Mesajı Okuyun
Old 03-10-2011, 14:54   #8
Av. Fatih KARACA

 
Varsayılan

Değerli meslektaşım,

Aşağıya kopyaladığım Yargıtay kararında da görüleceği üzere, davanız işletenin kusursuz sorumluluğuna dayandığından, adli yargıda görülmelidir. Yetkili mahkeme ise Hukuk Muhakemeleri Kanununun yetkiye ilişkin kuralları ile belirlenmelidir. Kazanın meydana geldiği yer mahkemesinin yetkisi kesin değildir, seçim hakkınız vardır.

Saygılarımla

T.C.

YARGITAY

4. HUKUK DAİRESİ

E. 2007/8458

K. 2007/13024

T. 26.10.2007

• MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT DAVASI ( Trafik Kazası/Adalet Bakanlığında Sürücü Olan Davacı - Uyuşmazlığın Adli Yargıda Çözümleneceği/İşletenin Hukuki Sorumluluğuna İlişkin Hükümlerin Uygulanacağı )

• İŞLETENİN HUKUKİ SORUMLULUĞU ( Trafik Kazasından Kaynaklanan Maddi ve Manevi Tazminat Davası/Adalet Bakanlığında Sürücüsü Olan Davacı - İşletenin Sorumluluğuna İlişkin Hükümlerin Uygulanacağı )

• YARGI YOLU ( Trafik Kazasından Kaynaklanan Maddi ve Manevi Tazminat Davası/Adalet Bakanlığı Sürücüsü Olan Davacı - Uyuşmazlığın Adli Yargıda Çözümleneceği )

• TEHLİKE SORUMLULUĞU ( Trafik Kazasından Kaynaklanan Maddi ve Manevi Tazminat Davası/Adalet Bakanlığı Sürücüsü Olan Davacı - Araç İşletenin Sorumluluğunun Kusur Sorumluluğuna Değil Tehlikeye Dayandığı )

• DAVANIN GÖREV VE ESAS YÖNÜNDEN REDDİ ( Trafik Kazasından Kaynaklanan Maddi ve Manevi Tazminat Davası - Davanın Hem Görev Hem de Esas Yönünden Reddine Karar Verilemeyeceği )

2918/m.85, 106

ÖZET : Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Adalet Bakanlığı sürücüsü olan davacı hakkında kamu davası açılmış ve Adli Tıp Trafik İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen raporda davacı 2/8 oranında, hayvan sahibinin ise 6/8 oranında kusurlu olduğu bildirilmiştir. İl Özel İdareleri ve Belediyelere ve Kamu İktisadi Teşebbüslerine ve kamu kuruluşlarına ait motorlu araçların sebep oldukları zararlardan dolayı bu kanunun işletenin hukuki sorumluluğuna ilişkin hükümleri uygulanır. Uyuşmazlığın çözüm yerinin adli yargı yeri olduğu benimsenerek işin esasına bakılarak varılacak sonuç uyarınca bir karar verilmesi gerekir.
Ayrıca davanın hem görev yönünden hem de esas yönünden reddine karar verilmiş olması yasaya uygun değildir. Araç işletenin sorumluluğu tehlike ilkesine dayanmakta olup kusura bağlı değildir. Araç işleteninin zarardan sorumlu tutulabilmesi için; aracın işletilmesi, bundan bir zarar doğması ve illiyet bağının bulunması sorumluluk için yeterlidir.
DAVA : Davacı Saim C. ve Günaydın C. vekili Avukat İsmail Ç. tarafından, davalı Adalet Bakanlığı aleyhine 28.09.2006 gününde verilen dilekçe ile maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 20/03/2007 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacılar vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü:
KARAR : Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Dava dilekçesinde; olayın, Karayolları Trafik Yasası ve Borçlar Yasası hükümlerine göre haksız fiil sorumluluğu kapsamında değerlendirilmesi gerektiği belirtilerek davalı Adalet Bakanlığı’nın 2918 sayılı Karayolları Trafik Yasası gereğince işleten olarak sorumlu tutulması istenmiştir.
Mahkemece, “...davacının, araç işleteni olan davalı idareden tazminat talebinde bulunduğu, Ağır Ceza Mahkemesinde alınan en son bilirkişi raporunda ise davalı idarenin işleteni bulunduğu aracın sürücüsü olan davacının kusursuz olduğunun, dava dışı adı tespit edilemeyen büyükbaş hayvanların sahibinin 8/8 oranında kusurlu olduğunun belirlendiği, bu durumda davacının, işleten sıfatıyla davalıdan herhangi bir bedel talep edemeyeceği, davacının ayrıca davalı idarenin hizmet kusuruna dayandığını ve hizmet kusuruna dayalı tazminat davalarına bakmak görevinin idari yargıya aittir" olduğu... gerekçesi ile “...1-davacının davalıya yönelik objektif tehlike sorumluluk ilkesi ve araç işletenin kusursuz sorumluluk ilkesine dayalı tazminat davasında davanın reddine, 2- davacının, davalıya yönelik hizmet kusuruna dayalı tazminat davasında idari yargı yeri görevli olduğundan dava dilekçesinin reddine, davacının idari yargı yerinde dava açmakta muhtariyetine...” biçiminde hüküm kurulmuştur.
Karar, davacılar tarafından temyiz edilmiştir.
Somut olayda; cezaevinde şoför olarak görev yapan davacı, 18.10.2002 tarihinde davalı bakanlığa ait resmi araçla hükümlü nakli amacıyla seyri sırasında yola aniden çıkan büyükbaş hayvana çarparak direksiyon hakimiyetini kaybetmiş ve karşı yönden gelen başka bir araçla çarpışmıştır. Bu kaza sonucunda davacı yaralanmış, karşı yönden gelen aracın sürücüsü ise vefat etmiştir. Resmi araç sürücüsü olan davacı hakkında kamu davası açılmış ve Adli Tıp Trafik İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen raporda; “...davacı- sanığın görüş mesafesine uygun süratle seyretmeyip etkili fren ve direksiyon tedbirine başvurmayarak olayda 2/8 oranında, hayvan sahibinin ise 6/8 oranında kusurlu olduğu...” bildirilmiştir.
Asliye Ceza Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda bu rapor hükme esas alınarak, davacı-sanığın 2/8 oranında kusurlu olduğu benimsenerek cezalandırılmasına karar verilmiş, davacı-sanık tarafından ceza mahkemesi kararı temyiz edilmiş ve Yargıtay ilgili Ceza Dairesince “... ağır ceza mahkemesi görevlidir...” gerekçesi ile karar bozulmuştur. Asliye Ceza Mahkemesince bozma ilamına uyularak görevsizlik kararı verilmiş, dosya Ağır Ceza mahkemesine gönderilmiştir. Ağır Ceza Mahkemesince yapılan yargılama sırasında kusur yönünden tekrar bilirkişi incelemesi yaptırılmış ve makine mühendisleri tarafından düzenlenen bilirkişi heyet raporunda, gece trafiği yoğun devlet karayoluna başıboş ve kontrolsüzce hayvan bırakan hayvan sahibinin olayda tamamen kusurlu olduğu, araç sürücülerinin kusursuz oldukları belirtilmiştir. Ağır ceza mahkemesince yargılamasına devam edilen ceza davasının henüz sonuçlanmadığı, yargılamanın halen devam ettiği ayrıca dava konusu olayda ölen diğer araç sürücüsünün yakınları tarafından davacı ve davalı bakanlık aleyhine açılan tazminat davasının da devam etmekte olduğu anlaşılmaktadır.
Olay, davacının, davalı Adalet Bakanlığı’na ait aracı kullanırken meydana gelmiştir. Zarara sebebiyet veren araç, trafikte davalı adına kayıtlıdır. Davacı, bu kaydı esas alarak davasını işleten sıfatıyla ona yöneltmiştir. Böylece davalı bakanlık, 2918 sayılı Karayolları Trafik Yasası hükümleri uyarınca işleten sıfatı nedeniyle dava edilmiştir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 106. maddesinde “Genel ve Katma Bütçeli Kuruluşlara, İl Özel İdareleri ve Belediyelere ve Kamu İktisadi Teşebbüslerine ve kamu kuruluşlarına ait motorlu araçların sebep oldukları zararlardan dolayı bu kanunun işletenin hukuki sorumluluğuna ilişkin hükümleri uygulanır” hükmü yer almaktadır. Anılan yasanın sekizinci kısmının “İşletenin Hukuki Sorumluluğu” başlıklı birinci bölümünde yer alan 85-90. maddelerinde, motorlu araçların trafik kurallarına ve gereklerine aykırı davranışları sonunda meydana gelen zararlar nedeniyle gerçek ve özel kişilerle, kamu tüzel kişilerinin ayrım yapılmadan aynı sorumluluk kurallarına bağlı olmaları öngörülmüştür. Bu düzenleme itibariyle yasa, kamu idare ve kurumlarına ait ve bu arada kamu hizmetine tahsis edilen motorlu araçların verdikleri zararlardan dolayı, trafik olaylarından doğan zararların özelliği göz önünde tutularak kamu idare ve kurumlarının özel kişilerle eşit şartlarda aynı esaslara göre sorumlu tutulması gerektiğini ifade etmektedir. Yasanın anılan bu hükümleri karşısında, kamu araçlarının verdikleri zararlardan dolayı idarenin kamu hukuku kurallarına göre değil “işleten” sıfatıyla özel hukuk kurallarına göre sorumlu tutulması gerekir. Bu durumda, davalı idareye ait aracın neden olduğu zararın tazmini isteği ile açılan davanın da bu kuralları uygulamakla görevli adli yargı yerinde görülmesi gerekmektedir. Mahkemece 2918 sayılı yasanın yukarıda açıklanan hükümleri gereğince uyuşmazlığın çözüm yerinin adli yargı yeri olduğu benimsenerek işin esasına bakılarak varılacak sonuç uyarınca bir karar verilmek gerekirken yazılı biçimde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya uygun değildir.
Ayrıca mahkemece davanın hem görev yönünden hem de esas yönünden reddine karar verilmiş olması da bir çelişki oluşturmaktadır. Mahkemenin kabul biçimine göre değerlendirme yapılacak olursa; mahkemece uyuşmazlığın çözüm yerinin idari yargıya ait olduğu kabul edilerek yargı yolu bakımından görevsizlik kararı verilmiş olmasına göre, artık işin esası hakkında inceleme yapılamaz ve hüküm kurulamaz. Bu nedenle de davanın hem görev yönünden hem de esas yönünden reddine karar verilmiş olması da usul ve yasaya uygun değildir.
Tüm bu maddi olgular ile yukarıdaki "işleten" konusundaki açıklamalar değerlendirildiğinde, davalı bakanlığın işleten olduğu açıktır. Karayolları Trafik Yasası’nın 85/1 maddesine göre motorlu aracın işletilmesinden doğan zararlardan işleten sorumlu tutulmuştur. Araç işletenin sorumluluğu tehlike ilkesine dayanmakta olup kusura bağlı değildir. Araç işleteninin zarardan sorumlu tutulabilmesi için; aracın işletilmesi, bundan bir zarar doğması ve illiyet bağının bulunması sorumluluk için yeterlidir. İşletenin sorumluluktan kurtulabilmesi için Karayolları Trafik Yasası’nın 86/1 maddesine göre kurtuluş nedenlerini kanıtlaması gerekir. Şu durumda mahkemece, iddia ve savunma doğrultusunda taraf kanıtları toplanarak inceleme yapılması, gerekirse ceza davasının neticesinin beklenmesi ve varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken açıklanan hususlar incelenmeksizin, eksik inceleme ve yasal düzenlemelerle bağdaşmayan gerekçelerle çelişkili karar verilmiş olması doğru görülmemiş, bu nedenle hükmün bozulması gerektirmiştir
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle bozulmasına ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine, 26.10.2007 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY :
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre kararın onanması gerektiğini düşündüğümden sayın çoğunluğun bozma kararına katılmıyorum.