Mesajı Okuyun
Old 25-10-2006, 10:55   #14
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Sayın funda0633

Sorunuza yanıt veren Sayın hskaraca'nın ve Sayın Av. Mustafa Kömürcü'nün görüşlerine katılıyorum. Ancak her türlü yanlış anlamanın önüne geçmek için ve Sayın ibreti'ye yanıt olarak tekrar etmekte fayda görüyorum:

Ortaklıktan ayrılan ortağın
kendi ortaklık dönemindeki kamu borçlarına karşı
bütün mal varlığı ile ve
ortaklık sermaye miktarı ile sınırlı olmaksızın ancak
borcun, ortaklık payı oranındaki miktarı kadar
sorumluluğu
o kamu alacağının zamanaşımı süresince devam eder;
kendi dönemindeki borçlar için ortaklıktan ayrılmakla sorumluluğu sona ermez.


Ortaklıktan ayrıldığı tarihten itibaren oluşacak yeni kamu alacaklarından sorumlu tutulmaz.

Ortaklıktan ayrılma işlemi tescil ve ilan edilmedikçe ortağın sorumluluğu devam eder. Noterlikten yapılan hisse devirleri (sadece hisse alan ve satan tarafları bağlar; üçüncü kişilere karşı ve tabii ki Vergi Dairesine karşı hüküm ifade etmez ) ortağın sorumluluğunu ortadan kaldırmaz.

Bu konuda yararlı olacağını düşündüğüm bir Danıştay Kararını aşağıda sunuyorum.

Saygılarımla

DANIŞTAY
3. DAİRE
E. 2002/662
K. 2004/411
T. 20.2.2004
• LİMİTED ŞİRKETİN VERGİ BORCU ( Hissesinin Tamamını İhtiyati Hacizden Çok Önce Noterde Onaylı Sözleşme İle Devreden Ortak/Karar Defterine de Kaydedildiği - Ticaret Sicil Gazetesinde İlan Edilmedikçe Hukuki Sonuç Doğurmayacağı )
• ORTAĞIN VERGİ BORCUNDAN SORUMLULUĞU ( Hissesinin Tamamını Noterde Onaylı Sözleşme İle Devreden Ortak/Ticaret Sicil Gazetesinde İlan Edilmedikçe Hukuki Sonuç Doğurmayacağı - Ltd. Şti.'in Vergi Borcu )
• İHTİYATİ HACİZ ( Hissesinin Tamamını İhtiyati Hacizden Çok Önce Noterde Onaylı Sözleşme İle Devreden Ltd. Şti. Ortağı - Ev Eşyaları Üzerine Şirketteki Payı Gözönüne Alınarak Uygulanmasının Hukuka Uygunluğu )
• HİSSE DEVRİ ( Tamamını İhtiyati Hacizden Çok Önce Noterde Onaylı Sözleşme İle Devreden Ltd. Şti. Ortağı - Ticaret Sicil Gazetesinde İlan Edilmedikçe Hukuki Sonuç Doğurmayacağı )
• TİCARET SİCİL GAZETESİNDE İLAN EDİLMEYEN HİSSE DEVRİ ( Noterde Onaylı Sözleşme İle Devreden Ltd. Şti. Ortağı/Karar Defterine de Kaydedildiği - Hukuki Sonuç Doğurmayacağı/Amme Alacağından Sorumlu Tutulacağı )
• AMME ALACAĞI ( Hissesinin Tamamını İhtiyati Hacizden Çok Önce Noterde Onaylı Sözleşme İle Devreden Ltd. Şti. Ortağı/Hukuki Sonuç Doğurmayacağı - Ev Eşyaları Üzerine Şirketteki Payı Gözönüne Alınarak İhtiyati Haciz Uygulanmasının Hukuka Uygunluğu )
6183/m.13, 35
6762/m. 33, 38, 39, 511, 520
ÖZET : 6183 sayılı Kanunun 35'inci maddesine göre limited şirket ortaklarının sorumlu tutulabileceği koşullar bulunduğunda kişisel varlıklarının ihtiyaten haczedilebileceği açıktır. Dosyadaki belgelerden, hakkında alınan ihtiyati haciz ve ihtiyati tahakkuk kararları üzerine yapılan araştırma sonucu malvarlığı olmadığı sonucuna ulaşılan ve adına düzenlenen vergi ve ceza ihbarnamelerinin şirket müdürüne elden tebliğ edildiği anlaşılan Limited Şirketin % 10 paylı ortağı olan davacının ev eşyaları üzerine şirketteki payı gözönüne alınarak uygulanan ihtiyati haczi, pay devir sözleşmesiyle yapılan devrin karar defterine kaydını yeterli görerek ve kamu alacağının şirket malvarlığından tahsili yollarının tüketilmediği gerekçesiyle iptal eden kararda hukuka uygunluk görülmemiştir.

Vergi dairesi müdürlüğüne bildirilmemiş hisse devrinin, tescil edilip Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edilmedikçe üçüncü kişiler yönünden hukuki sonuç doğurması mümkün olmadığından şirketin alacaklısı konumunda bulunan vergi dairesi başkanlığı tarafından davacının şirketin ortağı kabul edilmesinde ve 2000 takvim yılına ilişkin beyanname ve eklerinde ortak olarak gösterilmesi nedeniyle şirketin vergi borçlarından bu sıfatla sorumlu tutulmasında bu yönden hukuka aykırılık görülmemiştir.

İstemin Özeti : Paylarını 21.5.1996 tarihli ve 12089 sayılı hisse devir sözleşmesiyle devrederek, ortaklığından ayrıldığı limited şirketin 1996, 1997 ve 1998 yıllarına ait vergi borçlarının şirketin varlığından tahsil imkanı kalmadığının anlaşılması üzerine, amme alacağının güvence altına alınması amacıyla valilik oluruna istinaden davacının 1.030.000.000.- lira tutarındaki ev eşyasına uygulanan ihtiyati haczi; 6183 sayılı Kanunun 13'üncü ve 35'inci maddeleri uyarınca, amme alacağının sermaye hisseleri oranında ortakların mal varlığından tahsili yoluna gidilebilmesi için öncelikle şirket mal varlığından ve kanuni temsilcilerden aranması gerektiği, her ne kadar hisse devri Ticaret Sicil Gazetesinde tescil ve ilan edilmemişse de, Türk Ticaret Kanununun 520'inci maddesine uygun olarak limited şirketteki hissesinin tamamını ihtiyati hacizden çok önce noterde onaylı hisse devir sözleşmesi ile ...'e devrettiği ve bu devrin karar defterine kaydedildiği anlaşılan davacının, ortak sıfatını kaybettiği için şirketle hiçbir hukuki bağı kalmadığından ve hisse devrinden sonraki dönemlere ait vergi borçlarından sorumlu tutulması mümkün olmadığından malları üzerine konulan ihtiyati hacizde yasaya uygunluk görülmediği, amme alacağının bir kısmı davacının şirket ortağı olduğu 1996 takvim yılına ilişkin bulunmakta ise de davacının hisse devrinde muvazaa bulunduğu ve sadece vergi borçlarından kurtulmak amacıyla yapıldığı veya devir mukavelesinde, devirden önceki şirket borçlarından davacının sorumlu olacağı yönünde bir kayıt bulunduğu iddia ve ispat edilmediğinden, davacının malları üzerine ihtiyati haciz konulmasında bu yönden de hukuka uygunluk bulunmadığı gerekçesiyle iptal eden ... Vergi Mahkemesinin 15.11.2001 gün ve E: 2001/ 807, K: 2001/1238 sayılı kararının; Türk Ticaret Kanununun 511'inci maddesi uyarınca ortaklardaki değişikliğin şirket mukavelesi değişikliğini de gerektirdiği, aynı Kanunun 515'inci maddesinde de limited şirketlerin mukavele değişikliklerinin tescil ve ilan edilmesinin zorunlu kılındığı ve mukavelenin değiştirilmesi hakkındaki kararların üçüncü şahıslar hakkında ancak tescil tarihinden itibaren hüküm ifade edeceği kurala bağlandığından, tescil ve ilan edilmeyen ortak değişikliği kararının idareyi bağlamayacağı, kaldı ki 2000 yılı Kurumlar Vergisi Beyannamesinde davacının halen ortak olduğunun bildirildiği ileri sürülerek bozulması istenmiştir.

Savunmanın Özeti: Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.

Tetkik Hakimi: ...

Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar Vergi Mahkemesi kararının bozulmasını sağlayacak durumda bulunmadığından, temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.

Savcı: ...

Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49. maddesinin 1. fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp Vergi Mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında, anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.

Açıklanan nedenle temyiz isteminin reddi ile vergi mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

2575 sayılı Danıştay Kanununa 3619 sayılı Kanunla eklenen Ek 1'inci madde uyarınca hüküm veren Danıştay Üçüncü ve Dokuzuncu Dairelerince oluşturulan müşterek kurulca işin gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : 6183 sayılı Kanunun 35'inci maddesi uyarınca limited ortaklıkların ödenmeyen ve şirketten tahsil imkanı bulunmayan amme borçlarından dolayı koydukları veya koymayı taahhüt ettikleri sermaye miktarında sorumlu tutulan limited şirket ortaklarının, bu maddede 4369 sayılı Kanunun 21'inci maddesiyle yapılan değişiklik sonucu 29.7.1998 tarihinden itibaren, sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olacakları ve bu Kanun hükümleri gereğince cebren takip edilecekleri kurala bağlanmıştır.

Türk Ticaret Kanununun 511'inci maddesinde, ortaklar ve müdürlerin ad, soyad, ikametgah ve tabiiyetleri ile ortakların koymayı taahhüt ettikleri sermaye miktarları tescil ve ilan olunacak hususlar arasında sayılmıştır. Aynı Kanunun ticaret sicili ve tescili düzenleyen ikinci faslında yer alan 33'üncü maddede, tescil edilmiş hususlarda vuku bulacak her türlü değişikliğin de tescil olunacağı, 38 ve 39'uncu maddelerinde ise ticaret sicili kayıtlarının üçüncü kişiler hakkında ancak kaydın ilana mahsus gazetede ilan edilmesinden sonra hüküm ifade edeceği, tescili lazım geldiği halde tescil edilmemiş veya tescil edilip de ilanı gerekirken ilan edilmemiş olan bir hususun, ancak bunu bildikleri ispat edilmek şartıyla üçüncü şahıslara karşı ileri sürülebileceği hüküm altına alınmıştır. Aynı Yasanın 520'nci maddesinin son ve ilk fıkralarında ise belirtilen genel düzenlemeden ayrı olarak; limited şirkete ait bir payın devri veya devir vaadi hakkındaki sözleşme yazılı şekilde yapılmak ve imzası notere onaylatılmış olmadıkça ilgililer arasında dahi hüküm ifade etmeyeceği; pay devrinin şirket hakkında ancak şirkete bildirilmek ve pay defterine kaydedilmek koşuluyla hüküm ifade edeceği; ikinci fıkrasında da devrin pay defterine kaydedilebilmesi için esas sermayenin en az dörtte üçünü temsil eden paya da sahip olmaları koşuluyla ortakların dörtte üçünün pay devrine muvafakat etmesi aranmıştır.

Davacının, şirketteki hissesini 21.5.1996 tarihinde noterde düzenlenen pay devri sözleşmesiyle devrettiği ve bu durumun karar defterine aynı tarihte kaydedildiği, dolayısıyla şirketin vergi borçlarından davacının sorumlu tutulamayacağı ileri sürülerek dava açılmışsa da dosyada bulunan 30.10.2001 tarih ve ... sayılı ... Ticaret Sicili Memurluğu yazısında, davacının şirketin kurucu ortağı olduğu ve kuruluş tarihinden bu yana yapılmış herhangi bir devir işleminin tescil edilmediğinin bildirildiği, 2000 takvim yılına ait kurumlar vergisi beyannamesinde de davacının şirket ortağı olarak bildirildiği anlaşılmaktadır.

Değinilen yasa hükümleri uyarınca vergi dairesi müdürlüğüne bildirilmemiş hisse devrinin, tescil edilip Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edilmedikçe üçüncü kişiler yönünden hukuki sonuç doğurması mümkün olmadığından şirketin alacaklısı konumunda bulunan vergi dairesi başkanlığı tarafından davacının şirketin ortağı kabul edilmesinde ve 2000 takvim yılına ilişkin beyanname ve eklerinde ortak olarak gösterilmesi nedeniyle şirketin vergi borçlarından bu sıfatla sorumlu tutulmasında bu yönden hukuka aykırılık görülmemiştir.

Kamu alacağının güvenceye bağlanması amacıyla 6183 sayılı Kanunun 13'üncü ve izleyen maddelerinde öngörülen ihtiyati haciz için Vergi Usul Kanununun 344'üncü maddesinde sayılan nedenlerle bir kamu alacağının salınması yolunda gereken işlemlere başlanması yeterli görülmüş ve hakların da ihtiyati haciz uygulananların ancak, bu haczin nedenine ve miktarına itiraz edebilecekleri kurala bağlanmıştır. 6183 sayılı Kanunun 35'inci maddesine göre limited şirket ortaklarının sorumlu tutulabileceği koşullar bulunduğunda kişisel varlıklarının ihtiyaten haczedilebileceği açıktır. Dosyadaki belgelerden, hakkında alınan ihtiyati haciz ve ihtiyati tahakkuk kararları üzerine yapılan araştırma sonucu malvarlığı olmadığı sonucuna ulaşılan ve adına düzenlenen vergi ve ceza ihbarnamelerinin şirket müdürüne elden tebliğ edildiği anlaşılan ... Limited Şirketinin % 10 paylı ortağı olan davacının ev eşyaları üzerine şirketteki payı gözönüne alınarak uygulanan ihtiyati haczi, pay devir sözleşmesiyle yapılan devrin karar defterine kaydını yeterli görerek ve kamu alacağının şirket malvarlığından tahsili yollarının tüketilmediği gerekçesiyle iptal eden kararda hukuka uygunluk görülmemiştir.