Mesajı Okuyun
Old 29-10-2006, 17:40   #21
Av. Can DOĞANEL

 
Varsayılan

**************
İPTAL VE MENFİ TESPİT DAVASI - ÖDEME EMRİNİN İPTALİ İLE BORÇLU OLMADIĞININ TESPİTİ TALEBİ - ÖDENMEYEN İŞÇİ SİGORTA PRİMLERDEN SORUMLULUK - LİMİTED ŞİRKET YÖNETİCİ VE ORTAKLARIN SORUMLULUKLARI
Karar Tarihi : 03.05.2004
Karar No : 3833
Karar Yılı : 2004
Esas No : 1418
Esas Yılı : 2004
Daire No : 10
Daire : HD
**************
(506 S. K. m. 80) (6183 S. K. m. 35, mük. m. 35)
Davacı, ödeme emrinin iptali ile borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi N. Şengün tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Dava hukuki nitelikçe; dava dışı işveren H. Tur. Eğl. Din. Ltd. Şirketinin, süresinde ödenmeyen 1995/2 - 2001/7 dönemine ait prim, işsizlik özel işlem vergisi, eğitime katkı payı ile fer' ilerinin işveren limited şirketin üst düzeydeki yöneticisi ve ortağı olduğundan bahisle davacıdan tahsili için 6183 sayılı Kanunun 58. maddesi kapsamında tebliğ edilen ödeme emrinin iptali istemine ilişkindir.
Davanın yasal dayanaklarından olan 506 sayılı Kanunun 80. maddesi hükmüne göre; tüzel kişiliği haiz işverenlerin üst düzeydeki yönetici ve yetkililerinin Kuruma karşı işverenleri ile birlikte müteselsilen sorumlulukları için; "haklı sebeple ödememe" olgusunun gerçekleşmiş bulunması gerekir. Bu yönde; işveren şirketin üst düzeyde yöneticisi sıfatını haiz şirket müdürünün istifa etmesi durumunda; istifa, Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde yayımlanamamış olsa bile, istifanın şirkete ulaştığı tarih sonrası için, istifanın doğal sonucu olarak, şirkette herhangi bir yaptırım gücü ve yetkisi kalmayan bu kişilerin; üst düzeydeki yönetici sıfatına dayalı hukuki sorumluluğunun bu tarih itibariyle sona ereceği kabul edilmelidir.
Diğer taraftan, Kurumun süresi içerinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklıların tahsilinde, 6183 sayılı kanun hükümlerinin uygulanacağı 506 sayılı Kanunun 80. maddesinde belirtilmiştir.
6183 sayılı Kanunun 25.05.1995 tarih ve 4108 sayılı Kanunla değişik mükerrer 35. maddesi hükmüne göre de; Kurumun, işveren tüzel kişilerde olan prim ve diğer alacaklıların, işveren tüzel yada tahsil edilemeyeceğinin anlaşılması halinde, iş bu Kurum alacaklıların gerçekleştiği yada ödenmesi gereken dönemde işveren şirket borç altına sokma ve yönetme yetkisini haiz kişiler (kanuni temsilciler) kuruma karşı, şahsi mal varlıkları ile sorumludurlar.
Yine 6183 sayılı Kanunun 35/1. maddesi hükmü kapsamında; kamu borcunun işveren şirketten tahsil imkanının kalmadığı tarih itibariyle şirket ortağı bulunanların anılan fıkrada öngörülen diğer koşulların da varlığı halinde; sermaye hissesi oranıyla sınırlı şahsi sorumluluğu söz konusu olup, bu bağlamda kamu borcunun şirketten tahsil imkanı kalmadığının anlaşıldığı tarihten önce Limited Şirketteki tüm hissesini TTK hükümlerine uygun olarak devreden şirket ortağının, sorumluluktan kurtulabilmesi için devir keyfiyetinin Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde ilan edilmiş bulunması, hile ve muvazaa durumunun mevcut olmaması ve devir sözleşmesinde aksine bir hüküm bulunmaması gerekir.
Somut olayda; işveren Limited Şirketin 16.12.1993 günlü Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde yayımlanan ana sözleşme içeriğinden; şirket ortağı bulunan davacının, 5 yıl süreyle şirketi münferiden temsil ve ilzama yetkili şirket müdürü seçildiği anlaşılmaktadır. Her ne kadar, hükme dayanak kılınan bilirkişi raporunda, davacının, şirketteki tüm hissesini 14.03.1995 tarihinde devrederek şirket ortaklığından ayrıldığı ve aynı tarih itibariyle şirket müdürlüğünden de istifa ettiği ayrıca bu durumun 28.03.1995 günlü T. Tic. Sicili Gazetesinde yayımlandığı belirtilmişse de; iş bu Ticaret Sicili Gazetesi sureti ile davacının şirketteki hisselerini 3. kişiye devrine ve şirket müdürlüğünden istifasına ilişkin belgeler dosya içeriğinde mevcut olmadığı gibi, İzmir Ticaret Sicili Memurluğunun 24.10.2003 günlü cevabi yazısında; davacının adı İşveren Limited Şirketin ortakları arasında öngörülmüş ve yine aynı yazıda Erdinç isimli şirket ortağının, şirketi temsil ve ilzam yetkisinin başladığı tarih belirtilmemiştir.
Hal böyle olunca da, davacının; ödeme emrine konu, 6183 sayılı Kanunun 102. maddesi kapsamında zamanaşımına uğrayan 1995 yılı Şubat ayı dışındaki dönemde; Limited Şirket Ortağı, üst düzeydeki yönetici ya da kanuni temsilci sıfatıyla Kuruma karşı sorumluluğunun mevcut olup olmadığı hususu yukarıda açıklanan esaslar çerçevesinde araştırılıp irdelemeksizin eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı biçimde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ? Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 03.05.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.(¤¤)
**************
.: CopyRight by Sinerji A.Ş. :.

En önemli nokta, şirketi, kamu borcunun tahsilini imkansız hale kimin getirdiği? Devreden ortak zamanında şirket borca batık halde ise bu zaten yukarıda da belirtildiği gibi muvazaanın açık ispatıdır. Bu durumda sorumlu olur. Ancak,şirketin borçlarını çevirebildiği dönemde ortaklık payını TTK'daki usullere uygun olarak devreden ortağın, elini çektiği ve yönetimine müdahale edemediği şirketin, geçmişten gelen kamu borçları da olsa sorumlu tutulması hakkaniyetle bağaşmaz. Ayrıldıktan sonraki dönemde yeni ortak ve yönetimin şirketi batağa sürüklemesi nedeniyle devreden ortağın sorumluluğu yoktur. Müvekkilimiz gelir de böyle bir şey sorarsa durumunun hangi karardaki hale uygun düştüğünü değerlendiririz merak etmeyin.