Mesajı Okuyun
Old 15-08-2007, 17:07   #4
Av. Hatun Olguner

 
Varsayılan

Benzer davalarım oldu. Yaklaşık 7-8 yıl önce,aynı kişiler tarafından,aynı hile ve yöntemlerle aldatılarak çok değerli gayrımenkullerini bedel almadan devretmiş olan iki ayrı müvekkil birarada gelerek başlarından geçen olayları anlattılar. Anlatılanlar,olayın tam anlamı ile "hile ile gayrımenkulün bedelsiz alınmış olması" ve kullanılan yöntemler,sözler,olayların cereyan şekli itibariyle aynı zamanda
" dolandırıcılık" eylemine tekabül ediyordu. İki kardeş,mülklerini satlığa çıkaran ve birbirine yakın yerlerde bulunan bu iki vatandaşımız ile temasa geçerek çok varlıklı ve üst düzeyde sosyo-ekonomik görüntü vererek,mülklere alıcı olmak istediklerini,ancak yatırım amaçlı olarak mülk alma adetleri olduğunu,bu nedenle bankadaki büyük meblağlı yatırımlarını bozmak istemediklerini,kredi çekerek borçlarını ödemek istediklerini söyleyerek öncelikle mülklerin tapuda devrini almak,bilahare de kredi çekip alım satım bedelini ödemek üzere satıcıları ikna etmişler. Tabii bu arada,alıcı kardeşlerden biri askeri savcı rolünde(askeri mahkemede katip imiş gedçekte,sonra anlaşıldı),biri asaleten almış gibi davranmış olduğu halde,tapudaki işlemi incelediğimizde vekaleten başkası namına aldığı ortaya çıkmakla sıfatı konusunda da aldatma yaparak türlü aldatmacalarla çok zengin bir senaryo dahilinde davranmışlar. Senetler ise,görüşmelerde alıcı olarak davranan,ancak gerçekte tapuda vekaleten alım ve başka şekillerde gerçekleştirilen tapu alıcısı ile uyumlu olmayan kişiler tarafından verilmiş.Tapudaki devir işleminden sonra senetler ödenmediği gibi,kredi çekme hikayesinin de doğru olmadığı ve ödenmeyeceği,görüşmekten kaçınan ve kaçan bu kişilerin tutumu ile anlaşılınca,
aldatıldıklarını ve paralarını alamayacaklarını anlayan kişiler dava haklarını kullanmak üzere müracaat ettiler.

Olayın hukuki açıdan " Hile Sebebi İle Tapu İptali",cezai açıdan " Dolandırıcılık" vasfı taşıması sebebiyle,her iki
hukuki başvuruda bulunduk. Hile sebebiyle tapu iptaline konu,iki vatandaşa ait 3 gayrımenkul için,devir yasağı talepli hukuk davaları açtık. Mahkemeler,tedbir taleplerini kabul etti ve devir yasağı tapu kayıtlarına işlendi. Savcılık ta dolandırıcılık suçundan kamu davası açtı.

Hukuk davalarına ilişkin tebligatları alınca,askeri savcı olarak ev alan kişi,dolandırıcılık tahkikatından çekindiği için hemen davayı kabul etti,borcunu yeni ve sağlıklı senetlere bağlayarak ödedi.

Diğer davacı ise,uğradığı haksızlığın giderilmesi için açtığı davalırın seyrini beklemeye sabredemeyip dolandırıcı kişiyi yasa dışı yollarla zorlamak gibi yollara tevessül etmiş,bunun üzerine ben işi bıraktım, daha sonra birbirlerine karşı suç işleyen konumuna düşünce hukuk davasından vazgeçmiş... Ancak,bu davalı/sanıklarımızın 4 yıl önce başka insanları da benzer yöntemlerle dolandırmaya devam ettiklerine, Adana ve çevresinde trilyonlarca liralık mülkleri bu şekildeki dolanlı yollarla edinen bir aile çetesi olduklarına,tutuklandıklarına dair yerel basında haberler çıktı.Hatta ,bu yolla elde ettikleri mülklere ceza mahkemesince tedbir konuldu.Çete reisi konumunda olanı ve birkaç yakını yaklaşık 2 yıl tutuklu yargılandı.Bu dava kapsamında,dolandırıcı reisin eylemlerine yardımcı rollerle destek veren bir banka müdürü de tutuklu yargılandı. Bizden sonraki bir mağdura da,banka şubesine götürüp,hesabına müdürün katılımı ile " 500.000 YTl." havale yapıldığı söylenmiş,kişi paranın hesabına yatırıldığından emin,tapuya giderek villasını devretmiş, tapu çıkışı kendi hesabındaki parayı kontrol etmek istediğinde paranın hesapta bulunmadığını görmüş,banka müdürüne gittiğinde " siz çıktıktan sonra (A) aradı,alım satımın bozulduğunu,bu nedenle havaleyi iptal etmemizi söyledi,biz de öyle yaptık cevabı ile karşılaşmış.
Birkaç ay önce de çete reisi konumunda olana 12 yıl civarında bir ceza verildi. DGM davasına esas iddianameye esas deliller arasında mağdurların araştırıp delil olarak bildirdiği,önceki tarihli bizim başvurularımız ve başvurular üzerine açılan davalar da vardı.