Mesajı Okuyun
Old 15-12-2007, 01:42   #13
Av.Ergün Vardar

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
11.Hukuk Dairesi
Esas: 1979/93
Karar: 1979/187
Karar Tarihi: 22.01.1979


Dava: Mitaş Koll. Şirketi adına Gündüz Tüfekçi ile Sigma Tek Ltd. şirketi arasında çıkan davadan dolayı Ankara As.1.Ticaret Mahkemesince verilen 29.5.1978 gün ve 163/159 sayılı hükmü bozan dairenin 31.10.1978 gün ve 4210/4848 sayılı ilamı aleyhinde davacı avukatı tarafından karar düzeltilmesi isteğinde bulunmuş ve karar düzeltem dilakçesinin süresi içinde verildiği anlışmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü :
Karar: Davacı vekili müvekkili şirket ile davalı şirketin aynı konularda ticari çalışma yaptıklarını davalı şirketin ısrarı üzerinei müvekkili şirketin hiç bir mal almadığı halde 60.000 liralık hatır bonosu verdiğini davalı tarafın ise bu bonoyu dayalı bahsile giriştiğini belirterek söz konusu senedin iptalini istemiştir.
Davalı vekili savunmasında sözü edilen senedin alınan mal karşılığı verildiğini hatır bonosu olmadığını ileri sürmüştür.
Mahkemece iddia savunma bilirkişi raporu ve belgelere göre fatura ile ilgili malın davacıya teslimine ilişkin bir belgenin mevcut olmadığı faturanın tebliğ edilmediği ve davalı defterinde kapanış tasdiki bulunmadığı davacı defterlerinin usulünce düzenlendiği gerekçeleriyle karşılıksız olan senedin iptaline karar verilmiştir.
81 Davalı vekilinien temyizi üzerine hüküm dairenin 31.10.1978 günlü ve 4210/4848 sayılı kararı ile bozulmuştur.
Davacı vekili tarafından karar düzeltme isteğinde bulunulmuştur.
Gerçekten Dairemizin bozma kararında sözü edilen 12.4.1933 gün ve 30/6 sayılı Yargıtay içtihadı Birleştirme kararı gereğince borç ikrarını içeren beyyine aleyhine delil ikamesi caiz olup ikrarda borcun dayandığı neden açıkça belirtilmiş ise borçlu bu sebebin gerçekleşmediğini ispat edebilir. Kuşkusuz ispat yükümlüğünün ve şeklinin usul hukuku çerçevesinde çözümlenmesi gerekir. Davalı şirketin takip konusu yaptığı senette karşılığının malen alındığı yazılı olduğuna göre davacı bunun aksinin yazılı bir delil ile kanıtlamak hakkına sahiptir. Çünkü senet yazılı bir delil olmasına karşın her yazılı delilin senet sayılması olanaksızdır. Önemli olan yazılı delilin borç ikrarını içermiş olmasıdır.
Davalı senet karşılığını davacıya mal olarak satıldığına ileri sürmüştür. Şirket olarak tarafların tacir olmaları ve öne sürülen hukuksal işlemin niteliği bakımından tutmakla yükümlü oldukları tefterlerin kendileri aleyhine ikrar teşkil edeceği ve yazılı delil düzeyinde bulunacağı tabiidir. Başka bir deyimle tacirler arasındaki işlemlerde bir tarafın bir birini teyit eden defterlerinin sahibinin ileri sürdüğü iddiayı doğrulaması yani tekzip etmemesi icap eder. öte yandan TTK.nun 84 ncü ve 1465 nci maddeleri gereğince yasaya uygun olsun veya olmasına ticari defter daima sahibi aleyhine yazılı delil olduğu halde lehte delil sayılmaları için her halde yasaya uygun surette tutulmuş olmaları 85 nci maddenin açık hükmü gereğidir.
Olayda senet karşılığının mal verdiğini iddia eden davalı şirket anılan TTk.nun 1465 nci maddeye uygun olarak gerekli defterleri tutmamış ve duruşmanın son oturumunla mahkemece incelenen defterin ise kapanış tasdikinden yoksun bulunmuş olması itibarile lehine yazılı delil olarak kabul edilmesi olanaksızdır. İbraz edilen faturanın da akide edildiği ispat edilmemiş ve malların tespitine ait herhangi bir tesellüm belgesi verilmemiştir. O halde davalı açısından mal verildiği ve bunun teselim olunduğu subuta ermemiştir.
Konu davacı bakımından incelendiğinde bozma kararında belirtildiğinin aksine onun defterlerinle senet karşılığı olan mal hakkında bir kayıt bulunamaması onun iddiasının doğrular nitelikte olduğu gibi esasen almadığını ileri sürdüğü bir malı defterlerine yazması da beklenemez. Davacının defterleri yasaya uygun şekilde düzenlenmiş olduğundan, TTK.nun 85 nci maddesi gereğince kendi lehine yazılı delil durumunda olacaktır. Çünkü davalıya ait defterin yasaya aykırı tutulmuş olması nedenile anılan maddenin ikinci fıkrasının yani davacı defterinin lehine delil olmak niteliğini ortadan kaldıran durumların artık uygulama olanağı yoktur. Bu itibarla davacının karar düzeltme isteğinin kabulü gerekmiştir.
Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle Dairemizin 31.10.1978 gün ve 4210/4848 sayılı bozma kararı kaldırılarak sonucu itibarla doğrulolan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 1327 lira temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına 22.1.1979 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
**************************************