan bu usule aykırılık nedeniyle de BOZULMASINA, 19.3.2002 günü oybirliğiyle karar verildi.

.............................


Sayın Ünlü bende sizin kadar bu kararın etkili olmasını isterim. Yani hukuk güvenliği ilkesi bakımından amme alacaklarına ayrı diğer alacakalara ayrı kural uygulanmasında da son derece rahatsız edici bulmaktayım. Bu konuda daha öncede Türk Hukuk Sitesinde tartışmalar yapılmış olup müspet bir sonuç kimse tarafından paylaşılmamıştır. Konu ile iligilki olarak Yargıtay kararıda bilginize sunulmuştur.

T.C.
YARGITAY
Ondokuzuncu Hukuk Dairesi
Esas No
: 1995/07341
Karar No
: 1995/07301
Tarih
: 13.09.1995

SIRA CETVELİNE İTİRAZ

KAMU ALACAKLARININ TAHSİLİ

SATIŞ İSTEME SÜRESİ
ÖZET:

Şikayetçi Vergi Dairesi, satışa konu mal üzerindeki haczinin düşmediğim öne sürerek, birinci sırada olacak şekilde sıra cetvelinin iptalini istediğine göre, husumetin, satış bedelinin tamamı kendisine ayrılan alacaklı kişiye yöneltilerek, taraf teşkili sağlandıktan sonra, şikayet hakkında bir karar verilmesi gerekir.

Motorlu taşıl vergisi, satış ve bedelin paylaşıma 'konu malın aynından doğan bir vergi olması sebebiyle, 6183 sayılı 'Yasanın 21/2. maddesi uyarınca, rehinli alacaklardan önce ödenmesi gerekir. Malın ayrımından doğan vergi alacağı için, ayrıca takip yapılması ve. mala haciz konulması gerekli değildir.

6183 sayılı Yasa, özel bir yasa olup, bu yasada haciz tarihinden itibaren belli bir sürede satış istenmediği takdirde haczin düşeceğine dair hüküm bulunmamaktadır.
Bu Yasanın 84. maddesindeki süre, satış süresi olmadığından Vergi Dairesinin haczinin devam ettiğinin kabulü gerekir.

Taraflar arasındaki sıra cetveline itiraz davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı hazine vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Davacı vekili, Bucak İcra Müdürlüğünce düzenlenen 14.05.1992 tarihli sıra cetvelinde; Vergi Dairesinin 3. sıraya alındığını, Vergi Dairesinin haczinin düşmediği halde düştüğünün kabulünün usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek, Vergi Dairesinin 1. sırada olacak şekilde sıra cetvelinin iptalini talep ve dava etmiştir.

Mercii Hakimliğince, Vergi Dairesinin satışa konu aracı 19.10.1990 tarihinde haczettiği, bir yıl içerisinde satış talep edilmediğinden haczinin düştüğü, Vergi Dairesinin süresiz olarak satış talep edebileceğinin kabul edilemeyeceği gerekçesiyle, şikayetin reddine karar verilmiş, hüküm davacı hazine vekilince temyiz edilmiştir.


Şikayetçi Vergi Dairesi, satışa konu mal üzerindeki haczinin düşmediğini ileri sürerek, birinci sırada olacak şekilde sıra cetvelinin iptalini istemiştir. Vergi Dairesi birinci sırada yer almak için bu şikayeti yaptığından, husumetin satış bedelinin tamamı kendisine ayrılan alacaklı Salih Şengül'e yöneltilerek, taraf teşkili sağlandıktan sonra şikayet hakkında karar verilmesi gerekir. Mercii Hakimliğince bu yönün gözden kaçırılması usule aykırıdır.

Motorlu Taşıt Vergisi, satış ve bedelin paylaşıma konu malın aynından doğan bir vergi olması nedeniyle, 6183 Sayılı Yasanın 21/2. maddesi uyarınca rehinli alacaklardan da önce ödenmesi gerekir. Malın aynından doğan vergi alacağı için ayrıca takip yapılması ve mala haciz konulması gerekli değildir.

6183 Sayılı Yasa kamu alacaklarının tahsil usulünü düzenleyen özel bir yasa olduğundan, vergi alacağı için yapılan hacizden sonra satış isteme süresi ile ilgili bu yasanın uygulanması gerekir. 6183 Sayılı Yasada; haciz tarihinden itibaren belli bir süre de satış istenmediği takdirde haczin düşeceğine dair hüküm bulunmamaktadır. Anılan yasanın 84. maddesinde öngörülen süre satış süresi olmadığından, Vergi Dairesinin haczinin devam ettiğinin kabulü gerekir. Mercii Hakimliğince Vergi Dairesinin haczinin düştüğüne ilişkin gerekçesi kabul şekli yönünden doğru değildir.
Sonuç: Yukarıda 3 bent halinde açıklanan nedenlerle hükmün (BOZULMASINA), peşin harcın istek halinde iadesine, 13.09.1995 gününde oybirliğiyle karar verildi