Mesajı Okuyun
Old 26-04-2013, 15:27   #31
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 2011/2-431
K. 2011/553
T. 21.9.2011

• EVLAT EDİNME ( Annenin Evlilik Dışı Çocuğunu Apartman Merdivenine Bıraktığı Ancak Pişman Olarak Çocuğu Teslim Almak İçin Girişimlerde Bulunduğu - Küçüğün Evlat Edinilmesi İçin Anne Babanın Rızasının Alınması Gereği/Davanın Reddine Karar Verileceği )

• EVLİLİK DIŞI İLİŞKİSİNDEN MEYDANA GELEN ÇOCUĞUNU BIRAKAN ANNEYE KARŞI AÇILAN EVLAT EDİNME DAVASI ( Annenin Pişman Olarak Çocuğu Teslim Almak İçin Girişimlerde Bulunduğu - Küçüğün Evlat Edinilmesi İçin Anne Babanın Rızasının Alınması Gereği/Davanın Reddedileceği )

• KÜÇÜĞÜN EVLAT EDİNİLMESİ ( Annenin Evlilik Dışı Çocuğunu Apartman Merdivenine Bıraktığı Ancak Pişman Olarak Çocuğu Teslim Almak İçin Girişimlerde Bulunduğu - Küçüğün Evlat Edinilmesi İçin Anne Babanın Rızasının Alınması Gereği/Davanın Reddine Karar Verileceği )

• ANNE BABANIN RIZASI ( Evlat Edinme Davası/Annenin Evlilik Dışı Çocuğunu Apartman Merdivenine Bıraktığı Ancak Pişman Olarak Çocuğu Teslim Almak İçin Girişimlerde Bulunduğu - Küçüğün Evlat Edinilmesi İçin Anne Babanın Rızasının Alınması Gereği/Davanın Reddedileceği)

4721/m.309, 311, 316

ÖZET : Evlat edinme davasında; davalı annenin evlilik dışı ilişkisinden dünyaya getirdiği küçüğü aile ve çevresinden gelebilecek tepkiler dolayısıyla çanta içerisinde bir apartmanın merdiven boşluğuna bıraktığı, polisi arayarak çocuğun alınmasını sağladığı kısa süre sonra ise pişmanlık duyarak çocuğu teslim almak için girişimlerde bulunduğu; bu bağlamda anneliğin tespiti için dava açtığı ve aynı zamanda çocuğun kendisine teslimini istediği ve annesi olduğunun tespitine karar verildiği anlaşılmaktadır. Evlat edinmede asıl olan anne-babanın rızasının aranmasıdır. Küçüğün evlat edinilmesinde davalı annenin rızası bulunmamaktadır. Davanın reddine karar verilmelidir.

DAVA : Taraflar arasındaki "evlat edinme" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul 2.Aile Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 21.04.2009 gün ve 2006/630 E. 2009/328 K sayılı kararın incelenmesi davalı vekilince istenilmesi üzerine, Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 01.03.2010 gün ve 2009/12895 -2010/3777 sayılı ilamı ile;

( ... Toplanan delillerden davalı annenin 20.12.2003 tarihinde evlilik dışı ilişkisinden dünyaya getirdiği küçük G.’i aile ve çevresinden gelebilecek tepkiler dolayısıyla 22.12.2003 tarihinde çanta içerisinde bir apartmanın merdiven boşluğuna bıraktığı, polisi arayarak çocuğun alınmasını sağladığı kısa süre sonra ise pişmanlık duyarak çocuğu teslim almak için girişimlerde bulunduğu; bu bağlamda 21.01.2004 tarihinde anneliğin tespiti için dava açtığı ve aynı zamanda çocuğun kendisine teslimini istediği, İstanbul 2. Aile Mahkemesinin 2004/82-2006/262 esas ve karar sayılı dosyası ile davalının küçük G.’in annesi olduğunun tespitine karar verildiği anlaşılmaktadır. Davalının benzer şekilde, İstanbul 3. Çocuk Mahkemesi 2006/37 D. iş dosyası ile de çocuk hakkındaki koruma kararının kaldırılmasını istediği anlaşılmıştır. Davalının küçüğe karşı özen yükümlülüğünü yeterince yerine getirmediği söylenemez. Evlat edinmede asıl olan anne-babanın rızasının aranmasıdır. ( TMK. md.309/1) Küçüğün evlat edinilmesinde davalı annenin rızası bulunmamaktadır. Türk Medeni Kanununun 311. madde koşulları da oluşmamıştır. Gerçekleşen bu durum karşısında davanın reddine karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir...),

Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere somut olayın özelliğine ve dosya kapsamına göre, TMK’nın 311/2. maddesindeki koşulların oluşmadığı, davalı annenin çocuğuna karşı özen yükümlülüğünü yerine getirdiği, TMK’nın 309/1 maddesinde belirtildiği gibi, davalı annenin küçüğün evlat edinilmesine de rızasının bulunmadığı anlaşılmakla Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK. nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 21.09.2011 gününde ikinci görüşmede oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY : Dava, TMK. M. 306’ya dayanılarak evlat edinilmesine ilişkindir.

Davacılar, bebeğin 13.01.2004 tarihinde Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu ile aralarında imzalanan Evlat Edinme Öncesi Geçici Bakım sözleşmesi doğrultusunda koruma altına alınmıştır. Yasal süre dolduğunu küçüğün annesinin çocuğu sokağa terk etmiş olduğunu TMK. m 311’e göre annesinin özen yükümlülüğüne uymadığından söz ederek anne-baba rızası olmadan evlat edinme sisteminde bulunmuştur.

Mahkemece istek kabul edilmiş, davalı tarafın temyizi üzerine Yüksek Dairece davanın annesinin rızası olmayışı nedeniyle davanın reddine hükmolunmuştur.

Hukuk Genel Kurulunca Daire Kararı oy çokluğu ile benimsenmiştir.

Uyuşmazlık, davalı annenin, küçüğe karşı özen yükümlülüğünü yeterince getirip-getirmediği, davalının küçüğün evlat edinmede rızasının aranmasına gerek olup-olmadığı noktasında toplanmaktadır.

Davalı anne bebek terki nedeniyle mahkum olmuştur ( Üsküdar Asliye Ceza Mahkemesinin 2004/87E, 2004/366 K).

Evlat edinme değerlendirme raporu ( 28.05.2008) Pedagog- Psikolog-Sosyal Hizmet Uzmanı tarafından düzenlenmiştir. Söz konusu raporda, küçüğün davacılar yanında olumlu bir şekilde gelişim geçireceği ifade edilmiştir.

12.04.2007 tarihli pedagog raporunda çocuğun mevcut durumunun değişmesinin çocukta onarılamaz travma yaratma tehlikesinin bulunduğu vurgulanmıştır ( Karşı oy yazısında Belirtilmiş).

Somut olayı çözecek normlar TMK. m 309, 311 ve 316 maddeleridir. Evlat edinmede bir taraftan küçüğün anne babasının rızasını gerektirmekte ( m 309/F.1), m 311/f-2 de de küçüğe karşı özen yükümlülüğü yeterince yerine getirilmiyor ise anne ve babadan birinin rızası aranmamakta olduğu vurgulanmıştır. O halde somut olayda hangi norma üstünlük tanınacaktır.

Davalı annenin bebeği terkten ceza mahkemesinde mahkum olması tek başına özen yükümlülüğünü yerine getirmemede karine gücünde bir kanıt oluşturur. Doğan çocuğu yetiştirmede özen ile başlangıçta özen yükümüne uymama fark oluşturmaz. Aksine başlangıçta bu daha ağır kusur oluşturur. Bebek evlilik dışıdır. Sosyal baskıların bebeği terk etmede önemli unsur olduğu bir gerçektir. Bu tür baskıların oluşmasında ve günümüz Türkiyesinde tartışılmasında toplumun başta aydınlar olmak üzere herkesin ortak sorumluluğu bulunmaktadır. Baskıya teslim olandan çok toplumun baskısına karşı koyan düşünceye üstünlük tanımak gerekir. Kısa bir zaman önce basında yansıyan bir haberde kendisini okula göndermeyen babasını ihbar eden çocuğu düşünelim. Gerçekte bu çocuk bir çocuk kahramandır. Cesurca babasını karşısına almıştır. Baba baskısına direnmiştir. Artık bu tür davranışları alkışlamak gerekir.

Somut olaya çocuk açısından bakıldığında söz sahibi olacak kurum veya kişi pedagogdur. Pedagog çocuğun travma geçireceğinden söz etmektedir.

Davanın red olunması ile bir anlamda çocuğun travma geçirmesine yargının onay vermesi sonucu doğmaktadır.

Bir anlamda bu sonuç uyuşmazlığın temel sujesi olan çocuğun geleceğini belirsiz hale getirir.

Emekle oluşan annelik biyolojik annelikten daha üstündür.

Yukarıda sayılan gerekçelerle Hukuk Genel Kurulunun değerli çoğunluk görüşüne katılamıyorum.

Kazancı